Mesajı Okuyun
Old 11-04-2003, 07:38   #8
Refya

 
Varsayılan İlginç Fıkralar

SINAV
4 tane üniversite öğrencisi, uyanamadıkları için matematik
finaline geç kalırlar ve okula gidince hocaya arabalarının lastiğinin
patladığını söylerler. Hoca önce inanmaz, ama öğrencilerinin
yalvarmalarına dayanamayarak, onları 3 gün sonra sınav yapacağını söyler. Sınav
günü gelince hoca, 4 öğrencinin hepsini boş bir salonun ayrı ayrı
köşelerine oturtur.
Sınav geçme sistemi şöyledir: 100 üzerinden 50 puan alan herkes
sınavı geçebilir. Hocanın hazırladığı sınavda ise ön sayfada 10'ar
puanlık 4 tane basit matematik sorusu vardır. Bunları kolayca çözerler.
Arka sayfada ise 60 puanlık 1 soru vardır: "Hangi lastik
patladı?"

Mühendis I

Bir Makine Mühendisi, bir elektrik mühendisi ve bir bilgisayar mühendisi
bir gün eski bir araba ile yola çıkmışlar. Issız bir otobandan geçerken,
araba aniden durmuş, baktılar çalışmıyor, Makine Mühendisi

"Ben simdi hallederim!"

diyerek atılmış, önce arabanın altına yatmış, kaputu açmış,
bir kaç girişi sıkıştırıp, bir kaç yere çekiçle filan vurmuş ama tık yok!
Başı eğik arabaya geri dönmüş. Bunun üzerine elektrik mühendisi atılmış
hemen, o da elektrik girişlerini, sigortaları kontrol etmiş, kablolarla
oynamış ama hareket yok! Bunun üzerine ikisi birden dönüp, bilgisayar
mühendisine bakmışlar. Sıranın kendisine geldiğini anlayan bilgisayarcı,

"Eeee şey, arabadan bir çıkıp tekrar girsek?"

Mühendis II

Bir matematikçi, bir fizikçi ve bir mühendise bir kırmızı top verip
bunun hacmini nasıl bulacaklarını sormuşlar. Matematikçi, bir mezura ile
etrafını ölçüp formülle yarıçapını hesapladıktan sonra diğer bir
formülle yarıçapından hacmini bulacağını söylemiş. Fizikçi ise topu suya
batırıp yer değiştiren suyun hacmini ölçerek topun hacmini
bulabileceğini söylemiş. Top son olarak mühendisin eline verilmiş,
mühendis topu şöyle biraz çevirip bakmış ve sonra:

"Bana kırmızı toplar kataloğunu bulun."


TEMEL TAMİRATTA

Amerika'ya göçen Temel, birikimleri ile bir otomobil tamirhanesi
açmıştı. Birgün kaputu açmış, motorun silindir başlıklarını sökerken, dünyaca
ünlü kalp cerrahi Dr. De Bakey'nin içeri girdiğini gördü. Doktor mercedesine
bir göz atmasını istiyordu.
Temel :
"Siz ünlü doktor De Bakey'siniz değil mi" diye sordu..
"Evet" dedi, doktor. Temel simsiyah ellerini bir beze sildi ve hafif bir
tebessümle sordu :
"Sayın ünlü doktor, burada ne yaptığıma dikkatle bakın, lütfen..
Ben de kalpleri açıyorum. Kapakçıkları dışarı çıkarıyorum, temizliyor,
düzeltiyorum, bozulanların yerine yenilerini takıyorum. İşimi bitirdiğimde,
bu bebek bir tazı gibi koşmaya başlıyor.. İkimiz de temelde ayni işi
yaptığımız halde, siz nasıl olup milyarlar kazanıyorsunuz da, ben meteliğe
kurşun atıyorum?.."
De Bakey iyice yanına geldi Temel'in.. Eğildi ve kulağına fısıldadı :
"Simdi bu anlattıklarını motor çalışırken yap bakalım!.."

İtiraf ediyorum

İnterpol yeni bir istihbarat birimi kuracaktır. Tecrübeli elemanlar aramaktadır. Referanslarıyla beraber en az iki kişiden oluşacak ve ekip halinde çalışacak elemanlar tercih edilmektedir. CIA’dan, KGB’den ve malum ülkeden ikişer eleman gelir. İnterpol yetkilisi bir tavşanı alır ormana bırakır ve yarım saat bekledikten sonra CIA elemanlarından yakalamasını ister.

CIA elemanları süratle ormana dalarlar ve iz sürerler. 3 gün sonra gelirler. Ellerindeki örnekleri analiz etmek için laboratuvara ihtiyaç duyduklarını belirtirler.

İnterpol yetkilisi KGB elemanlarına “buyrun” der, sıra sizde der. KGB elemanları süratle ormana dalarlar. Biraz sonra ormandan dumanlar yükselmeye başlar. Koşarak ormandan çıkarlar. Kendilerini zor kurtarmışlardır. “Hain, rejim düşmanını yok ettik” derler. Yanmış bir parça bularak ispat etmeye çalışırlar.

Sıra üçüncü grup ajana gelmiştir. Yetkili, başka bir tavşanı diğer bir ormana bırakır ve yarım saat bekledikten sonra ajanlardan yakalamasını ister.

Ajanlar süratle ormana dalarlar. Yarım saat sonra telsizle bildirirler: “yakaladık geliyoruz”. Biraz sonra gözükürler. Hırpalanmış ve bitkin bir haldeki bir ayıyı kollarından tutmuşlar sürükleyerek getirmektedirler. Ayı bir taraftan da bağırmaktadır:

“Her şeyi itiraf edeceğim, ben aradığınız tavşanım, ben o hain tavşanım.... yeter ki....”

Dünya Türklere kalacak

Dünyanın meşhur “think-tank”ları bir araya gelirler. Araştırma konuları önümüzdeki asırda dünyanın hakimi kim olacaktır. Dünya kime kalacaktır. Bilgisayara bütün ülkelerin nüfus yapısından, ekonomiye, eğitimden sağlığa ve siyasetten askeriyeye kadar bütün bilgiler yüklenir. Uzmanlar “Dünya kime kalacak” diye sorularını yazarlar ve “enter”e basarlar. 1 dakika sonra ekranda büyük harflerle cevap görünür:

“Dünya Türklere kalacak.”

Uzmanlar şoktadır. En nihayet birisi şaşkınlıktan kurtulup, “neden” diye yazar ve “enter” e basar. Bilgisayardan hemen cevap gelir:

“Bütün milletler uzaya gidecek, böylece dünya Türklere kalacak.”

Kaçan espri

Ula temel der “Bir öğünde kaç hamsi yersin?” Temel cevap verir: “elli.”
Pekale der şimdi ramazan, oruçlu iken kaç tane yersin?
-Yüz tane.
Dursun hayır der. Oruçlu iken bir tane yersin, orucun bozulur. Diğer doksan dokuzunu oruçsuz olarak yersin.

Espri temelin hoşuna gider. Bu espriyi hemen bir arkadaşına satması gerekir. Bir arkadaşı ile karşılaşır.

Ula söyle bana der. Bir öğünde kaç hamsi yersin?

Arkadaşı cevaplar: “Yirmi tane. “

Temel “tüh be” der. “Espriyi kaçırdın. Yüz tane deseydin sana güzel bir espri yapacaktım.”


Mısır tanesi ve adam

Adamın birisi tavuklardan korkmaktadır. Yakınları adamı bir psikologa götürüler. Doktor sebebi öğrenir. Adam kendisini mısır tanesi zannetmektedir. Doktor adamı ikna etmek için bir-kaç seans düzenler. Sonunda adamı mısır tanesi olmadığına ikna eder.

Adam: "mısır tanesi olmadığımı ve insan olduğu anladım doktor bey" der. "Ama bunu tavuklar da biliyor mu? Sen bir de onlara anlat..."