Değerli meslektaşlarım;

Bu konu daha önce farklı bir başlıkta tartışılmış ancak itirazın kaldırılması ve iptali (kesin hüküm teşkil etme,genel mahkemelerde görülme, hak düşürücü süre gibi) birbirinden farklı davalar olduğundan ötürü bu konu hakkındaki fikirlerinizi merakla beklemekteyim

Acizane benim kanaatim;
- Öncelikle Hukuk Muhakemeleri Kanunun 109. Maddesinin 2. Fıkrası gereğince talep konusunun miktarı, taraflar arasında tartışmasız veya açıkça belirli ise kısmi dava açılamaz.

Davacının icra takibinde talep ettiği kira alacağı likit ve belirli alacaklardandır. Bu sebeple itiraz durumunda söz konusu itirazın kaldırılmasını kısmi dava yolu ile talep etmek açıkça kanuna aykırıdır. Böyle bir durumda alacağın küçük parçalara bölünmesi suretiyle ayrı davalara konu yapılıp, birden fazla vekalet ücretine yol açar şekilde dava hakkının kötüye kullanılması durumu ortaya çıkacaktır.

2- Davacı taraf İ.İ.K da belirlenen ve mahkemenin takdirinde olan %40 dan aşağı olamayan tazminattan da bu şekilde kanuna karşı hile yolu ile kurtulacaktır.

Ancak dürüstlük kuralına aykırı olan bu davranışın hukuk düzenince korunmayacağı açıktır.
"Medeni Kanun'da yer alan dürüstlük ilkesi (TMK m. 2) genel bir hukuk ilkesi olup, usul hukukunda da geçerlidir... Devletin bir kurumu olan mahkemenin haksız, hileli ve kanuna aykırı şekilde bir yargılama ile uyuşmazlığın çözümlemesi düşünülemez. Ayrıca dürüstlük kuralı, kamu yararı açısından da dikkate alınmayı gerektirir. Çünkü, davanın usul ekonomisine uygun şekilde sonuçlanması, ancak dürüstlük kuralının medeni usul hukukunda da geçerli olması ve hakim tarafından kendiliğinden nazara alınmasıyla mümkün olur...

Bu durum aynı zamanda usul ekonomisine de aykırı olacaktır.

Bu durumda 1000TL lik icra takibindeki itirazın kaldırılması için kısmi dava olarak 1'er liralık bin tane dava dahi açılabilir.
Kanun koyucu bunun önüne geçebilmek için kısmi davayı talep konusu belirli olduğu durumlarda açılamaz şeklinde sınırlamıştır. Saygılarımla.