Mesajı Okuyun
Old 30-08-2018, 01:42   #7
Av. Tolga Ersoy

 
Varsayılan

Yargıtay'ın konuya yaklaşımı biraz farklı. Bir arzuhalci için verilen mahkumiyet kararı, Yargıtay tarafından şu şekilde bir gerekçeyle bozulmuştu:

"… Adliye yakınında açmış olduğu işyerinde, kendisine müracaat eden tanıklar .... ve ....'ün boşanmaya yönelik istek ve beyanlarını bilgisayar ile yazıya geçerek mahkemeye hitaben boşanma dilekçesi ve boşanma protokolü hazırlamak şeklinde gerçekleştirdiği anlaşılan eyleminin 'yalnız avukatların yapabileceği işler' başlığı altında 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun 35/1. maddesinde sayılan işlerden olmadığı, sanık tarafından düzenlenen evrakın adli işlere ait olsa dahi aynı madde ve fıkrada sayılan 'adli işlere ait bütün evrakı düzenlemek' biçiminde kabul edilemeyeceği cihetle atılı suçun unsurları yönünden oluşmadığı gözetilerek beraat kararı verilmesi yerine yazılı şekilde mahkumiyetine hükmedilmesi,

"Kanuna aykırı ve sanığın temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, tebliğnameye aykırı olarak HÜKMÜN 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA…"
Yargıtay 19. Ceza Dairesi'nin 2015/15884 E. 2016/15114 K. sayılı 13.4.2016 tarihli ilamı.)

Bununla birlikte, ilgili gerekçenin hukuki olmadığı ve Avukatlık Kanunu'nun lafzına ve ruhuna aykırı zorlama bir yorum olduğu görüş ve kanaatindeyim.