Mesajı Okuyun
Old 19-02-2013, 17:33   #44
Admin

 
Varsayılan

Sayın YILDIZ HUKUK,
Alıntı:
Yazan YILDIZ HUKUK
Yüksek mahkeme “belli bir yerde veya evde meslek ve sanat icra edenlere tebligat” (Teb. K. mad. 17; Teb. Tüz. mad. 23) ile ilgili olarak verdiği çeşitli içtihatlarında;

-“Borçlunun işyerinde ‘Daimi işçisi…’ imzasına yapılan tebligatın Teb. K. 17. madde-sine uygun olacağını”[55]

-“Teb. Kanununun 17. maddesi uyarınca tebligat yapılabilmesi için ‘işyerinin borçlu-ya ait olması’ ve ‘tebligat yapılan kişinin de daimi memur veya müstahdem konumunda bu-lunması’ gerektiğini”[56]

-“İşyerinde ‘birlikte çalışan’ kaydıyla yapılan tebligatın usulsüz olduğunu”[57]

-“İşyerinde; borçlunun -daimi memur ve müstahdemleri- dışındaki -‘iş ortağına’ ‘ar-kadaşına’- kişilere yapılan tebligatın usulsüz sayılacağını”[58]

-“İşyerinde, ‘muhatabın babasına’ yapılan tebligatın usulsüz sayılacağını”[59]

-“İşyerinde ‘birlikte mesai arkadaşına’ yapılan tebligatın usulsüz olacağını”[60]

-“Borçlunun işyerinde ‘birlikte oğluna’ kaydıyla yapılan tebligatın geçerli olmayaca-ğını”[61]

-“İşyerinde, yeğene yapılan tebligatın geçersiz olacağını”[62]

-“İşyerinde, kardeşe yapılan tebligatın geçerli olmadığını”[63]

b e l i r t m i ş t i r …
Yargıtayın sizin de atıf yaptığınız şekillerde çok içtihatı var doğru. Bu içtihatları bu şekilde ardarda sıraladığımızda da Yargıtay'ın tebligat konusunda çok hassas olduğu hatta biraz daha ileri gitmek gerekirse, uygulamada tebligat sisteminin çalışmasını fiilen engelleyecek kadar titiz olduğu dahi ileri sürülebilir.

Ancak benim mesleki tecrübeme göre bu ve benzeri BİNLERCE içtihat özünde "olaya özgü" içtihatlardır, Yargıtay'ın tebligat kanununun yorumu konusundaki genel eğilimini yansıtmamaktadır. Bu içtihatların belki misli sayıda ters yönde karar da vardır, ancak bunlar çoğu zaman içtihat bankalarına girmez. Çünkü örneğin icra takibi sonucunda vs. konu merciye gittiğinde itiraz olarak öne sürülür, mahkeme dikkate almaz, Yargıtay kararı onar (ve böylece tebligatın geçerli olduğuna da karar vermiş olur) ancak karar bozma değil, tek cümlelik onama mahiyetinde olduğundan içtihat bankalarında ya hiç yoktur ya da esasa ilişkin hükme dayanak olarak vardır, tebligata ilişkin ayrıntıyı ancak davalının itirazları kısmını okuduğunuzda farkedersiniz.

Dolayısıyla uygulamada Yargıtay'ın tebligat konusundaki hassasiyetine ilişkin münferit vakalara özgü olarak pekçok içtihat bulabilirsiniz ancak bu benim kanaatime göre Yargıtay'ın konuya ilişkin genel yaklaşımı değildir. Zaten uygulamadan biliyoruz ki, hemen her hukuki işlemde tebligat konusu bir itiraz olarak neredeyse otomatik ileri sürülür ancak bunların çok azında bu itiraz sonuç verir. Mahkeme pek çok kez araştırmaya dahi tenezzül etmeden bu tip itirazı reddeder ve Yargıtay'da yine çoğu kez bu kararı onamak suretiyle tebligat konusunda Mahkemeye katılır.

Bu nedenle ben işin Yargıtay yönüne hiç girmeden ve bu örnek olayın da özelini bilmeden "genele ilişkin" yorum yapmayı tercih ettim. Bu örnek olayda çok özel bir durum vardır, taraf buna çok asılır, Yargıtay tebligat usulünden bozabilir doğru. Ama bana sorarsanız bu ve benzeri olayların ÇOĞUNDA bu tebligat geçerli sayılacaktır ve itirazlar da reddedilecektir. Ve yine bana sorarsanız bu sonuç da doğru ve adildir.

Yukarıda arz ettiğim üzere bir işyerinde görünüş itibariyle çalışan konumunda olan bir kişiye yapılacak tebligatın geçerliliğini sorgulamaya başlayıp, PTT memuruna SGK müfettişi görevleri yüklersek, hiçbir hukuki işlemde tebligat yapamayız diye düşünüyorum. O stajyer işveren tarafından o işyerine kabul edildiği anda o stajyerin eylemlerinin ve işlemlerinin sorumluluğunu da işveren üstlenecektir. Bu sorumluluk bazen BK 66 ve 116 madde kapsamında çalıştıranın kusursuz sorumluluğu içerebilir, bazen de tebligat kanunu kapsamında alınan tebligatların sonucunu.