Mesajı Okuyun
Old 17-11-2013, 08:57   #5
Av.Nevra Öksüz

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Yarg. 2HD
...2-Dava, 13.12.2011 tarihinde açılmış, davacı dava dilekçesinde yoksulluk nafakası talebinde bulunmamış, bu talebini 05.03.2012 tarihli ön inceleme duruşmasında ileri sürmüştür. Taraflar, cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçeleri ile serbestçe, ön inceleme aşamasında ise ancak karşı tarafın açık muvafakati ile iddia ve savunmalarını genişletebilir yahut değiştirebilirler. Ön inceleme duruşmasına taraflardan biri mazeretsiz olarak gelmezse, gelen taraf onun muvafakati aranmaksızın iddia ve savunmasını genişletebilir yahut değiştirebilir. Ön inceleme aşamasının tamamlanmasından sonra ise diğer tarafın açık muvafakati ve ıslah dışında iddia ve savunma genişletilemez yahut değiştirilemez (HMK md. 141/1). Davacının, dava dilekçesinde yer almayan, ilk defa ön inceleme duruşmasında ileri sürülen yoksulluk nafakası isteği, talep sonucunun genişletilmesi niteliğindedir. Aynı oturumda hazır bulunan davalı, bu isteğe muvafakat etmediğini ifade etmiştir. Bu durumda ıslah da söz konusu olmadığına göre, davacının yoksulluk nafakası talebi artık incelenemez. Bu husus nazara alınmadan, yoksulluk nafakası hakkında hüküm tesis edilmesi doğru görülmemiştir...

Yerleşik bir içtihattan dönüyorsunuz ve gerekçeniz HMK m.141...

E gözünü sevdiğim bunu HUMK m.185 de diyordu: "Kanunu Medenide tâyin olunan haller mahfuz kalmak şartiyle dâva ikamesi ile aşağıda gösterilen neticeler hâsıl olur:
...
2 - Müddei, Müddeaaleyhin rızası olmaksızın davasını tevsi veya mahiyetin tebdil edemez. Aşağıdaki madde hükmiyle dâvadan feragat veya ıslah bu hükümden müstesnadır."

_____________________________

http://www.turkhukuksitesi.com/showp...4&postcount=12
Alıntı:
Yazan Av.Nevra Öksüz
...Yerleşik bir görüşten/kabulden/yorumdan dönmek isteyen, yeni bir bakış açısı getirmek isteyen Yargıtay ise; beklenen odur ki: tüm hukukçuları doyurucu/tatmin edici gerekçeniz olmalıdır. Tabir-i caizse "kaçak dövüşmek" yerine (Kanuni düzenlemede değişiklik olmamasına rağmen 6100 S.K.'u anarak bi' yere varılamaz) "bizim düşüncemiz bu, gerekçesi de budur" denebilmelidir. Yargıtay'a kadar yükselen sayın hukukçularımızdan bu kadarcık beklentimiz de olsun değil mi?...

Umarım burada da "hak arayanlar" HGK ve Daire inatlaşmasından nasiplerini alıp hukuka olan güvenlerini yitirmez...
http://www.turkhukuksitesi.com/serh.php?did=14873
http://www.turkhukuksitesi.com/serh.php?did=14957

______________________

HUMK zamanında da bu kararların yanlış olduğunu düşünmekte olan sayın hakimlerimiz olabilir. Ve şimdi Yargıtay'da iken içtihadın değiştirilmesi gerektiğini de düşünebilirler; bunda garip bir şey yok elbette... Fakat (mevzuatta bir değişiklik olmamasına rağmen) bu değişikliği yapmak istiyorsanız, önce yerleşmiş olan içtihatlardaki gerekçeyi eleştirir; onu çürütür; akabinde olması gerekenin gerekçesini yazarak içtihadı değiştirirsiniz... Yeni bina yapabilmeniz için önce eski binayı yıkabilme yetiniz olmalı... (diye düşünüyorum )

P.S: Yeni içtihat gerekçesine, (Yargıtay'ın eski içtihatlarındaki kabulüne mesnet) "boşanmanın fer'i niteliğinde ve harca tâbi olmama özelliği" incelenip, varılan sonucun HMK m.141 (ve HUMK m.185)'in uygulanmamasını gerektirip gerektirmeyeceğini izahla başlanabilir mesela...