Mesajı Okuyun
Old 04-04-2017, 12:31   #4
av.sercan35

 
Varsayılan

Yargıtay sitesinden yaptığım kısa süreli araştırma sonucu bu kararı buldum. İşinize yarar umarım. Zamanınız varsa farklı kararlar da bulabilirsiniz.

Uzlaşma teklifi hangi tarihte yapıldı? Yargıtay'da bulunan bir dosya uzlaşmaya tabi suçlardan olduğu gerekçesiyle, lehe kanun uygulanması amacıyla, yerel mahkemeye dosya iade edildi ve yerel mahkeme dosyayı uzlaşma teklifinde bulunulması için savcılık uzlaştırma bürosuna gönderdi.Bu dosyada uzlaştırmacı olarak görev aldığımı hatırlıyorum. Uzlaşma teklifi usule uygun yapıldığı halde, uzlaşma sağlanamamışsa mahkemenin uzlaşma talebinizi reddetmesi kararı hukuka uygun. Taraflar halen uzlaşmak istiyorsa, yeniden uzlaşma talebinde bulunmamalı,suç uzlaşmaya tabi ise, uzlaştıklarını gösteren belgeyi birlikte mahkemeye bildirmeleri gerekiyor.

13. Ceza Dairesi 2017/233 E. , 2017/1690 K.

"İçtihat Metni"
Hırsızlık suçundan sanık ...’ın, 765 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 492/1. maddesi gereğince 2 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına dair Denizli 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 15/03/2015 tarihli ve 2004/497 esas, 2005/191 sayılı kararının infazı sırasında, 01/06/2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun lehe hükümlerinin uygulanması talebiyle ilgili olarak, sanık aleyhine bir durum olmadığından bahisle yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına ilişkin aynı Mahkemenin 01/07/2005 tarihli ve 2004/497 esas, 2005/191 sayılı ek kararının kesinleşmesini müteakip, sanık hakkında 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231. maddesi bakımından değerlendirme yapılmasına dair talebin reddine dair aynı Mahkemenin 31/03/2011 tarihli ve 2004/497 esas, 2005/191 sayılı ek kararına karşı, Adalet Bakanlığı'nın 19.12.2016 gün ve 94660652-105-20-13115-2016-Kyb sayılı yazısı ile kanun yararına bozma ihbarında bulunulduğundan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 28.12.2016 gün ve 2016/400601 sayılı ihbarnamesiyle Dairemize gönderildiği,

MEZKUR İHBARNAMEDE;

Dosya kapsamına göre,
1-Uyarlama yargılaması yapılırken infaz yasası hükümleri nazara alınmaksızın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 7/2. maddesi ile 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 9/3. maddesindeki “Lehe olan hüküm, önceki ve sonraki kanunların ilgili bütün hükümleri olaya uygulanarak, ortaya çıkan sonuçların birbirleriyle karşılaştırılması suretiyle belirlenir.” şeklindeki düzenleme karşısında, önceki ve sonraki temel ceza kanunlarının ilgili bütün hükümleri olaya uygulanarak, ortaya çıkan sonuçların birbirleriyle karşılaştırılması suretiyle lehe yasanın belirlenmesi gerektiği, temel cezanın ne şekilde saptanacağının belirlenmesi ve bireyselleştirmenin yapılması için de duruşma açılması gerektiği hususlarının gözetilmemesinde,
2- 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/5. maddesi uyarınca sanık hakkındaki hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi durumunda, sanığın deneme süresi içinde yeni bir suç işlememesi halinde davanın düşmesine karar verileceği ve adlî sicil kaydında mahkumiyet hükmü yer almayacağı cihetle, kesinleşmiş ve hatta infaz edilmiş hükümlerde dahi hükmün açıklanmasının geri bırakılması yönünden lehe uyarlama yapılması gerektiği, ayrıca bu şekilde uyarlama yapılırken mahkemece hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının subjektif koşulları yönünden takdir hakkının kullanılmasının gerektiği durumlarda duruşmalı inceleme yapılarak hüküm kurulması gerektiği cihetle, adı geçen sanığın hükmün açıklanmasının geri bırakılması hükümlerinin uygulanmasında menfaati olmasına nazaran, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının subjektif ve objektif koşullarının oluşup oluşmadığı tespit edilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesinde isabet görülmediğinden anılan kararın bozulması gerektiğinin ihbar olunduğu anlaşılmıştır.

GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

5252 sayılı Kanun'un 9/1. maddesi, 01.06.2005 tarihinden önce kesinleşmiş hükümlerle ilgili olarak 5237 sayılı TCK'nın lehe olan hükümlerinin derhal uygulanabileceği hallerde duruşma yapılmaksızın da karar verilebileceğini öngörmüşse de; Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 27.12.2005 gün ve 162/173 sayılı kararında açıklandığı gibi lehe olan yasanın belirlenmesi herhangi bir inceleme ve araştırma yapılmasını, takdir hakkının kullanılmasını gerektiriyorsa veya cezanın kişiselleştirilmesine ilişkin hükümlerin uygulanması olanağı sonraki yasa ile doğmuşsa hükümde değişiklik yargılamasının duruşmalı yapılması, yine 5237 sayılı TCK'nın 141 ve 142. maddelerinde tanımlanan hırsızlık suçu ile 765 sayılı TCK'nın 492. maddesinde tanımlanan suçun unsurlarının farklı olması nedeniyle, şikayetçiye ait eve açık bırakılan pencereden girilerek gerçekleştirilen eylemin, hırsızlık suçunun yanı sıra suç tarihi itibariyle uzlaşma kapsamında bulunan konut dokunulmazlığını bozma ve mala zarar verme suçlarını da oluşturduğu gözetilmeden, bu suçlarla ilgili bir değerlendirme yapılmayıp, 5252 sayılı Kanun’un 9/3 maddesi uyarınca, 765 sayılı ve 5237 sayılı Kanun’ların ilgili tüm hükümlerinin olaya uygulanması ve her iki yasaya göre verilecek cezaların, denetime olanak sağlayacak şekilde ayrı ayrı saptanıp, sonuç cezaların karşılaştırılması suretiyle lehe yasanın belirlenmesi gerektiği gözetilmeden, duruşma açmadan eksik kovuşturma ile denetime olanak vermeyecek şekilde hüküm kurulması, yine 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/5. maddesi uyarınca sanık hakkındaki hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi durumunda, sanığın deneme süresi içinde yeni bir suç işlememesi halinde davanın düşmesine karar verileceği ve adlî sicil kaydında mahkumiyet hükmü yer almayacağı cihetle, kesinleşmiş ve hatta infaz edilmiş hükümlerde dahi hükmün açıklanmasının geri bırakılması yönünden lehe uyarlama yapılması gerektiği, ayrıca bu şekilde uyarlama yapılırken mahkemece hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının subjektif koşulları yönünden takdir hakkının kullanılmasının gerektiği durumlarda duruşmalı inceleme yapılarak hüküm kurulması gerektiği cihetle, adı geçen sanığın hükmün açıklanmasının geri bırakılması hükümlerinin uygulanmasında menfaati olmasına nazaran, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının subjektif ve objektif koşullarının oluşup oluşmadığı tespit edilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi nedenleriyle kanun yararına bozma istemi yerinde görüldüğünden KABULÜ ile, Denizli 4. Asliye Ceza Mahkemesinden verilip kesinleşen 31/03/2011 ve 01/07/2005 tarihli, 2004/497 esas, 2005/191 karar sayılı ek kararların 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesinin 3. fıkrası uyarınca BOZULMASINA, aynı maddenin 4. fıkra (b) bendi uyarınca sonraki işlemlerin yerel mahkemece yerine getirilmesine, 23/02/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.