Mesajı Okuyun
Old 15-03-2002, 16:34   #1
Av. Hulusi Metin

 
İnceleme Karşılıksız Çek / Anayasa - Yasa ve CGK.

Ceza Genel Kurulu
E: 2001 /10-249
K: 2001 /257
T: 20.11.2001
(YARGITAY KARARLARI DERGİSİ, CILT: 28, SAYI: 1, OCAK 2002, S.115-120)

ÖZET:
Çek anlaşması (sözleşmesi) her iki tarafa borç yükleyen bir akittir:
Karşılıksız çek keşide etmek suçu iradi olarak düzenlenen çekin bankaya ibrazında oluşan, yaptırımı özgürlüğü bağlayıcı ceza olan ve objektif sorumluluk esasına dayanan bir suç olduğundan, Anayasanın 38. maddesinin 9. fıkrasındaki kuralla çelişmektedir.
Üst norm olan ve lehe bulunan Anayasa hükmü ile çelişen bir kuralın uygulanabilirliğinden söz edilmesine olanak bulunmadığından, çelişkiyi gideren yeni bir yasal düzenleme yapılmasının beklenilmesinde ve buna göre sanıkların hukuki durumlarının değerlendirilmesinde zorunluluk bulunmaktadır.
(3167 s. Çek K. m. 1611 ) (2709 s. Anayasa m. 38) (6762 s. TTK. m. 610)
DEĞERLENDİRME :
Yargıtay’ın görevi, “Hükmün” usul ve esas yönlerinden incelenmesi ile sınırlı olduğuna göre; bozma gerekçesi ; “Üst norm olan ve lehe bulunan Anayasa hükmü ile çelişen bir kuralın uygulanamayacağı” görüşüyle sınırlı tutulmalıydı. Gerekçede “... mevcut olmayan bir yasanın - uyum yasası olarak - çıkacağı varsayımına” dayanılmamalıydı.
3167 sayılı yasanın m. 16/1 hükmünün iptali için Daire (ve daha önce yerel mahkeme) tarafından Anayasa Mahkemesine başvurulmalıydı.
“Hüküm Yargıcındır. Yargıtay, hükmün yargıcıdır” ilkesine uyulmalı, yerel yargıç, hiç değilse bozmadan sonra, Anayasa Mahkemesi’ne başvurabilmekte özgür bırakılmalıydı.
Ceza Genel Kurulu’nca benimsenmiş olan, “yeni bir yasal düzenleme yapılmasının beklenmesi” görüşü; hükmü yargıca bırakmamıştır. Yargılamayı sona erdirmemiştir. Yargılamayı sürüncemede bırakmıştır. Kararın uygulamadaki sonuçları (sanığın durumu, zamanaşımı, adaletin gecikmesi, suç ve ceza ilişkisi) dikkate alınmamıştır.
Kanımızca, Genel Kurulda “... Anayasa hükmü ile çelişen bir kuralın uygulanamayacağı” tespit ve kabul edilmiş olduğuna göre, Anayasa hükmü (m.38) doğrudan uygulanabilir ve “hapis cezasının uygulanamayacağına” karar verilebilirdi.
Ne dersiniz ?
Saygı ve sevgilerimle
Av. Hulusi Metin (İstanbul Barosu)