Mesajı Okuyun
Old 10-02-2007, 14:29   #12
Hekimbaşı

 
Varsayılan Eksik veya hatalı anlattım herhalde

Sn. Admin,

Herhalde iyi anlatmayı başaramadım. Ben mesleklerden söz etmiyorum; tam tersine, o mesleği uygulamanın temel eğitimi almadan mümkün olamayacağını, olmaması gerektiğini; ama yüksek eğitimin nesnel önkoşullar yerine geldiğinde herkese açık olması gerektiğini söylüyorum. Bu onları hiçbir zaman yüksek mühendis, uzman doktor yapmaz, yapamaz ki.

Bilim dalı ise bir mesleği ifade etmez. Eğer benim bilmediğim bir terminoloji nedeniyle 'Yüksek Hukuk' bir bilim dalını ve aynı zamanda bir mesleği ifade ediyorsa, elbette haklısınız. Hemen susmam ve bunu bana anlatmanızı beklemem, veya yollayacağınız referansları okumam gerekir.

'Yüksek Hukuk Eğitimi' belki de benim tam anlayamadığım bir anlam taşıyan bir terimdir. Beğenmek veya beğenmemek lüksüm yok, öyle kullanılmakta ise, yapacak birşey de yok zaten. Ama böyle kullanıldığında yüksek hukuk eğitimi alanlar yüksek hukukçu olur gibi bir sonuca varıyor. Sizin yazınız da algılamanızın bu doğrultuda olduğunu gösteriyor. Aynen yüksek mühendislik gibi.

Halbuki, bu bir lisansüstü eğitim. Lisansın hangi dalda alındığıyla da ilişkisi sadece önkoşullardan ibaret. Sonucunda bir mesleği uygulamakla ilgisi de olamaz. Örneğin, mikrobiyoloji dalında hekim, veteriner, biyolog, hatta ziraat fakültesinden insanlar master, doktora yapabilir; ama sadece hekim olanlar insanları, veteriner olanlar da hayvanları tedavi etme yetkisine sahip olabilir. O dalda 'uzman','PhD' vs olmak, onlara hekimlik yapma yetkisi vermez.

Bu nedenle doğru terimin de aynı paralelde 'Hukukta Yüksek Eğitim' olmasının daha uygun olacağını, böyle kullanıldığında yanlış anlamalara daha az gebe olduğunu anlatmaya çalıştım. Böylece hiç kimse hukukta yüksek eğitim aldığında hakim, savcı, avukat olabileceğini düşlemez.

Sn.Mgul,

İşaret etmeye çalıştığım nokta da zaten neden sınırlı öğrenci alındığına ilişkindi. Hocaların, kadrolu olmadıkları için görev verip çalıştıramayacakları (örneğin, sınav gözetmeni yapamayacakları) lisansüstü öğrencileri onlara külfet geliyor; bunu anlatmak istedim. Bu nedenle de, asistan kadrosu kadar veya ondan bir - iki fazla öğrenci (herhalde hatırla oluyordur) kabul yoluna gidiyor; diğerleriyle uğraşmak istemiyorlar.

Öte yandan, hiçbir şekilde master eğitimine kadrolu eleman alınmasını öneren, veya master eğitiminin kadrolara endekslenmesini makbul gören bir ifadem de yok. Bunu da nereden çıkarttınız? Lisansüstü eğitimin kadrosuz yapılması ve her isteyen ve önkoşulları sağlayanların da ücreti karşılığı bu eğitime alınmasını savunuyorum. Hocaları dar tuttukları master / doktora kontenjanlarını genişletmeye zorlamak için de enstitüler kurulmasını ve bu külfetlerine karşılık sus payı olarak oradan ödenek sağlanmasını öneriyorum. Daha ne yapayım? Bunu nasıl lisansüstü eğitimin kadrolarla sınırlandırılması istemi olarak algıladığınızı anlamış değilim.

CV deki satıra gelince; söz ettiğiniz şeyler sizler, yani hukukçular için geçerli. Benim sözlerimse, hukuk mezunu olmayan ama hukuk alanında lisansüstü eğitim yapacaklarla ilgili. Hani, şu anda yapamayanlar var ya, onlar yani! Onlar, başarılı olur, olumlu sonuca varırlarsa, bunu CV lerine koyacaklar; ama olumlu sonuca varamazlarsa, bundan isterlerse söz edecek, isterlerse etmeyecekler. Bilmem anlatabildim mi? Elbette kimse başarısız olmak için bir işe kalkışmaz, ama herkes de başarılı olamayabilir. İşe ticari açıdan bakmakta yarar var. Enstitü önerim de bununla ilgili zaten.

Göreceksiniz, çok uzun bir süre geçmeden, bu tür enstitüler kurulacak (henüz zaten yoksa). Demedi demeyin. Paranın kuralı bu. Konu, buna hazırlıklı olmak.

Saygılarımla,