Mesajı Okuyun
Old 04-05-2009, 12:48   #2
hilallal

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
Esas No.
1993/2-764
Karar No.
1994/70
Tarihi
16.12.1994
743-TÜRK KANUNU MEDENİSİ/149
VELAYETİN TEVDİİNİN DEĞİŞTİRLİMESİ
ÖZET
VELAYET KENDİSİNE TEVDİ EDİLEN ANNENİN ÇOCUĞU İLE İLGİLENMEDİĞİ, ÇOCUĞA FİİLEN BABANIN BAKTIĞI, BU SEBEPLE VELAYETİN EL DEĞİŞTİRMESİ TALEBİ İLE AÇILAN DAVADA; DELİLLERİN TOPLANMASI SONUCUNA GÖRE KARAR VERİLMESİ GEREKİRKEN, DELİLLER TOPLANMADAN DAVANIN REDDİ İSABETSİZDİR.
DAVA VE KARAR : Taraflar arasındaki "velayetin tevdiinin değiştirilmesi" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 20. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 9.12.1992 gün ve 1992/717 E., 1992/865 sayılı kararın incelenmesi davacı tarafından istenilmesi üzerine;
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 30.3.1993 gün ve 1993/1472-2963 sayılı ilamı:
( ... Davacı boşanma davasında çocuklarının velayetinin davalıya verildiği ancak davalının çocuklarla ilgilenmediği arayıp sormadığı, çocukların kendi yanında kaldığını ileri sürerek velayetin değiştirilmesini istemiş ve süresinde delil listesini vermiştir.
Gösterdiği deliller toplanarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken deliller toplanmadan eksik inceleme ile karar verilmesi Usul ve Kanun’a aykırıdır... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
YARGITAY HUKUK GENEL KURULU KARARI:
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararını süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve direnme kararının verildiği tarih itibariyle HUMK.’nun 2494 sayılı Yasa ile değişik 438/2. fıkrası hükmü gereğince duruşma isteğinin reddine karar verilip dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara bozma kararında açıklanan gerektirici nedenle göre, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi Usul ve Yasa’ya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davacının temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı ( BOZULMASINA ), yapılan ilk görüşmede çoğunluk sağlanamadığı için, yapılan ikinci görüşmede oyçokluğu ile karar verildi.
T.C.
YARGITAY
HUKUK DAİRESİ 2
Esas No.
2001/12675
Karar No.
2001/14534
Tarihi
23.10.2001
743-TÜRK KANUNU MEDENİSİ/149/272/298
1086-HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU (HUMK)/95/185
BOŞANMA
YOSULLUK VE İŞTİRAK NAFAKASI
VELAYET
ÖZET
DAVACININ SERBESTÇE ÜZERİNDE TASARRUF EDEBİLECEĞİ YOKSULLUK NAFAKASINA İLİŞKİN DAVA DAVALI TARAFÇA KABUL EDİLMEKLE TARAFLAR ARASINDA KESİN HÜKMÜN SONUÇLARI DOĞMUŞTUR. DAVACI DAVA AÇARKEN İRADESİNİN İFSAT EDİLDİĞİNİ GÖSTEREN SOMUT BİR OLGU ORTAYA KOYMADIĞINA GÖRE, DAVALININ KABULÜ İLE OLUŞAN KESİN HÜKMÜN ORTADAN KALDIRICI NİTELİKTE DAVADAN FERAGATI BİR SONUÇ DOĞURMAZ. BOŞANMADAN SONRA VELAYETİN DEĞİŞTİRİLMESİNİ YA DA ÇOCUĞUN HİMAYESİNİ GEREKTİREN BİR HALİN ORTAYA ÇIKMASI HALİNDE HAKİM RESEN TARAFLARIN MÜŞTEREK ÇOCUKLARI İDİL'İN VELAYETİNİN DEĞİŞTİRİLMESİNİ GEREKTİREN BİR HALİN OLUŞUP OLUŞMADIĞI ARAŞTIRMASI GEREKİR
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Davacı, davalı ile boşanmaları sırasında mahkemece kendisi için tayin olunan yoksulluk nafakası ile velayetin kendisine verilen müşterek çocuk için tayin olunan iştirak nafakasının kaldırılmasını ve velayetin davalıya verilmesini istemiş, davalı ilk oturumda davayı kabul etmiş, kabul vechile dava kabul edilerek çocuğun velayeti davacıdan alınıp davalıya verilmiş, davacı lehine olan yoksulluk ve iştirak nafakası kaldırılmıştır. Daha sonra davacı davadan feragat ettiğini bildirerek kararı temyiz etmiştir.
Davacının kendi aleyhine bir oluşumun tesbitini istemesine engel bir kanun hükmü bulunmamaktadır. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunun 185. maddesi uyarınca dava açıldıktan sonra davacı, davalının rıza olmaksızın davayı takipten sarfınazar edemez. Ancak davadan feragat veya ıslah bu hükümden müstesnadır. Öte yandan aynı kanunun 95. maddesi uyarınca feragat ve kabul, kat'ı bir hükmün hukuki neticelerini doğurur. Bilbeyine hükme zaptı kanunen mecburi olan hallerde davalı, davacının talebini kabul ederse ... bu kabul ... davayı takip etmekten kurtulmadan başka hukuki bir sonuç doğurmaz.
Davacının serbestçe üzerinde tasarruf edebileceği yoksulluk nafakasına ilişkin dava davalı tarafça kabul edilmekle taraflar arasında kesin hükmün sonuçları doğmuştur. Davacı dava açarken iradesinin ifsat edildiğini gösteren somut bir olgu ortaya koymadığına göre, davalının kabulü ile oluşan kesin hükmün ortadan kaldırıcı nitelikte davadan feragatı bir sonuç doğurmaz. Bu sebeplerle davacının yoksulluk nafakasına yönelik dava hakkındaki temyiz itirazı yerinde görülmemiştir.
Velayete ilişkin temyize gelince; Çocukların nesep ve velayeti kamu düzeni ile ilişkilidir. ( Y.2.H.D.7.12.1990 tarihli 6940-12516 sayılı 2.10.1992 tarihli 8023-8927 sayılı, 25.10.1993 tarihli 9213-9790 sayılı kararları )Şu halde kabul yukarıda açıklandığı üzere Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunun 95. maddesi uyarınca bu konuda kesin hüküm oluşmaz. Öte yandan Medeni Kanunun 149, 272 v.d. ; 298. maddeleri uyarınca boşanmadan sonra velayetin değiştirilmesini ya da çocuğun himayesini gerektiren bir halin ortaya çıkması halinde hakim resen dahi gerekli tedbirleri oluşturmak zorundadır. Böyle olunca velayetin değiştirilmesi ya da nez'i davalarında davacının davadan feragati mümkün olmadığı ( Y.2.H.D. 12.2.1998 tarihli 698-1454 sayılı kararı )gibi davanın takipsiz bırakılması da bir şey ifade etmez. Mahkemece resen tarafların müşterek çocukları İdil'in velayetinin değiştirilmesini gerektiren bir halin oluşup oluşmadığı araştırılmadan yazılı biçimde karar verilmesi doğru bulunmamıştır.
SONUÇ : Davacının yoksulluk nafakasına yönelik temyiz itirazının yukarıda açıklanan sebeple reddi ile hükmün o bölümünün ONANMASINA, hükmün velayete ilişkin bölümünün açıklanan sebeplerle BOZULMASINA, bozma sebebine göre iştirak nafakasına ilişkin bölümü hakkında temyiz itirazının reddine 23.10.2001 tarihinde karar verildi.
T.C.
YARGITAY
HUKUK DAİRESİ 2
Esas No.
2004/7326
Karar No.
2004/8201
Tarihi
21.06.2004
4721-TÜRK MEDENİ KANUNU (MK)/183/349
VELAYET
VELAYETİN DEĞİŞTİRİLMESİ
ÇOCUĞUN MENFAATLERİ
ÖZET
12.07.1994 DOĞUMLU KÜÇÜK OSMAN'IN VELAYET HAKKI ANNEYE VERİLDİĞİ HALDE ANNE UZUN YILLAR ÇOCUĞU YANINA ALMAMIŞ VELAYETLE İLGİLİ GÖREVLERİNİ YERİNE GETİRMEMİŞTİR. KÜÇÜĞÜN MENFAATLERİ GÖZÖNÜNE ALINARAK VELAYET HAKKININ ANNEDEN ALINIP, DEĞİŞTİRİLEREK BABAYA VERİLMESİ GEREKİR
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : 12.07.1994 doğumlu küçük Osman'ın velayet hakkı anneye verildiği halde anne uzun yıllar çocuğu yanına almamış velayetle ilgili görevlerini yerine getirmemiştir. Türk Medeni Kanununun 183 ve 349. maddesi koşulları oluştuğundan küçüğün menfaatleri de gözönüne alınarak velayet hakkının anneden alınıp, değiştirilerek babaya verilmesi gerekirken davanın reddi doğru bulunmamıştır.
SONUÇ : Hükmün açıklanan nedenle BOZULMASINA, bozma nedenlerine göre sair hususların incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21.06.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
HUKUK DAİRESİ 2
Esas No.
2004/7643
Karar No.
2004/8532
Tarihi
28.06.2004
4721-TÜRK MEDENİ KANUNU (MK)/183
VELAYET
VELAYETİN DEĞİŞTİRİLMESİ
ÇOCUĞUN ANNENİN YANINDA KALMAK İSTEMESİ
ÖZET
VELAYET HAKKI HER NE KADAR BABAYA VERİLMİŞSE DE BABA UZUN SÜRE ÇOCUĞU YANINA ALMAMIŞTIR. TÜRK MEDENİ KANUNUNUN 183. MADDESİ KOŞULLARI OLUŞMUŞTUR
araflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinin 12., Avrupa Çocuk Hakları Sözleşmesinin 3. ve 6. maddeleri gereğince Küçük Esra annesi ile kaldığını ve onunla kalmak istediğini belirtmiştir. Velayet hakkı her ne kadar babaya verilmişse de baba uzun süre çocuğu yanına almamıştır. Türk Medeni Kanununun 183. maddesi koşulları oluşmuştur. Küçük Esra'nın annenin velayeti altında bırakılmasını istediğinden davanın kabulü gerekirken yazılı şekilde reddi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan sebeplerle BOZULMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, iş bu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 28.06.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
HUKUK DAİRESİ 2
Esas No.
2003/16415
Karar No.
2004/2225
Tarihi
25.02.2004
4721-TÜRK MEDENİ KANUNU (MK)/183/349
BOŞANMA
VELAYETİN DEĞİŞTİRİLMESİ
ÖZET
HAKLI BİR SEBEBİN BULUNMASI HALİNDE VELAYET DEĞİŞTİRİLEBİLİR. BAŞLI BAŞINA KÜÇÜĞÜN SÖZLERİNE DEĞER VERİLEREK VELAYET DÜZENLEMESİ YAPILAMAZ.
DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hükmün temyizen mürafaa icrası suretiyle tetkiki istenilmekle dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : 1-Annenin açtığı dava sonucu tarafların boşanmalarına karar verilmiş 2.10.1989 doğumlu Cihan'ın velayeti anneye bırakılmıştır. Baba ise 13.2.2002'de velayetin kendisine verilmesi için yeniden dava açmış, bu istek kabul edilmiş ve bu kararda 2.4.2003'te kesinleşmiştir. Anne bu dava ile yeniden Cihan'ın velayetini kendisine verilmesini istemiştir.
Medeni Kanunun 183 ve 349. maddeleri haklı bir sebebin bulunması halinde velayetin değiştirilebileceğini hükme bağlamıştır. Müşterek çocuk Cihan'ın velayeti 2.4.2003'te babaya bırakılmış aradan iki ay geçtikten sonra bu dava 20.6.2003'te açılmıştır. Geçen bu süre zarfında babadan kaynaklanan velayetin anneye verilmesini haklı kılacak maddi bir hadisenin varlığı ispatlanmamıştır. Başlı başına küçüğün sözlerine değer verilerek velayet düzenlemesi yapılamaz. İsteğin reddi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
2- 4787 Sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun 4/1 maddesi; 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun ikinci kitabından ( MK. md. 118-494 ) kaynaklanan bütün davaların Aile Mahkemesinde bakılacağını, geçici l. maddesi de; sonuçlanmamış davaların yetkili ve görevli aile mahkemesine devredileceğini hükme bağlamıştır. Karar bozulmakla sonuçlanmamış hale gelmiştir. Bu açıklama karşısında işin görev yönünün de düşünülmesi zorunludur.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün 1. bentte gösterilen sebeple BOZULMASINA, duruşma için takdir olunan 375.000.000 Tl. vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 25.02.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
HUKUK DAİRESİ 2
Esas No.
2003/4471
Karar No.
2003/8384
Tarihi
09.06.2003
4721-TÜRK MEDENİ KANUNU (MK)/182/183/336/349/351
VELAYETİN DEĞİŞTİRİLMESİ
VELAYET GÖREVİNİ İHMAL
ANNEDEKİ VELAYET
VELAYETTE AĞIR KUSUR
ÖZET
ANNENİN VELAYET GÖREVİNİ YERİNE GETİRMEDE BİR İHMAL VEYA AĞIR KUSURU KANITLANAMADIĞINDAN VELAYETİN DEĞİŞTİRİLMESİ HATALIDIR.
DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Davalı annenin velayet görevini yerine getirmede bir ihmal veya ağır kusuru kanıtlanamadığından, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, kabulü usul ve yasaya aykırıdır. ( TMK. 183-349 )
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, oybirliğiyle karar verildi.