Mesajı Okuyun
Old 02-06-2010, 07:43   #2
Av.Evren Akçay

 
Varsayılan

T.C. Danistay
11.Dairesi

Esas: 2007/5999
Karar: 2007/8585
Karar Tarihi: 21.11.2007

ÖZET: Davacı tarafında verilen vekaletnamedeki feragat yetkisine istinaden davacı vekillerince mahkeme kaydına giren dilekçe ile davadan feragat edildiğinin bildirilmesi ve feragatten vazgeçmenin de hukuken mümkün olmaması nedeniyle, davalının temyiz isteminin esasının incelenme olanağı kalmadığından, feragatin doğurduğu hukuki duruma göre İdare Mahkemesince yeniden bir karar verilmesi gerekmektedir.

(2577 S. K. m. 31) (1086 S. K. m. 91, 93, 95)

İstemin Özeti: Dava, tam gün tam yıl eğitim yapılan Ziya Kalkavan Anadolu Denizcilik Meslek Lisesinde müdür başyardımcısı olarak görev yapan davacıya, okulunda yürütülmekte olan bu programlardan dolayı haftada 10 saat üzerinden ek ders ücreti ödenmemesine ilişkin işlemin iptali ile 2005 yılı 6. ayından itibaren ödenmeyen ek ders ücretlerinin ve idarece istirdat edilen 4388. YTL'nin yasal faizi ile birlikte tazmini istemiyle açılmıştır. İstanbul 5. İdare Mahkemesi, 5.12.2006 gün ve E:2005/2636, K:2006/3048 sayılı kararıyla; Milli Eğitim Bakanlığı Öğretmen ve Yöneticilerinin Ders ve Ek Ders Saatlerine İlişkin Esasların 8/a-6. maddesinde, tam gün tam yıl eğitim yapılan mesleki ve teknik okul ve kurumlarda bu programlar için görevlendirilen yönetici ve öğretmenlere haftada 10 saate kadar ek ders görevi verilebileceği kuralına yer verildiği, bu kural uyarınca olağan çalışma saatleri dışında görevlendirilen okul yöneticilerine ek ders ücreti ödenebilmesi için fiilen derse girmelerini öngören bir düzenlemenin de bulunmadığı, bu durumda, tam gün tam yıl eğitim programlarının yürütüldüğü okulda yönetici olarak görev yapan ve tam gün tam yıl eğitim programlarında görevlendirilen davacının, söz konusu düzenleme uyarınca ek ders ücretinden yararlandırılması gerektiğinden aksi yönde tesis edilen işlemde mevzuata uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline, 4388. YTL'nin yasal faizi ile birlikte tazminine karar vermiştir. Davalı idare tarafından, mahkeme kararının hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.

Savunmanın Özeti: İstemin reddi gerektiği savunulmuştur.

Danıştay Tetkik Hakimi: Burakhan Melikoğlu

Düşüncesi: Davacı tarafında verilen vekaletnamedeki feragat yetkisine istinaden davacı vekillerince, 8.3.2007 tarihinde mahkeme kaydına giren dilekçe ile davadan feragat edildiğinin bildirilmesi ve feragatten vazgeçmenin de hukuken mümkün olmaması nedeniyle, davalının temyiz isteminin esasının incelenmesi olanağı kalmadığından, feragatin doğurduğu hukuki duruma göre yeniden bir karar verilmek üzere kararın bozulması gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı: Mehmet Ali Gümüş

Düşüncesi: İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir. Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Onbirinci Dairesince işin gereği görüşüldü:

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununda <feragat> hakkında özel bir düzenleme yapılmamış, 31. maddesinde bu konuda Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiş olup, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 91. maddesinde, feragat iki taraftan birinin neticei talebinden vazgeçmesi olarak tanımlanmış, 93. maddesinde, feragat beyanının dilekçe ile veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılacağı, 95. maddesinde ise feragatin kesin bir hükmün hukuki sonuçlarını doğuracağı kuralı yer almıştır.

Dosyanın incelenmesinden, tam gün tam yıl eğitim yapılan ... Anadolu Denizcilik Meslek Lisesinde müdür başyardımcısı olarak görev yapan davacıya, okulunda yürütülmekte olan bu programlardan dolayı haftada 10 saat üzerinden ek ders ücreti ödenmemesine ilişkin işlemin iptali ile 2005 yılı 6. ayından itibaren ödenmeyen ek ders ücretlerinin ve idarece istirdat edilen 4388. YTL'nin yasal faizi ile birlikte tazmini istemiyle açılan dava sonucunda, dava konusu işlemin iptali ile idarece istirdat edilen 4388. YTL'nin yasal faizi ile birlikte tazmini yolunda verilen kararın tebliğinden önce, davacı vekillerinin vekaletnamedeki feragat yetkilerine istinaden 8.3.2007 tarihli dilekçe ile davadan feragat ettiklerini İdare Mahkemesine bildirdikleri, kararın tebliği ve davalı idarece temyiz dilekçesi verilmesi üzerine verdikleri savunma dilekçelerinde ise feragatten vazgeçtiklerini beyan ettikleri görülmektedir.

Feragat, davacının veya vekaletnamedeki açık yetkiye istinaden vekilinin tek taraflı irade beyanının yargılama sonuçlanıncaya kadar yargı yerine ulaşması ile tamamlanmakta olup, feragatin geçerliliği için yargı yerinin kararı veya davalının kabulü de gerekmediğinden, yargı yerinin bu konudaki yetkisinin feragat beyanın gerçek olup olmadığını ve Kanuna uygun yapılıp yapılmadığını tespitten ibaret bulunması karşısında, kesin hükmün hukuki neticelerini doğuran feragatten rücu etmek de hukuken mümkün değildir.

Buna göre, davacı tarafında verilen vekaletnamedeki feragat yetkisine istinaden davacı vekillerince 8.3.2007 tarihinde mahkeme kaydına giren dilekçe ile davadan feragat edildiğinin bildirilmesi ve feragatten vazgeçmenin de hukuken mümkün olmaması nedeniyle, davalının temyiz isteminin esasının incelenme olanağı kalmadığından, feragatin doğurduğu hukuki duruma göre İdare Mahkemesince yeniden bir karar verilmesi gerekmektedir.

Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin, davacının feragat beyanı hakkında karar verilebilmesini teminen kabulüne, davacının feragat beyanının incelenerek karara bağlanabilmesi için İstanbul 5. İdare Mahkemesinin 5.12.2006 gün ve E:2005/2636, K:2006/3048 sayılı kararının bozulmasına ve dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine, 21.11.2007 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları

T.C. Danistay
İdari Dava Daireleri Kurulu

Esas: 2004/745
Karar: 2004/861
Karar Tarihi: 21.10.2004

ÖZET: 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununda feragat konusu özel olarak düzenlenmemiş, 31. maddesi ile bu konuda Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununa göndermede bulunulmuştur. Ancak anılan yollama hükmünün idari davaların nitelikleri dikkate alınarak ve idari dava türleriyle bağdaştığı ölçüde uygulanabileceği açıktır.
Feragat iki taraftan birinin talep sonucundan vazgeçmesi olarak tanımlanmış, feragat beyanının dilekçe ile veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılacağı ve kesin bir hükmün hukuki sonuçlarını hasıl edeceği hükmü yer almıştır.Bireysel hakların ihlaline dayanan iptal davalarında davacının herhangi bir kısıtlama olmaksızın davasından feragat edebileceğinde duraksama bulunmamaktadır. Buna karşılık belde veya semt şehri, kamu kuruluşlarınca açılan objektif ve somut nitelikteki iptal davalarında Dairece ilk derece karar verildikten sonra davadan feragat edilmesi, kamu yararıyla ve idarenin yargısal denetimi yoluyla hukukun üstünlüğünü sağlama amacıyla bağdaşmamaktadır. Dolayısıyla iptal davalarında feragat isteminin de kamu yararı ölçütü kullanılarak bağlanması gerekmektedir.

(2577 S. K. m. 31) (1086 S. K. m. 91, 93, 95)

İstemin Özeti: Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulunca verilen ve Danıştay Altıncı Dairesinin 18.12.2002 günlü, E:2001/5115, K:2002/6131 sayılı kararının bozulmasına ilişkin bulunan 20.11.2003 günlü, E:2003/438, K:2003/825 sayılı karara karşı, davalı idare kararın düzeltilmesi isteminde bulunmaktadır.

Savunmanın Özeti: Savunma verilmemiştir.

Danıştay Tetkik Hakimi Aylin Bayram'ın Düşüncesi: Davacının davadan feragat isteminin reddi ile karar düzeltme isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı Aynur Şahinok'un Düşüncesi: Dosyanın incelenmesinden, davacı tarafından Danıştay Başkanlığına gönderilmek üzere verilen ve Danıştay genel evrak kalemine 13.8.2004 tarihinde kaydedilen dilekçe ile davadan feragat edildiği anlaşıldığından feragat dilekçesi gözönünde bulundurularak yeniden bir karar verilmek üzere temyize konu kararın bozulmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulunca gereği görüşüldü:

Bayındırlık ve İskan Bakanlığının 18.7.2001 günlü, 1734 sayılı işlemiyle onaylanan 1/50.000 ölçekli 1990 Ankara Nazım İmar Planı Revizyonunun Güneybatı (Ankara) Çayyolu ... sayılı parselin bulunduğu alanda orta yoğunluklu gelişme konut alanı kullanımları getiren kısmının iptali istemiyle açılan dava sonucunda; Danıştay Altıncı Dairesince davanın reddi yolunda verilen 18.12.2002 günlü, E:2001/5115, K:2002/6131 sayılı karar, Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulunun 20.11.2003 günlü, E:2003/438, K:2003/825 sayılı kararıyla bozulmuştur.

Davalı Bayındırlık ve İskan Bakanlığı Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulunun bu kararının düzeltilmesini istemektedir.

Bu aşamada davacı Çankaya Belediye Başkanlığının davadan feragat istemi bulunmaktadır.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununda feragat konusu özel olarak düzenlenmemiş, 31. maddesi ile bu konuda Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununa göndermede bulunulmuştur.

Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 91. maddesinde, feragat iki taraftan birinin talep sonucundan vazgeçmesi olarak tanımlanmış, 93. maddesinde feragat beyanının dilekçe ile veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılacağı, 95. maddesinde de, feragatin kesin bir hükmün hukuki sonuçlarını hasıl edeceği hükmü yer almıştır.

2577 sayılı Yasanın 31. maddesiyle idari davalarda feragat istemleri üzerine Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununu hükümlerinin uygulanacağının hükme bağlamaktadır. Ancak anılan yollama hükmünün idari davaların nitelikleri dikkate alınarak ve idari dava türleriyle bağdaştığı ölçüde uygulanabileceği açıktır.

İdari dava türlerinden olan iptal davaları bireysel hakları ihlal eden, somut, sübjektif nitelikteki idari işlemlere veya ortada herhangi bir hak ihlali olmaksızın bireyin menfaat ilgisinin kurulabildiği çevre, tarihi ve kültürel değerlerin korunması, imar uygulamaları gibi kamu yararı yakından ilgilendiren idari işlemlere karşı açılabilmektedir. Bireysel hakkın ihlaline dayanmayan kamu yararını yakından ilgilendiren konularda açılan iptal davaları, objektif ve somut nitelikte olup; bütünüyle kamu yararını amaçlamaktadır. Dolayısıyla iptal davalarında feragat isteminin de kamu yararı ölçütü kullanılarak bağlanması gerekmektedir.

Bireysel hakların ihlaline dayanan iptal davalarında davacının herhangi bir kısıtlama olmaksızın davasından feragat edebileceğinde duraksama bulunmamaktadır. Buna karşılık belde veya semt şehri, kamu kuruluşlarınca açılan objektif ve somut nitelikteki iptal davalarında Dairece ilk derece karar verildikten sonra davadan feragat edilmesi, kamu yararıyla ve idarenin yargısal denetimi yoluyla hukukun üstünlüğünü sağlama amacıyla bağdaşmamaktadır.

Bakılmakta olan davada, davacı Çankaya Belediye Başkanlığı tarafından, dava konusu 18.7.2001 tarihinde Bayındırlık ve İskan Bakanlığınca onaylanan 1/50.000 ölçekli Ankara Nazım Plan Kısmi Revizyonunun Çayyolu ... sayılı parsele ilişkin bölümünün iptali istemiyle davanın açıldığı, plan revizyonu ile parselin ağaçlandırılacak alandan çıkarılarak konut kullanımına açılması ile kentin nefes almasını sağlaması öngörülen bir yeşil kuşağın yok olacağı, nüfus yoğunluğunun arttırılacağı ve plan değişikliğini gerektiren kamu yararının ortaya konulmadığı öne sürülerek işlemin şehircilik ilkelerine, planlama esaslarına ve kamu yararına aykırılığı nedeniyle iptalinin istenildiği, Danıştay Altına Dairesince imar planının bütün olarak incelenmesi suretiyle dava konusu edilen bölümünde, şehircilik ilkelerine planlama esaslarına, kamu yararına ve hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılarak verilen davanın reddi yolundaki 18.12.2002 günlü, E:2001/5115, K:2002/6131 sayılı kararın Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulunun 20.11.2003 günlü, E:2003/438, K:2003/825 sayılı kararıyla; işlemin şehircilik ilkelerine, planlama esaslarına ve kamu yararına uygun olup olmadığının belirlenmesi amacıyla yerinde keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılarak karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulması üzerine davalı idarece kararın düzeltilmesinin istenilmesinden sonra, davacı belediye tarafından taşınmazın Yenimahalle Belediye sınırları içinde kalan kısmında yapılaşmaya izin verilmiş olması, Çankaya Belediyesi sınırları içinde kalan kısmında ise, mülkiyet sahibi olanların mağduriyetine neden olunduğu belirtilerek davadan feragat edildiği bildirilmiş bulunmaktadır.

Kentin gelişimi ve korunması konusunda doğrudan görevli ve yetkili olan Çankaya Belediyesince açılan bu dava ile kamu yararının ve hukukun üstünlüğünün korunması hedeflenmektedir. Davanın objektif niteliği, salt kamu yararını amaçlaması karşısında, bir kamu idaresi olan davalı Belediyenin, dava konusu düzenleyici işlemin şehircilik ilkelerine ve planlama esaslarına uygun olup olmadığının keşif ve bilirkişi incelemesi yapılarak belirlenmesi gerektiği gerekçesiyle temyiz istemi kabul edilip, bozma kararı verildikten sonra karar düzeltme aşamasında davadan feragat etmesine olanak bulunmamaktadır. Bu nedenle feragat istemi yerinde görülmeyerek işin esası incelendi:

Danıştay dava daireleri ile İdari veya Vergi Dava Daireleri Genel Kurullarının temyiz üzerine verdikleri kararların düzeltilmeleri, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 54 üncü maddesinde yazılı sebeplerden birinin varlığı ile mümkündür.

Sonuç: Karar düzeltme istemli dosyanın incelenmesinden, Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulunun düzeltilmesi istenilen 20.11.2003 günlü, E:2003/438, K:2003/825 sayılı kararının usul ve hukuka uygun bulunduğu, düzeltmeyi gerektiren bir sebebin bulunmadığı anlaşıldığından, karar düzeltme isteminin reddine, 21.10.2004 günü oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 31. maddesi ile göndermede bulunulan Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 91. maddesinde, feragat iki taraftan birinin talep sonucundan vazgeçmesi olarak tanımlanmış, 93. maddesinde feragat beyanının dilekçe ile veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılacağı, 95. maddesinde de feragatin kesin bir hükmün hukuki sonuçlarını doğuracağı hükme bağlanmıştır.

2577 sayılı Yasa ile feragat konusu düzenlenmeyip feragate ilişkin Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda yer alan hükümlerin uygulanacağı belirlenmiş olması nedeniyle olayda bu yasal düzenleme uyarınca karar verilmesi gerekmektedir.

Buna göre davanın asıl sahibi olan davacının dava sonuçlanıncaya kadar talep sonucundan tamamen veya kısmen vazgeçmesi yasa ile tanınmış bir hak olup, bu hakkın kullanımı tek taraflı irade beyanı ile yapılıp tamamlandığına, ayrıca davalının kabulüne de gerek bulunmadığına göre, feragat beyanından sonra davaya bakmakta olan mahkemece bu beyanın sadece gerçekten feragat anlamında olduğu ve kanunen belirlenen şekilde yapılıp yapılmadığının saptanmasıyla yetinilmesi ve bu saptamadan sonra feragat nedeniyle uyuşmazlığın sona erdiğine ilişkin hüküm kurulması gerekmektedir.

Zira yasa ile tanınmış olan feragat hakkının, yine ancak yasa ile kısıtlanmasının mümkün olması nedeniyle, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda veya İdari Yargılama Usulü Kanununda aksine bir hüküm olmaksızın yorum yoluyla bu hakkın. kısıtlanması mümkün değildir.

Bu durumda, davacının yasal şekle ve esasa uygun olarak davasından feragat etmiş olması karşısında bu beyan nedeniyle feragat başvurusu hakkında karar verilebilmesi için karar düzeltme isteminin kabulü ile Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulu Kararının kaldırılarak temyize konu Danıştay Altıncı Daire kararının bu nedenle bozulması oyuyla karara karşıyız.

KARŞI OY

İdari Yargıda iptal davalarının özelliği itibariyle, özellikle gerçek veya tüzel kişilerin menfaat ilgilerini kurarak açtıkları davalarda işlemin, davacının kişisel çıkarları bakımından değil, objektif ölçütlerle kamusal menfaat yönünden incelenmesi suretiyle iptal kararı verilmiş olması ve bu suretle idarenin hukuka ve kamu yararına aykırı işlem tesis ettiğinin saptanmasından sonra, bu işlemin, davacının sübjektif iradesiyle davadan feragat beyanıyla tekrar geçerlilik kazanıp kazanmayacağı hususu tartışılabilir.

Ancak olayda, düzenleyici işlem niteliğindeki imar planına karşı açılan davanın reddi yolundaki Daire kararının, işlemin şehircilik ilkelerine, planlama esaslarına ve kamu yararına uygun olup olmadığının belirlenmesi amacıyla yerinde keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle karar verilmek üzere bozulduğu, ortada hukuka ve kamu yararına aykırılığın tespiti yolunda verilmiş bir iptal kararı olmadığı gözönünde bulundurulduğunda, bu aşamada davacının davadan feragat ettiğine ilişkin beyanının kabul edilmemesi söz konusu olamaz.

Açıklanan nedenle, davacının feragat istemi hakkında karar verilmek üzere, düzeltilmesi istenilen Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulu Kararının kaldırılarak temyize konu Danıştay Altıncı Daire kararının bu nedenle bozulması gerektiği oyuyla karara karşıyız.

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları