Mesajı Okuyun
Old 05-10-2009, 22:21   #5
Av. Özgür Uysal

 
Varsayılan

Sayın Aslı Boyar;
Benim kişisel görüşümü soruyorsanız ben, devletin anayasadan kaynaklanan görevlerini yürütmekle görevlendirilmiş idarenin kusurlu sorumlu tutulacağı görüşündeyim. Yani anayasanın 5. maddesi devletin temel amaç ve görevleri düzenlemiştir. İlgili maddede devletin görevi olarak ''... kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak;...'' belirlenmiştir. Günümüzde bu görevi İç İşleri Bakanlığı, Genel Kurmay gibi kurumlar üstlenmiştir. Somut olayda ise bu görevin yerine getirilmesi için yetkilendirilmiş korucular vardır. Bu çerçevede devletin kusurlu sorumluluğunun korucuları seçme ve denetlemede olacağından bahsetmiştim.

Devletin kusursuz sorumluluğu ise çok tartışmalı bir kavramdır.Ucu çok açık olan bu kavrama dair benim şahsi görüşüm devletin kusursuz sorumluluğu, risk ilkesinden öte ; devletin ''devlet'' olmasına dayanır. Devletin ortaya çıkış teorilerinden, toplum sözleşmesi teorisine dayanarak ürettiğim bu bakış açısının öncelikle idari yargılamada yakın yüzyıllarda kesinlikle kabul edilmeyeceğini belirtmek isterim. Devlet toplumu korusun, toplumdaki bireyleri eşit şartlarda yaşatsın diye vardır. O halde devletin asli görevi vatandaşlarının güvenliğidir. Vatandaşının güvenliği bozuluyorsa, bu konuda devlet kusurlu olsun olmasın sorumludur. Çünkü devletin kuruluş amacı devletin mensuplarının korunmasıdır.

Ancak yineleyeyim ki bu görüş devletleri çok büyük mali yükümlülükler altında bırakacağından(ki hiçbir ülke vatandaşına tamamen bir güvenlik sağlayamaz)günümüzde tamamen kabul edilmez. Bu konuda çok detaylı tartışmaları Gün Işığında Yönetim kitabında veyahut idarenin kusursuz sorumluluğu üzerine yazılmış eserlerde bulabilirsiniz. Yanlış hatırlamıyorsam ilgili yargı kararlarından örneklerde olan İdare Hukuku kitapları mevcut. Aklımda kalan bilgiler bu kadar olmakla beraber, en kısa zamanda bende okuyup sizle tekrardan paylaşmak isterim.