Mesajı Okuyun
Old 19-04-2016, 11:11   #1
Gemici

 
Varsayılan Hukuki ve Toplumsal Açıdan Nişanlanma Sözleşmesi

Nişanlanmanın hukuki tanımı:
Alıntı:
Yazan Prof. Dr. Ejder YILMAZ, Hukuk Sözlüğü
nişanlanma- Bir erkekle bir kadının evlenmek vaadi ile aralarında yaptıkları sözleşme; bkz. Nişan halkası (yüzüğü).
nişan halkası - nişan yüzüğü; nişanlılara takılan ve bunların aralarında nişan bulunduğunu simgeliyen yüzük.
Nişanlanma bir aile hukuku sözleşmesidir. Sözleşmenin geçerli olabilmesi için bu sözleşmeyi yapan kişilerin ayırt etme gücüne sahip olmaları gerekir. Nişanlanma, yasal temsilcilerinin rızası olmadıkça küçüğü veya kısıtlıyı bağlamaz. Bu 'bağlamaz' ifadesinin anlamı 'yasal temsilcisi olmayan kişilerin' hiçbir kimseye danışmadan nişanlanabilecekleri ve evlenebilecekleri anlamına gelmektedir.
Belirttiklerim işin hukuki yönü. Bu hukuki yönün sadece toplum ve toplumsal kurumlar için değil, aynı zamanda hakimlerimiz için de bağlayıcı olması gerekir ilk etapta.
Bir hakimimizin basına verdiği demeçteki ifadelere bakılırsa sayın hakimimiz ayırt etme gücüne sahip kişilerle küçük veya kısıtlı kişiler arasında bir ayırım yapmıyor düşüncesine kapılmamak elde değil.
Bakınız ne demiş hakimimiz:
Alıntı:
Yazan Hürriyet 19 Nisan 2016 Avrupa baskısı
'Nişanlanma müessesi Medeni Kanun'un 118'inci maddesinde düzenlenmiş ve şekil şartı koyulmamıştır. Nişanlanma toplumda ritüellere bağlanmıştır, bazı ritüellerin yerine getirilmesi gerekmektedir. Ritüelden kastımız, ailelerin bir araya gelmesi, tarafların evlenme iradelerinin dışarıya vurulması, bu dışavurmanın dillendirilmesi, ilan edilmesi, karşılıklı hediyelerin verilmesi, aile bireylerinin ilişkilerinin daha sıkılaştırılmasıdır. Bu nedenle iki genç insanın, kendi arkadaşları arasında hiçbir aile büyüğü olmadan ve evlenme iradesi taahhüdü açıklanmadan bir arada durma hallerini meşrulaştırmaya yönelik yüzük takma eylemini nişanlanma olarak kabul etmedik. Hukuken değer vermedik. Genel kabul ve yasanın düzenleme amacına göre babanın duymadığı ilişki nişanlanma sayılmaz. Ritüeller bunu gerektirir.'
Hakimimizin argümanlarından şu sonucu mu çıkaracağız: aile büyüğü olmayan yetim ve kimsesizler nişanlanamaz; nişanlanabilmek için kendilerine aile büyüklerinin yerine geçebilecek bir büyük aramaları gerekir. Olayımızda evlenme akdi söz konusu olmadığı için, evlenmek isteyen kişilerin ritüellere uymadan evlenip evlenemiyecekleri konusu tyartışma dışı kalır burada. Yeri ve zamanı gelince bu konuya da açıklık getirilir herhalde!
Çıkmazımız:Hukukumuzun gelişmesi için hangi yol daha doğru?
Yasanın kişilere tanıdığı sözleşme serbestisi mi?
yoksa
yasaların kişilere verdiği hakları kısıtlayan toplumsal ritüeller mi?

Saygılarımla