Mesajı Okuyun
Old 13-03-2008, 18:19   #2
Sinerji Hukuk Yazılımları

 
Varsayılan

T.C. Danistay
11.Dairesi

Esas: 1996/484
Karar: 1996/1513
Karar Tarihi: 08.04.1996

ÖZET: Tebliğ zarfı üzerindeki adresin vekile ait olmaması, tebligat yapılan şahsın vekil adına tebligatı almaya yetkili bulunmaması karşısında tebligatın usule aykırı olarak yapıldığı anlaşıldığından muhatabın tebligata muttali olduğunu belirttiği 15.5.1995 tarihine göre 9.6.1995 tarihinde kayda giren dilekçeyle yapılan temyiz başvurusunun süresinde olduğunun kabulü gerekirken temyiz isteminin süre aşımı nedeniyle reddi yolunda verilen vergi mahkemesi kararında isabet görülmemiştir.

(7201 S. K. m. 10, 11, 32)

İstemin Özeti: 1991 yılı Aralık dönemi için yükümlü şirket adına salınan kaçakçılık cezalı katma değer vergisine karşı açılan davayı reddeden İstanbul 8. Vergi Mahkemesi kararının bozulması istemiyle yapılan temyiz isteminin süre aşımı nedeniyle reddine dair aynı mahkemenin 12.6.1995 günlü ve E. 1993/463 K. 1995/371 sayılı kararının usulsüz tebligata 15.6.1995 tarihinde muttali olunduğu buna göre temyiz başvurusunun suresinde olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.

Savunmanın Özeti: İstemin reddi gerektiği yolundadır.

Danıştay Savcısı Düşüncesi: Mükellef şirket adına 1991 yılı için salınan kaçakçılık cezalı katma değer vergisi aleyhine açılan davayı reddeden İstanbul 8 inci Vergi Mahkemesi kararının 7.5.1995 tarihinde tebliğinden itibaren 30 günlük kanuni temyiz süresi geçtikten sonra bu karara karşı 9.6.1995 tarihinde yapılan temyiz talebini süreden reddeden İstanbul 8 inci Vergi Mahkemesi kararı 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 46 ncı maddesinin 4001 sayılı Kanunla değişik 2 nci fıkrası hükmü ile yine aynı Kanunun 3622 sayılı Kanunla değişik 48 inci maddesi 6 ncı fıkrası amir hükmüne uygun bulunduğundan hukuki mesnedi bulunmayan temyiz talebinin reddi ile İstanbul 8 inci Vergi Mahkemesi kararının tasdiki gerekeceği düşünülmüştür.

Tetkik Hakimi Düşüncesi: Yükümlü şirket adına yapılan cezalı tarhiyatın onanması yolundaki mahkeme kararı yükümlü şirket vekilinin adresine tebliğ edilmediğinden, 7201 sayılı Tebligat Kanunun 10. ve 11. maddelerine göre olayda usulsüz tebligat söz konusu olmaktadır.

Bu durumda, 7201 sayılı Kanunun 32. maddesi hükmü uyarınca mahkeme kararına muttali olunduğu belirtilen 15.5.1995 tarihi esas alınarak temyiz süresinin ona göre hesaplanması gerekirken, usulsüz tebliğin tarihi esas alınmak suretiyle süre aşımı nedeniyle temyiz isteminin reddi yolunda vergi mahkemesince verilen kararda isabet görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulüyle vergi mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Onbirinci Dairesince işin gereği görüşüldü:

Dosyanın incelenmesinden, yükümlü şirket adına salınan kaçakçılık cezalı katma değer vergisine karşı açılan davayı reddeden İstanbul 8. Vergi Mahkemesinin 3.4.1995 gün ve E:1993/463 K:1995/704 sayılı kararının, vekilin adı yazılı tebligat zarfıyla şirket adresine tebliğe çıkarıldığı ve bu adreste ... isimli şahsa 7.5.1995 tarihinde tebliğ edildiği ve 9.6.1995 tarihinde kayda geçen temyiz dilekçesi üzerine mahkemece 7.5.1995 tarihine göre temyiz süresinin aşıldığı gerekçesiyle temyiz isteminin reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.

7201 sayılı Tebligat Kanununun 10. maddesinde tebligatın, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılacağı belirtilmiştir. Aynı Kanunun 11. maddesinde vekil vasıtasıyla takip edilen işlerde tebligatın vekile yapılacağı, 32. maddesinde ise tebliğin usulüne aykırı yapılmış olması halinde, muhatap tebliğe muttali olmuşsa tebliğin muteber sayılacağı ve muhatabın beyan ettiği tarihin tebliğ tarihi addolunacağı hükmüne yer verilmiş bulunmaktadır.

Yukarıda yer alan maddelerin birlikte değerlendirilmesinden, tebligatın; tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılacağı, vekil vasıtasıyla takip edilen davalarda tebligatın sadece vekile yapılabileceği, usulsüz tebligatta ise muhatabın tebliğe muttali olması halinde tebligatın geçerli sayılacağı ancak muhatabın beyan ettiği tarihin tebliğ tarihi olarak kabulü gerektiği sonucuna ulaşılmaktadır

Bu durumda, tebliğ zarfı üzerindeki adresin vekile ait olmaması, tebligat yapılan şahsın vekil adına tebligatı almaya yetkili bulunmaması karşısında tebligatın usule aykırı olarak yapıldığı anlaşıldığından muhatabın tebligata muttali olduğunu belirttiği 15.5.1995 tarihine göre 9.6.1995 tarihinde kayda giren dilekçeyle yapılan temyiz başvurusunun süresinde olduğunun kabulü gerekirken temyiz isteminin süre aşımı nedeniyle reddi yolunda verilen vergi mahkemesi kararında isabet görülmemiştir.

Sonuç: Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulüyle İstanbul 8. Vergi Mahkemesinin 12.6.1995 gün ve E: 1993/463 K: 1995/371 sayılı kararının bozulmasına 08.04.1996 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
**************************************