Mesajı Okuyun
Old 13-10-2006, 14:04   #9
ISIL YILMAZ

 
Varsayılan

Sn.gerunsal,

Tespit ve katkılarınız için öncelikle teşekkür ederim. Zira, yazdıklarınız fikirlerimi daha fazla açmama yardımcı olacak cinsten. Bu gerçekten güzel bir fikir alış verişi olacak.

Çocuk haklaından bahsettiğimde kesinlikle bir "ayrımcılık"tan bahsetmiyorum. "Farklılığı" olan bir grubun özel durumundan bahsediyorum ve bu durumun özellikli olarak nitelendirilmesini de onaylıyorum. Kadın hakları derken de ayrımcılık ya da kutuplaşma fikrinin peşinde değilim. Yine bir "farklılık"ı belirtmek ve vurgulamak istiyorum. Toplumsal cinsiyet derken de bu farklılaşmanın içinin nasıl doldurulduğu üzerinde düşünmeyi öneriyorum. Dolayısıyla ayrımcılık ile farklılığı karıştırmama gerekiyor. Böyle bir algılamaya neden olduysam, müsaadenizle burada kendimi düzelteyim.

Ataerkil toplumun anaerkil düzene "başkaldırıdan" doğan bir radikal kopuş biçimi olduğuna da katılmıyorum. Cinslerin ekonomik fonksiyonlarının farklılaşması etkenini, kadının doğumu nasıl yaptığının anlaşılmasıyla ona atfedilen kutsallık değerinin aşınmasını vs. vs. düşünmek gerekiyor. ( Bu arada katiyyen doğuran kadın kutsaldır, diye bir görüşümün olmadığını da belirteyim.)

Pozitif ayrımcılık meselesi üzerinde durmuşsunuz, bu da güzel bir açılım oldu. Kadınlara "hak tanınması" başka bir konu, bu hakların uygulamaya geçmesi başka bir konu. biliyorsunuz. Tanınan haklar , adeta öü doğmuş yasaların kaderine tabi ise bazı ek düzenlemeler ve çözümlerin getirilmesi en azından eşitlik sağlanana kadar anlamlı görünüyor. Bu arada bu konunun feministler arasında da hararetli biçimde tartışıldığını da eklemeliyim.

Kadın hakları değil de insan hakları duruşunuzu özetlediğini düşündüğüm bir cümleniz mealen şöyle : Kadın sorunu toplum bir bütün olarak ele alındığında çözülecektir. ( yanıldıysam lütfen düzeltin.) Bu önerme içinde, toplumun tüm katmanlarının ihtiyacının aynı olduğu iddiasını barındırıyor gibi geldi bana. Halbuki, üzerinde anlaştığımızı düşündüğüm çocuk hakları konusunda da, anlaşamadığımız kadın hakları konusunda da ihtiyaçların ve sorunların farklılığı ortada. Yoksa, biz de biliyouz insan olduğumuzu Çocuk hakları örneğini de ihtiyaç/sorun/kategori farkı için verdiğimi tekrarlayayım.

Kadını korunmaya muhtaç lanse etmek gibi bir sorun olduğunu düşünmüyorum. Yukarıda çizdiğim çerçeve içinde eşitler olarak hakların uygulanmasını sağlamak için alınan önlemler böye "ağlak" bir tavır olarak değerlendirilmemeli.

Toplumsal uzlaşıdan bahsettiğiniz zaman aklıma şu soru geliyor? Toplum uzlaşmaya yakın mı, gerçekten? Toplum "uzlaşma" ile "iltihak" arasındaki farkı bile bilmiyor, bence. Feministeri toplumsal uzlaşıya davet eden görüşlerin çoğu, bu fikri ( feminizmi) karşı olduğu sistemin içine alıp ehlieştirmeye çalışmakta,bence.

Meselenin temelinde ( insan hakkı-kadın hakkı) toplumsal cinsiyet tartışmalarının yattığını düşünmekte ısrarlıyım. Kadın olarak doğmak ile kadın olmak arasında bir fark var.

Saygılar.