Mesajı Okuyun
Old 05-07-2009, 18:31   #1
üye27169

 
Varsayılan Ankara da Boğulmak:)

-Ülkü’ye gidip geleceğim arabayı alabilir miyim canım?
-Tabi ki alabilirsin, Ersin le çıkmasam bende sizinle gelirdim Ülkü yü bende özledim.
- Sağol.
Aslında Ülkü ile buluşmayı planlamamıştım ama bunu söylesem yalnız kalamayacağımı biliyordum.
Önce Ahlatlıbel ormanına gittim, kaç saat kaldım hatırlamıyorum, yalnızlığın keyfini çıkardım, çocuklarımı düşündüm, rengarenk uçurtmaları izleyip hayallere daldım. Sonra nereye gitsem diye düşündüm…
Ülkü yü aradım.
-Aslında seni birkaç gün sonra arayacaktım ama tek başıma gitmeye cesaret edemedim, anladın sen, Gimat ta buluşalım mı? Dedim.
Canım benim, hiç hayır demez…
Ülkü ile buluşup yemek yedik, sabah aramadığım için sitem etti, sohbet ederken ortama ikimizin de hayranı olduğumuz (ıghhh)İsmail Türüt düştü ve etraftakilerin hayranlığına ve gösterdikleri alâkaya anlam vermeye çalıştık.
Sonra çıktık.
Bugün beni unuttun ama sana kızmıyorum çünkü iyiyim diye düşündüm…
Unutmamış.
Mogan a gidip biraz dolaştık.
Dolaşırken Ülkü deniz bisikletine binmeyi teklif etti.
Hadi dedim.
Can yeleklerimizi giyip bindik.
Eşimin bu gölün altını araştırsalar bir sürü ceset bulunur dediği geldi aklıma.
Ülkü ye söyledim “yok canım, çocukluk edip binmeyesin diye seni kandırmış” dedi gülerek….
Hava güzeldi.
Bugün beni unuttun diye düşündüm yine…
Ne kadar zaman geçtiğini hatırlamıyorum bile, sohbet ettik, birbirimizin ve topu topu birkaç tane kalmış balıkçılların, sazlıkların fotoğraflarını çektik.
-Hadi anlat dedi.
-Neyi?
-Neyin var?
-Bir şeyim yok deli, ne olsun ki?J
-Mogan a da tek başına gelecektin ama korktuğun için beni aradın.
-Zaten söyledim bunu,seni özlemiştim ama bugün sohbet edecek gücüm olmadığından seni sonra arayacaktım.Melih Gökçek burayı adama çevirmekle iyi oy toplamıştır değil mi?
-Hava bozuyor dönelim mi? Zaten 10 dakikamız kaldı dedi.
Dönemedik…
Aniden çıkan şiddetli rüzgâr biz ilerlemeye çalıştıkça bizi geriye itti. Ülkü de bende korkmaya başladık,o başka yöne bakarken ben sahile doğru bizi görsünler diye el sallıyordumL İki kere de Ülkü yü aynı şekilde el sallarken yakaladım.
Unutmamış…
Pedalları ne kadar hızlı çeviriyorsak o kadar geriye gidiyorduk, ve o gün beni unuttuğunu düşündüğüm yağmur da başladı.Dalgalar ve yağmur ikimizi de tamamen ıslattı.
Korktuğumu belli etmemeye çalışarak güldüm.
-Aman Yarabbim Ankara da boğulacak mıyız yani, küçükte olsa bari bir denizde boğulsaydık dedim.
Ülkü nün yüzü bembeyazdı ama yine de benim gibi bağırmamak için inat ediyordu.
-Yok ben boğulmaktan değil açlıktan ölmekten korkuyorum, denizcilerin çoğu açlıktan ölüyormuş dedi gülerek.
-Yok ya Mogan da ölemeyiz, fotoğraf makinesi ile cep telefonlarımız ıslanmasa bari fotoğrafları merak ediyorum dedim.
İkimizde birbirimize baktık. Cep telefonlarımız!
-Yok ararsak sadece telaşlanırlar, onlar gelene kadar öleceğimiz varsa ölürüz zaten dedim.
Yakınımızda bir deniz bisikleti daha vardı ve arkadaki küçük çocuk bağırarak ağlıyordu.
-Bu geri zekâlıların motoru bile yokmuş biz nasıl böyle bir aptallık yaptık dedi Ülkü.
Biraz sonra ikimizin de konuşacak hali kalmamıştı ve dişlerimiz birbirine vururken bir elimizle birbirimizin elini diğer elimizle de ortadaki demire tutunuyorduk.
Rüzgâr biraz hafiflemişti ama ikimizin de ne ümidi ne de pedal çevirecek halimiz kalmamıştı.
Arkadan bir ses geldi.
-Yardıma ihtiyacınız var mı?
İkimizde arkaya baktık, küçük bir yelkenli…
Ülkü -yardım eder misiniz, dalgalardan kıyıya gidemedik dedi.
İçimden “Canım Ülkü’m ben hayatta yardım isteyemezdim tanımadığım iki adamdan “ diye düşündümJ
Adamlar bin bir güçlükle bisikletin ön kısmına ip bağlayarak bizi kıyıya taşıdılar, bu sırada ikisinin de şapkası uçtu ve ben kurtulup adreslerini alıp birer şapka hediye etmeyi düşündüm o an, sonra teşekkür edip ayrıldık.
Tepeden tırnağa ıslanmış ve soğuktan uyuşmuş halde indiğimizde, bacaklarımız tutmuyordu,ikimizde bir süre yürüyemedik.
Bisikleti kiralayan adam “ablacığım neden o tarafa gittiniz ki? dedi.
Korkudan,yorgunluktan sadece içimden “pis herif” diyebildim.
Ama Ülkü adama çıkıştı ve insanların hayatını hiçe sayıp motor bulundurmamalarını ilgili yerlere ileteceğini söyledi, adamcağız paramızı bize aynen iade etti.
Sonra aklımıza diğer bisiklettekiler geldi.
Bizim kurtarıcılarımız onları da getiriyorlardı.
Ve can korkusundan o bisiklette olan çocuğu bile unutmuştuk.
-Offf dedi Ülkü bugün böyle bir macera yaşayacağım aklıma bile gelmezdi, hem de seninle dedi.
-Adrenalin gençleştiriyormuş biliyor musun? dedim.
-Sen berbat gözüküyorsun ben de mi öyleyim? Dedi.
-Yok sen hâla güzelsinJ
-Bedava deniz bisikleti ve adrenalin sağol canım.
-Bir şey değil,sen kullan ama benim halim yok dedim.
Ve her zaman güzel gözükme çabasında olan iki kadın ne ıslak oluşumuza ne de berbat göründüğümüze bile bakmadan Antares e gittik.
Beni unutmamıştı ama bu kez sanırım bana iyi bir ders vermeye çalıştı…