Mesajı Okuyun
Old 12-11-2007, 15:28   #4
MÜVEKKİL

 
Varsayılan

Hukuk Genel kurulunun bu konudaki kararı;
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu

E:2005/10-313
K:2005/341
T:11.05.2005

Taraflar arasındaki "tespit" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Amasya Asliye 1. Hukuk ( İş ) Mahkemesi'nce davanın reddine dair verilen 13.02.2004 gün ve 2003/410 E., - 2004/56 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 10. Hukuk Dairesi'nin 21.06.2004 gün ve 2004/3545-5687 sayılı ilamiyle;
( ... Dava, kesinleşen mahkeme hükmü ile 15.03.1958 olarak belirlenen doğum tarihi esas alınarak
yaşlılık aylığı bağlanması istemine ilişkindir.
Davacı sigortalı 15.03.1961 doğumlu olarak nüfusa kayıtlıyken bu kayıt, kesinleşmiş mahkeme kararı ile 15.03.1958 olarak düzeltilmiştir. Davanın yasal dayanağı 506 Sayılı Yasanın 120. maddesinin 2. fıkrası olup, uyuşmazlık; ilk kez sigortalı bir işe girdikten sonra mahkemece düzeltilen doğum tarihinin Sosyal Sigortalar Kurumunca
yaşlılık aylığı bağlanmasında nazara alınıp alınmayacağı noktasındadır.
Davacı, Sosyal Sigortalar Kurumuna ilk kez 01.03.1978 tarihinde tescil edilmiş olup, doğum tarihi 1961'dir. Davacının doğum tarihi Ceyhan Asliye Hukuk Mahkemesinin 24.10.1979 tarihli kararı ile 15.03.1958 olarak düzeltilmiş ve mahkemece
yaştashihi kararına dayalı olarak davacının davasının reddine karar verilmiştir.
506 Sayılı Yasanın
yaşlılık sigortasına ilişkin uygulamalar açısından "yaş koşulunun" gerçekleşmesi, belli süre prim ödenmesi önem taşımaktadır. Bu nedenle Yasanın 120. maddesi sonradan yapılacak yaş düzeltmelerinde kimi kötü uygulamaları önlemek amacıyla özel bir düzenleme getirmiş, belli sigorta kollarında hangi doğum tarihinin esas alınacağını açıkça belirlemiştir. Buna göre yaşlılık ölüm ve maluliyet sigortalarının uygulanmasında sigortalının ilk defa sigortalı olarak çalışmaya başladığı tarihte nüfus kütüğüne kayıtlı bulunan doğum tarihinin esas alınacağını hükme bağlamıştır. Sosyal Sigortalar Kanununun 120. maddesinde bahsedilen "ilk kaydın esas alınacağı" hükmüyle güdülen amaç bir kimsenin birden çok değişik tarihlerde nüfusa kaydedilmiş olması, nüfus kütüğü ile nüfus cüzdanı arasında uyuşmazlık olması gibi hallerde ilk kaydın esas alınacağıdır. Yoksa kesinleşmiş mahkeme hükmü ile değiştirilen doğum tarihinin gözönünde tutulmayacağı değildir. Başka bir anlatımla kesinleşmiş mahkeme hükmü ile düzeltilmiş yaş kaydının asıl kabul edilmesi gerekir. Nitekim anılan madde paralelinde oluşturulan Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinin 83. maddesinde bu yön H... sonraki kayıt idare ve kaza mercilerinden verilmiş bir kararla yapılmış veya düzeltilmiş ise kararlar kesinleşmiş olmaları şartıyla nüfus kayıtlarına geçirilmemiş olsa bile bu kayıt esas alınır... " şeklinde açıkça ifade olunmuştur. Yaş düzeltme işleminin bir hakkın suiistimali niteliği taşımadığı durumlarda, kesinleşmiş mahkeme hükmü ile düzeltilmiş yaş kaydı asıl kabul edilmek gerekir. Kaldı ki, yaştashihine ilişkin dava ilk işe giriş tarihinde henüz onsekiz yaşını doldurmamış olan sigortalının reşit olduktan ve bu anlamda dava açma ehliyetini elde ettikten kısa bir süre sonra dava açarak gerçek yaşının kayıtlara yansıtılmasını sağladığı, askerlik ve diğer resmi işlemlerinde düzeltilmiş yaşının esas alındığı, vücut gelişimi ile yaşı arasında herhangi bir uyumsuzluğun ortaya çıkmadığı dosya içeriğinden anlaşılmakta olup, gerçeğe aykırı kaydın bilimsel ve hukuki veriler ışığında düzeltilmesiyle ortaya çıkan yeni nüfus kaydının yükümlülük getiren herhangi bir resmi işlem de göz ardı edilmeyip, temel insan haklarından olan ve sigortalının emeği karşılığı ödediği primlere dayalı haklarına kavuşmasında yok sayılması, devletin bir bütün olarak vatandaşlarına tüm işlemlerinde anayasal düzenin öngördüğü yaklaşımı gösterme yükümlülüğüne de aykırı bir uygulamaya yol açmaktadır.
Sıralanan maddi ve hukuki olgular çerçevesinde kesinleşen yargı kararıyla düzeltilmiş nüfus kaydı esas alınarak davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçelerle ve 506 sayılı Yasanın 120. maddesi hükmünü lafzıyla algılayıp, sosyal güvenlik hukukuna egemen temel ilkeler ışığında değerlendirmeye tabi tutmaksızın davanın reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir... )
Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : A- Davacının İsteminin Özeti: Davacı,
yaşlılık aylığı isteminin davalı Kurumca reddedildiğini belirterek, tahsis işlemlerinde düzeltilen doğum tarihinin dikkate alınarak yaşlılık aylığına hak kazandığının tespitine ve ödenmeyen aylıkların tahsiline karar verilmesini istemektedir.
B- Davalının Yanıtının Özeti: Davalı Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanlığı vekili, 506 sayılı Kanunun 120. maddesi hükmüne dikkat çekerek, malullük,
yaşlılık ve ölüm sigorta kollarında, ilk defa çalışmaya başlanılan tarihte nüfus kütüğünde kayıtlı bulunan doğum tarihinin esas alınabileceği savunmasında bulunmuştur.
C- Yerel Mahkemenin Kararının Özeti: Davacının ilk defa 01.03.1978 tarihinde sigortalı çalışmasının başladığı, ilk işe girişinden sonra mahkemece düzeltilen doğum tarihinin
yaşlılık aylığı bağlanmasında dikkate alınmayacağı belirtilerek; "davanın reddine" karar verilmiştir.
.. D- Temyiz Evresi, Bozma ve Direnme: Hüküm, davacı vekilinin temyizi üzerine Özel Daire'ce yukarıya aynen alınan gerekçelerle bozulmuş, yerel mahkemece bu bozmaya karşı onceki gerekçeler tekrarlanarak direnme kararı verilmiştir.
E- Maddi Olay: Davacı, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu kapsamında ilk defa 01.03.1978 tarihinde calışmaya başlamıs olup, anılan tarihte nüfus kütüğunde kayıtlı bulunan dogum tarihı 15.03.1961'dir. 24.10.1979 tarihinde sonuçlanan "
yaş düzeltme" davasında, 1961 olan doğum tarihi, ay ve gün aynı kalmak kaydıyla 1958 olarak düzeltilmiştir. Düzeltilen bu tarihin bir kısım sigorta işlemlerine esas alınması gerektiği iddia edilmekte ise de Sosyal Sigortalar Kurumu, işlemlerine, ilk defa çalışmaya başlanılan tarihte nüfus kütüğünde kayıtlı bulunan doğum tarihini esas almaktadır.
F- Gerekçe: Davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 120. maddesi olup, uyuşmazlık; ilk kez sigortaya tabi bir işte çalışmaya başladıktan sonra mahkemece düzeltilen doğum tarihinin Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanlığı'nca
yaşlılık aylığı tahsis işlemlerinde dikkate alınıp alınmayacağı noktasında toplanmaktadır.
Yasalarda yer alan
yaşla ilgili düzenlemeler, yaşamın her alanında etkisini göstermekte, bir kısım hakların kazanılması, kullanılması ya da sona ermesinde dikkate alınmaktadır.
1587 sayılı Nüfus Kanununun 16. maddesi uyarınca; "Her çocuğun doğum tutanağı doğum bildirisi yapılan nüfus dairelerince adlı ve soyadlı olarak tutulur. "
Anılan Kanunun 46. maddesi ile kayıt düzeltme kapsamında,
yaş düzeltme davalarına olanak tanınmış olup, düzeltilen kayıtlar ilgili kütüğe geçirilmektedir.
Değişik yasalarda,
yaşla ilgili, sınırlayıcı nitelikte düzenlemeler bulunmaktadır.
1111 sayılı Askerlik Kanununun, "
yaşlarını değiştirenler" başlıklı 81. maddesinde kural olarak; "Askerlik çağına girdikten sonra yaşlarını değiştirenlerin yaşlarında yapılan değişikliğin askerliklerine tesiri yoktur..."
5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanununun 105. maddesi ile,
yaş düzeltmesi için 18 yaş sınırını getirmiştir. Yaş düzeltmeleri 18 yaş doldurmadan yapılmışsa geçerli sayılacak, sonraki düzeltmeler anılan Yasa açısından dikkate alınmayacaktır. Bu düzenleme ile de yaş düzeltme kararlarına sınırlı bir geçerlilik tanındığı görülmektedir.
1479 sayılı Bağ-Kur Kanununun 66. maddesi hükmünde; "Malullük,
yaşlılık ve ölüm sigortalarına ilişkin yaş ile ilgili hükümlerin uygulanmasında, sigortalıların ve hak sahibi çocuklarının sigortalının bu Kanuna tabi olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihte nüfus kütüğünde kayıtlı bulunan doğum tarihleri... esas tutulur." Madde, açıkça yaş düzeltmesinden söz etmese de, ilk defa çalışılmaya başlanılan tarihteki nüfus kütüğünde yazılı kayıtların gözetileceğinin belirtilmiş olması karşısında benzer sonuca ulaşılmaktadır.
506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 120/2. maddesinde de benzer bir düzenleme yer almaktadır. Bu hükme gore; "Malullük
Yaşlılık ve Ölüm Sigortalarına ilişkin yaş ile ilgili hükümlerin uygulanmasında sigortalıların ve hak sahibi çocuklarının sigortalının yürürlükten kaldırılmış 5417 ve 6900 sayılı kanunlara veya bu kanuna tabi olarak ilk defa çalışmaya basladığı tarihte nüfus kütüğunde kayıtlı bulunan dogum tarihleri, sigortalının sigortaya tabi olarak ılk defa calışmaya başladığı tarihten sonra doğan çocuklarının da nüfus kütüğüne ilk olarak yazılan doğum tarihleri esas tutulur."
Bu noktada uyuşmazlık,
yaş düzeltmeye ilişkin yargı kararları ile sosyal güvenlik yasalarında oluşturulmuş olan sigortalılık statüsüne müdahale edilip edilmeyeceğidir.
Nüfus Kanununda kayıt düzeltme davalarından amaçlanan, tutulmakta olan sicilin, gerçek duruma uygunluğunun sağlanmasıdır.
5434 sayılı Kanuna göre ölçü 18
yaş, 1479 sayılı Kanuna göre ilk defa Bağ-Kur'a bağlı çalışma, 506 sayılı Kanuna göre ilk defa herhangi bir sosyal güvenlik kurumunda çalışmaya başlama ilkesinin sosyal güvenlik yasalarında düzenlenmiş olan bir kısım sigorta kollarında, dikkate alınmasındaki amaç, sigortalı için belirtilen anlarda oluşan statükonun, eş deyişle, o anki mevcut durumun korunmasıdır.
120. maddeye, 24.06.2004 gün ve 5198 sayılı Kanunun 16. maddesi ile eklenen 3. fıkrada; "... ilk defa çalışmaya başladığı tarihten sonraki
yaş tashihleri dikkate alınmaz." Hükmünün de bu düşünceyi amaçladığı görülmektedir.
Bu özel düzenlemelerin temelinde yer alan, statükonun korunmasına yönelik düşüncenin, kurumsal planlama ve aktüeryal dengelerin oluşturulmasında duyulan kaygılardan kaynaklandığının kabulü gerekir.
Aksinin kabulü ise, bu düzenlemelerle,
yaş düzeltme davalarından kanuna karşı hilenin amaçlandığı, kişilerin yaş düzeltme konusunda kötü niyetli olduğu ve bu yönde delilleri kararttıkları, dolayısıyla, yaş düzeltme istemli davaların yargılamalarında gerekli özenin, duyarlılığın gösterilmediği ve hukuksal denetimin Yüksek Mahkemece sağlanamadığı, kesinleşen yargı kararlarının doğruluğunun ve geçerliliğinin tartışmalı olduğunun kabulü sonucunu doğuracaktır ki, bu düşünce, ne yasama ne de yargı organlarınca temel alınamaz, savunulamaz.
Yasada yer alan ve ilk defa çalışmaya başlamakla oluşmuş olan statükonun sürekliliğini sağlamayı amaçlayan 120. madde hükmü karşısında, belirtilen nedenlerle, ilk defa çalışmaya başlandıktan sonra verilmiş
yaş düzeltme kararları maddede belirtilen sigorta kollarında dikkate alınamayacaktır.
Yasama Organının, yasal düzenlemelerle, dolaylı olarak
yaş düzeltme kararlarına müdahale edemeyeceği yönündeki eleştirinin ise Anayasa Yargısınca, Anayasanın 150 vd. maddeleri kapsamında değerlendirilebileceğinden kuşku bulunmamaktadır.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, mahkeme kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, usul ve yasaya uygun bulunan direnme kararının onanması gerekir.
SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA, gerekli temyiz ilam harcı peşin alınmış olduğundan başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 11.05.2005 gününde oybirliği ile karar verildi.