Mesajı Okuyun
Old 05-08-2015, 09:30   #36
Av. Musa TAÇYILDIZ

 
Varsayılan

Bir de böyle bir karar var. Burda da ticaret mahkemeleri görevlidir diyor. Çıkın işin içinden çıkabiliyorsanız?Yargıtay


11. Hukuk Dairesi Kararı
Esas No:2012/404, Karar No:2012/12243, T:11.07.2012

Kıymetli Evrakın Zayii
İptal Davası
Ticari İş
Ticari Dava
Çekişmesiz Yargı İşleri
Özet:

Ticaret hukukunda yer alan çekişmesiz yargı işleri bakımından asıl görevli mahkeme asliye mahkemesidir.
Kıymetli evrakın zayii nedeniyle iptali davalarına asliye ticaret mahkemesinde bakılır.
TTK’nun 4 ve 5. maddeleri özel nitelikte bir usul hükmüdür.
————O————

DAVA: Davacı vekili, müvekkilinin İnegöl Organize Sanayi Bölgesinde faaliyet gösterdiğini, bu faaliyet nedeniyle müşterisinden ciro yolu ile aldığı Şekerbank Çankaya/Ankara şubesine ait, 31/12/2011 keşide tarihli, 10000914 numaralı, 13.000,00 TL’lık çeki tahsil edemeden zayi etmesi nedeni ile mağdur olduğunu belirterek bu çekin zayi nedeni ile iptaline karar verilmesini talep etmiştir.

Mahkemece, 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK’nun 382.e/6 ve 383. maddesi gereğince kıymetli evrak iptali davalarına bakma görevinin sulh hukuk mahkemelerine ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilerek dosyanın Ankara Sulh Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine hükmedilmiştir.

Karar, davacı vekilince temyiz edilmiştir.

İstem, kıymetli evrakın zayii nedeniyle iptaline ilişkindir.

01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren HMK’nun 383. maddesinde çekişmesiz yargı işleri ile ilgili olarak “aksine bir düzenleme bulunmadığı sürece” sulh hukuk mahkemesinin görevli olacağı öngörülmüştür. Bu bağlamda konuya yaklaşıldığında, TTK’nun 563 vd. maddelerinde düzenlenen kıymetli evrakın zayi nedeniyle iptaline ilişkin davaların gerek 1086 sayılı Kanun’un yürürlükte kaldığı süreçteki yargısal uygulama ve gerekse de 6100 sayılı HMK’nun 383/2-e/6 maddesi uyarınca ticaret hukukuna dahil çekişmesiz yargı işi niteliğinde olduğu açıktır. Bu nedenle, ilk bakışta, bu nitelikteki davaların da sulh hukuk mahkemesinde görülmesi gerektiği ileri sürülebilecektir. Ancak bu nitelikteki davalar ve/veya HMK’da tercih edilmiş tanımıyla işlerin, aynı zamanda TTK’nun 4. ve 5. maddeleri uyarınca ticari dava ve/veya iş niteliğinde bulunduğu da kuşkusuzdur. TTK’nun 4 ve 5. maddesinin özel nitelikte birer usul hükmü niteliğinde bulundukları düşünüldüğünde, bu davalar ve esasen ticaret hukukuna dahil ve mahkemece görülecek olan çekişmesiz yargı işlerinin tümü bakımından görevli mahkemenin tayininde, HMK’nun 383. maddesinde belirtilen hükmün aksine ve özel bir düzenlemenin var olduğunda duraksanmamalıdır. Bu durumda TTK’nun 5. maddesi başlığı ile birlikte nazara alındığında, ticaret hukukunda yer alan çekişmesiz yargı işleri bakımından asıl görevli mahkemenin asliye ticaret mahkemesi

olduğu, ticaret mahkemesinin bulunmadığı yerler bakımından ise asliye hukuk mahkemesinin görevli kabul edilmesi gerektiği açıktır. Nitekim, 6100 sayılı HMK ile aynı tarihte kabul edilen 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 757/1. maddesinde bu tür işlerde ticaret mahkemelerinin görevli olduğunun belirtilmiş olması da yasakoyucunun iradesinin de Dairemizin yorumu yönünde olduğunu göstermektedir.

Tüm bu nedenlerle, mahkemece yazılı gerekçe ile görevsizlik kararı verilmiş olması doğru olmamış, davacı vekilinin temyiz itirazının kabulüyle kararın bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile yerel mahkeme kararının BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 11/07/2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.