Mesajı Okuyun
Old 06-07-2006, 10:54   #5
hukukçu42

 
Varsayılan Yargıtay Kararı

Konuyla ilgili bir karar da ben gönderiyim:
Alıntı:
GEBELIK VE DOĞUM MASRAFLARININ TAHSILI TALEBI - HASTANEDE YAPILAN DOĞUMLARIN HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜREYE TABI OLMAMASI

Esas No: 2000/3168
Karar No : 2000/5168
Karar Tarihi : 11.07.2000
Daire No : 10
Daire : HD


DAVA : Davacı, davalı kurum tarafından ödenmeyen, eşinin gebelik ve doğum masraflarının yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde davanın reddine karar vermiştir.
hükmün, taraflar avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve tetkik hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi:
KARAR : Davada çözümlenmesi gereken hukuksal sorun, davacı sigortalının sigortalı olmayan eşinin Yozgat Doğumevi Hastanesi'nde doğum yapması üzerine anılan hastaneye ödediği doğum masraflarını davalı kurmdan isteyebilip istemeyeceği ve giderek olayda Sosyal Sigortalar Kanunu'nun 46. maddesinde öngörülen üç aylık hak düşürücü sürenin uygulanabilip uygulanamayacağı noktasında toplanmaktadır.
Kurumun Yozgat'ta sağlık tesisinin bulunmadığı ve Yozgat Doğumevi Hastanesi'yle doğum yardımı konusuda herhangi bir sözlüşme yapmadığı uyuşmazlık konusu değildir. Esasen davalı kurum, Yozgat'ta doğumu gerçekleştirecek sağlık tesislerinin bulunduğunu söylememektedir. Keza, davacının 46. maddede gösterilen üç aylık hak düşürücü süreyi de geçirdiği görülmektedir.
Kurumun, sigortalının sigortalı olmayan karısının doğumu halinde analık sigortası kolundan sigortalıya doğum yardımı yapması gerektiği Sosyal Sigortalar Kanunu'nun 43 ve ardından gelen maddelerinin açık hükümlerindendir. Bu yardımı kendisine ait sağlık tesisleri aracılığıyla ya aynen ya da maktu olarak yapar. Somut olayda, kurumun Yozgat'ta kendisine ait sağlık tesisleri bulunmadığı için doğum yardımını aynen yapamadığı görülmektedir. Ülke gerçekleri göz önünde tutulduğunda bir kadının doktor kontrolü altında doğum yapma arzusu en doğal hakkıdır. Zira ülkemizde birçok kadının doğum esnasında ölüp gittiği bilinen acı gerçeklerdendir. Böyle olunca, kurumun Yozgat gibi bir ilimizde doğum yardımını gerçekleştirecek sağlık tesisi kurmaması, bundan öte diğer resmi sağlık kuruluşları ile sözleşme yapmamış olması bir hata olup gerek anayasa ve gerekse Sosyal Sigortalar Kanunu'nun genel sistematiğine aykırı düşmektedir. O nedenle davacının eşinin Yozgat Doğumevi Hastanesi'ne başvurup orada doğum yapmasında hukuka aykırı bir yön bulunamamıştır. Bu sebeple davacı tarafından sözü edilen doğum giderlerinin kurumca karşılanması gerekir. Kaldı ki; davacının eşi kurumun herhangi bir hastanesine başvurmuş olsaydı orada doğumunu gerçekleştirecek ve kendisine kurumca ayni yardım yapılmış olacaktı. Kurum böylece bu yardımı yapmamak suretiyle sebepsiz zenginleşme içine girmiş olmaktadır. Öte yandan, doğum olayı kurumun sağlık tesislerinde gerçekleşseydi ne miktar masrafı gerektireceğinin araştırılıp tespit edilmesi ve o miktara hükmedilmesi gerekmekte ise de gerek ödenen masraf miktarı, gerek doğum yaptıran hastanenin resmi sağlık kuruluşu olması dikkate alındığında böyle bir araştırma ve inceleme yolna gidilmesine gerek görülmemiştir.
Sosyal Sigortalar Kanunu'nun 46. maddesinin son fıkrasında öngörülen üç aylık hak düşürücü sürenin davada uygulama yerinin bulunup bulunmadığı meselesine gelince; anılan maddenin birinci fıkrasına göre, 44 ve 45. maddelerde gösterilen sağlık yardımlarının kurumca doğrudan doğruya yapılmasına imkân görülmeyen yer veya hallerde maktu doğum yardımı yapılabilmekte, ancak 46. maddenin son fıkrası uyarınca maktu doğum yardımına hak kazanabilmek için en geç üç ay içinde doğumun karuma bildirilmesi gerekmektedir. 43, 44, 45 ve 46. maddeler bir bütün olarak amaçlarına göre yorumlanacak olursa üç aylık hak düşürücü sürenin davada uygulanma yeri bulunmamaktadır. Üç aylık süre, hastane dışında yapılan doğumlarla ilgilidir. Örneğin sigortalının karısı, köyde mahallede veya yolda doğum yapmışsa üç aylık hak düşürücü süre bu gibilere uygulanır. Hak düşürücü süreyi hastanede doğum yapanlara da uygulayacak olursak ortaya şöyle bir adaletsizlik çıkmış olur. Örneğin kadının doğumu büyük bir operasyonu gerektirebildiği gibi uzun süre hastanede yatmasına ve yüklü miktarda masraf ödemesine yol açabilir. Bu kadın, doğum dışındaki bir hastalığı nedeniyle hastanede tedavi görseydi 3 aylık süre söz konusu olmayacaktı. Hastalık sigortasından yararlananlara herhangi bir hak düşürücü süre getirilmediği halde doğum nedeniyle tedavi gören kadınlara üç ay gibi kısa bir süre tanınması eşitsizliğe neden olduğu gibi hakkaniyete ve sosyal güvenlik hukukunun temel ilkelerine aykırı düşer. Konuyu özetlemek gerekirse, üç aylık hak düşürücü süre hastanede doğum yapan kadınlara uygulanamaz.
Mahkemece, açıklanan bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmaksızın davanın kabulü yerine reddine karar verilmiş olması usule ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 11.7.2000 gününde oybirliğiyle karar verildi.