Mesajı Okuyun
Old 04-01-2012, 21:21   #51
Av.Evran KIRMIZI

 
Varsayılan Belirsiz davanın uygulaması mümkün mü?

Arkadaşlar o kadar güzel tartışıyorsunuz ki;imrendim.
Hemen söyleyeyim. Manevi tazminatın belirsiz alacak davası olarak açılabileceğine ben de katılmıyorum. Ta ki, Sayın Nevra Öksüz'ün yazdığı gibi, davacının duyduğu acı ve elemin karşılığının matematiksel olarak hesaplanabildiği bir sistem getirilene kadar.
Manevi tazminatın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağına ilişkin Sayın Güntay'ın "tazminat miktarı hakim kararı ile belli olacaktır" fikrine ve Sayın Konyalı'nın "hakimin taleple bağlı olduğu ve Borçlar Kanunu'nda buna bir istisna getirilmediği" düşüncelerine aynen katılıyorum.
Ama ben manevi tazminatın belirsiz alacak davası olarak açılmasının uygulanamaz olduğunu düşünüyorum. Örneğin: Davacı fazlaya ilişkin haklarını saklı tutup 1.000 TL'lik dava açtı.Mahkeme zaten bu rakamın altında bir tazminat vermişse dava orada bitti. Çünkü fazlasını verecek olsaydı zaten verirdi. Bu noktada derdestlik ve/veya kesin hüküm nedeniyle başka dava açılamaz. Gelelim diğer şıkka: Hakim 1.000 TL verdi ve fazlaya ilişkin hakları saklı tuttu. Davacı fazlaya ilişkin hakları saklı 1.000 TL'lik bir dava daha açtı. Bu davalar nereye kadar gidecek? Altmışıncı davanın hakimi "Bu olay için 60.000 TL yeter, davanın reddine" diyene kadar mı?
Sonuç olarak; en başta söylediğim gibi manevi tazminatın hesabında matematiksel bir hesaplama söz konusu olmadığı sürece belirsiz alacak davası olarak açılmasını hem doğru hem de uygulanabilir bulmuyorum. Açılabileceğini söyleyen hocalara da bir çift sözüm var: İşçinin ücreti ve çalışma süresi ile kıdem, ihbar tazminatını hesaplayabileceğini, bu nedenle belirsiz dava açılmayacağını söyleyen hocalarımız; acaba bir uzvunu yada yakını kaybeden davacının duyduğu acının karşılığını hesaplayamayacağını mı düşünüyorlar? Bugün Türkiye'deki hakim sayısı kadar Hukuk Usulü'nün varlığında kendilerinin çok büyük katkıları vardır.