Mesajı Okuyun
Old 15-08-2009, 02:49   #3
Av.Feridun Yurtsever

 
Varsayılan

Aşağıda eklediğim kararda davalının sorumluluğu altında bulunan adresinin kullanılmasında ve kişilik haklarına saldırı niteliği taşıyan iletiler gönderilmesinde ihmali dahi olsa sorumluluğunun olduğu belirtilmiştir. Böyle bir durumda ispat yükünün davalıda olduğuna karar vermiş Yargıtay. Sizin ifadenize göre davalının ikrarı var ve hukuk mahkemesinde ikrar hakimi bağlar. Artık başkaca bir işlem yapmadan karar vermesi gerekir. Tavzih yolunun da sözkonusu olacağını düşünmüyorum. Zira bu kurumu düzenleyen HUMK Madde 455 hükmüne göre "Hüküm müphem ve gayrıvazıh olur veya mütenakız fıkraları ihtiva ederse icrasına kadar iki taraftan her biri iphamın tavzihini ve tenakuzun ref'ini istiyebilir."
Sizin aktardığınız olayda ise ara karar gayet açık!
Saygılar.

T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi

E:2005/366
K:2005/1918
T:28.02.2005

Davacı A... Group Bilgisayar Elkt. San. Tic. Ltd. Şti. vekili Avukat S.Ç. tarafından, davalı O. A. aleyhine 8.7.2001 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 20.10.2004 günlü kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü:
KARAR : Davacı, ticari ilişkisi bulunan davalının, aynı konuda faaliyet gösteren firmalara gönderdiği elektronik posta ( e-mail )iletilerinde kullanılan ifadeler ile kişilik haklarına saldırıda bulunulduğunu ileri sürerek manevi tazminat istemiştir.
Davalı, davacı ile ticari ilişkisi bulunmadığını; aksi kabul edilse dahi, davaya konu iletilerin kendisi tarafından değil, ortağı ve yöneticisi durumunda bulunduğu dava dışı şirkete ait internet adresinden gönderildiğini; şirkette birden fazla kişinin çalıştığını ve davaya konu iletilerin herhangi biri tarafından da gönderilebileceğini belirterek, davanın reddi gereğini savunmuştur.
Mahkemece, davalının adını taşıyan gonderinin kesin delil niteliğinde sayılamayacağı; gerek bilgisayarın ve gerekse de şifresinin şirkette çalışanlarca kullanılabileceği; bunun dışında, üçüncü kişilerin de internet ortamında şifre kırmak suretiyle davaya konu eylemi gerçekleştirebilecekleri gerekcesiyle, kanıtlanamayan davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya kapsamından, davalının ortağı ve müdürü bulunduğu ...S İleri Teknoloji Ürünleri Ltd.Şti. ile dava dışı A... Elektronik Bilgisayar Sanayi ve Ticaret A.Ş. arasında bilgisayar ürünu alış verisi yapıldıgı; davacı A.. .-Grup Bilgisayar Elektronik Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti.'nin ıse satıcı şirketten ayrı bir tüzel kişiliği bulunduğu, ancak dava dışı şirket ile de bağlantısının olduğu; satılan ürünlerdeki eksikliklerle ilgili olarak davalının tepki gösterdiği ve bu bağlamda, internet ortamında davaya konu iletilerin gönderildiği anlaşılmaktadır.
İletilerde yer alan ifadelerin, davacı şirketin ticari itibarına saldırı niteliğinde bulunduğu çekişmesizdir. Diğer yandan, davacının ortağı ve müdürü olduğu dava dışı şirket adına kayıtlı internet adresinden gönderildiği ve şirket genel müdürü olarak davalının adının yazıldığı da tartışmasızdır. Davalı, sorumluluğu altında bulunan internet adresi kaynaklı iletilerin, şirket çalışanları veya ücüncu kişiler tarafından gönderildiğini kanıtlayamamış ve bu yondeki savunmasını ispatlayamamıstır. O nedenle, genel ve soyut bu ihtimalin davacı aleyhine ve davalı lehine degerlendirilmesi kabul edılemez. Şu durumda, olayların saptanan ve yukarıda açıklanan gelişim biçimi karşısında iletilerin davalı tarafından gönderildiği; en azından sorumluluğu altında bulunan internet adresinden gönderilmemesi için üzerine düşen yükümlülüklerini yerine getirdiğini kanıtlayamadığı benimsenmelidir. Davanın yasal dayanağını oluşturan BK. m. 41 vd. hükümleri ile yalnızca kasıtlı eylemler değil; savsama ( ihmal )boyutundaki tutum ve davranışlar da tazminat sorumluluğu için gerek ve yeter koşul niteliğindedir. Tüm bu açıklamalar karşısında, davacının davaya konu eylem nedeniyle sorumlu tutulması gerekir. Mahkemece, delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir. ( HUMK. 428/b.5 ).
SONUÇ : Temyiz olunan kararın, yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 28.2.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.