Mesajı Okuyun
Old 30-09-2018, 17:37   #4
Serdar EYİLER

 
Varsayılan

T.C.
Yargıtay
Hukuk Genel Kurulu
Esas No:2014/1243 Karar No:2016/958

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E:2014/1243 K:2016/958

Özet:
"…Dava, inanç sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir....

Bu açıklamaların ışığında somut olay incelendiğinde; davacı, dava konusu taşınmazın 1/2 payını murisi ... adına tescilini istememiş, murisine ait olduğunu ileri sürdüğü 1/2 paydan kendi hissesine isabet edecek payın tescilini istemiştir. Somut olayda, davacı tereke adına istekte bulunmadığından tek başına dava açma ehliyeti bulunduğunun kabulü gerekir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 20.03.20013 gün ve 2012/8-861 E. 2013/391 K. sayılı ilamı )...

Açıklanan bu nedenle tarafların gösterdiği deliller değerlendirilerek davanın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken davacının tek başına dava açamayacağından bahisle davanın reddi doğru görülmemiş, bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir..." ...

Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davacının murisi ile davalı tarafından yarı paylarla birlikte satın alınıp, aralarındaki inançlı işlem nedeniyle tamamının davalı adına tescil edildiği ileri sürülen taşınmaz hakkında, dava dışı mirasçılar bulunduğu halde bir mirasçının tek başına miras payı oranında tapu iptali ve tescil davası açıp açamayacağı noktasında toplanmaktadır. ...

Bilindiği üzere, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 599. maddesi hükmü uyarınca; miras, murisin ölümüyle ve terekenin açılmasıyla mirasçılarına geçer ve mirasçılar terekedeki mallar (menkul- gayrimenkul) üzerinde bu tarih itibariyle hak sahibi olurlar....

Bu itibarla elbirliği (iştirak) halinde mülkiyette, ortaklar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmaktadır. Yasada veya elbirliği (iştirak) halinde mülkiyeti oluşturan anlaşmada ortaklık adına hareket etme yetkisinin kime ait olacağı belirtilmemişse ortaklığın tasfiyesini isteme hakkı dışındaki tüm işlemlerde ortakların (iştirakçilerin) oybirliği ile karar almaları ve birlikte hareket etmeleri zorunludur. ...

Buna göre; olağan koruma eylemleri ve buna bağlı olarak onarımlar, mahsullerin toplanması bozulacak olanların satılması, acele olarak yapılması zorunlu bulunan işlemin yerine getirilmesi ile istihkak, el atmanın önlenmesi, tapu sicilinde hak sahipliğinin saptanması gibi taksimi mümkün olmayan talepler, ortaklardan her biri tarafından dava yoluyla ileri sürülebilir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 17.02.2010 gün ve 2010/8-80 E.,2010/80K, 20.03.2013 gün ve 2012/8-861E.,2013/391 K. sayılı kararları)....

Terekeye ait haklar üzerinde tasarruf söz konusu ise ortakların oybirliği ile karar vermeleri TMK'nun 702/2. maddesinin açık hükmü gereği olduğundan, tasarruf işlemi niteliğindeki tapu iptali ve tescil davasının tüm mirasçılar tarafından birlikte açılması veya terekeye temsilci atanması ve bu yolla davanın yürütülmesi gerekir. Ancak, bir mirasçı tüm mirasçılar adına tek başına dava açabilirse de, böyle bir davayı yalnız başına yürütemez. Bu durumda davanın hemen reddedilmeyip, diğer mirasçıların davaya katılımlarının veya muvafakatlerinin sağlanması ya da terekeye temsilci atanması için davacıya uygun süre verilmesi gerekmektedir....

Ancak dava halefiyet esasına göre tereke adına değil de kendi miras payı için açılmış ise tüm mirasçıların onayının alınmasına gerek bulunmamaktadır. Bir ya da bir kısım mirasçı terekeye ait bir mal veya alacaktan yalnız kendi payına düşen kısım için yalnız kendi adına dava açarsa, böyle bir dava reddedilir. Çünkü, bir veya bir kısım mirasçının iştirak halindeki pay üzerinde tasarrufta bulunma yetkisi yoktur. Böyle bir dava diğer mirasçıların paylarını kapsamadığından ve aynı zamanda onlar adına da açılmadığından, davaya diğer mirasçıların katılmasına (icazet vermesine) olanak yoktur. Diğer bir anlatımla, öteki mirasçıların davaya katılmalarının sağlanması veya yöntemine uygun biçimde muvafakatlerinin alınması, ya da miras ortaklığına bir mümessil tayin edilerek onun huzuru ile davaya devam edilmesi mümkün değildir ve davanın reddi gerekir....

Yukarıda açıklanan ilkeler gözetildiğinde, somut olayda davacının miras bırakanı tarafından yapıldığını belirttiği inançlı işleme dayanarak, miras ortaklığı adına değil yalnızca kendi miras payı için tapu iptal ve tescil istemiyle dava açtığı tartışmasız olup, yerel mahkemece yazılı şekilde karar vermesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır....

O halde, usul ve yasaya uygun bulunan direnme kararı onanmalıdır....