Bunu bize sormak yerine kitabınıza başvursaydınız sizin için daha iyi ve yararlı olurdu.

Neyse;

1-Davada temsilci kullanılacaksa bu temsil yetkisi istisnalar haricinde sadece baroya kayıtlı avukatlara aittir. Avukat olmayan birisi pratikte dava açabilir ancak hakimin ilk duruşmada esasa girmeden re'sen yapacağı dava şartları aramasında uygun temsilci olmadığından dava usulden reddedilecektir. Ancak hakim adına dava açılan kişiye davaya icazet verip vermediğini de sorar. Müvekkil davaya icazet verirse; davasını ya kendisi takip eder yada HUMK'a uygun bir avukata vekalet verir.

2-Hakim fark etmez ise karşı taraf bu konuda itiraz edecektir. Kimsenin bunu farketmediğini varsayarsak davada esasa girilecektir ve dava sonuçlanacaktır. Temyize gidildiğinde de herhalde farkedilir artık değil mi? Yani hakim yada taraflar durumu farketmediyse sonuçta kimsenin farketmediği bir yanlış olacaktır. Bu yanlış da farkedilene kadar geçerlidir.
3-Hakim durumu yargılama esnasında farkederse bu davayı düşüren bir sebep değildir. Mahkeme avukat olmayan temsilcinin müvekkiline tebligat yapar ve bir daha ki duruşmaya gelmesini yada HUMK'a uygun temsilcisini göndermesini ister. Bu tebligatta mahkemeye iştirak etmediği, vekil göndermediği durumda yokluğunda karar verileceği de bildirir.

Not: Cevabımın da doğru olduğunu düşünüyorum ancak 2.si konusunda hafiften kuşkularım var. İlgili ödevi teslim etmen gerektiğinde derse başlamadan önce ödevi yapan diğer kişilerle 2. sorunun cevabını tartışırsan daha iyi olur bence.

Kolay gelsin (: