Mesajı Okuyun
Old 26-09-2007, 16:56   #7
avfatihemir

 
Varsayılan

Yüksek Mahkeme kararlarına göre istifa dilekçesinin içeriği çok önemli.
bu dilekçe sadece istifa dilekçesi değil anladığım kadarıyla. İbraname niteliği de var. Bu durumda mahkeme işçi lehine yorumlar getirebilir. Şirket vekili olarak dikkatli olmalısınız. Bazı işverenler istifa dilekçesi alırken haklarının ödendiğinden bahsederek kendilerini ele verirler. (tazminatların da ödendiğinden bahsederek vs.) bu durumda mahkeme derhal işçi lehine yoruma gider. Bu konularda dikkatli olmanız için aşağıdaki kararları inceleyiniz.

T.C. YARGITAY
9.Hukuk Dairesi
Esas: 2006/929
Karar: 2006/19973
Karar Tarihi: 05.07.2006

ÖZET: Her ne kadar davalı tanıkları davacının istifa ettiğini bildirmişler ise de, davalı işyerinde halen çalışmakta olduklarından davalının tanzim ettiği işten ayrılma belgesini yok sayacak nitelikte değildir. Bu durumda feshin işveren tarafından haklı bir neden olmaksızın yapıldığı kabul edilerek, ihbar ve kıdem tazminatlarının bilirkişice hesaplanılarak hüküm altına alınması gerekir.


(1475 S. K. m. 14) (4857 S. K. m. 17)
Dava: Davacı, kıdem, ihbar tazminatı alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, davayı reddetmiştir.
Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Karar: Davacının iş sözleşmesinin davacının istifası üzerine sona erdiği mahkemece kabul edilmiş ise de istifa dilekçesi bulunmayıp, ibraname başlıklı belgede davacının istifa ettiğinden söz edildiği, buna karşı Türkiye İş Kurumuna verilen işten ayrılma belgesinde işverenin 4857 Sayılı Yasanın 17. maddesine yer verdiği görünmektedir. Her ne kadar davalı tanıkları davacının istifa ettiğini bildirmişler ise de, davalı işyerinde halen çalışmakta olduklarından davalının tanzim ettiği işten ayrılma belgesini yok sayacak nitelikte değildir. Bu durumda feshin işveren tarafından haklı bir neden olmaksızın yapıldığı kabul edilerek, ihbar ve kıdem tazminatlarının bilirkişice hesaplanılarak hüküm altına alınması gerekirken, mahkemece yazılı şekilde reddine karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 05.07.2006 gününde oybirliği ile karar verildi.


T.C. YARGITAY
9.Hukuk Dairesi
Esas: 2004/33670
Karar: 2005/23046
Karar Tarihi: 29.06.2005
ÖZET : Davacı 19.10.1998 tarihli dilekçesi ile tüm kanuni hak ve alacakları saklı kalmak kaydiyle istifa ettiğini belirtmiş, 23.10.1998 tarihli yönetim kurulu kararı ile istifasının kabulüne karar verilmiştir. Davacı 23.11.1998 tarihli yeniden göreve alınmasına ilişkin dilekçesinde de daha evvel istifa ettiğini belirterek işe alınmasını talep etmiştir. İstifa bozucu, yenilik doğuran bir işlem olup karşı tarafın kabulüne ihtiyaç duymadan geçerlilik kazanır. Bu nedenle davacının istifa ile sona eren çalışma süresi kıdemden sayılamayacaktır. Mahkemenin aksi düşünce ile fark kıdem tazminat alacağını kabul etmesi hatalı olup bozmayı gerektirir.
(4857 S. K. m. 120) (1475 S. K. m. 14)
Dava: Davacı, kıdem tazminatı ile izin ücretinin ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Karar: 1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Davacı, davalı bankada 26.12.1994 - 01.12.1998 tarihleri arasında çalışmasının dikkate alınmadan kıdem tazminatının ödendiğini belirterek fark kıdem tazminatı talebinde bulunmuştur. Mahkemece, davacının verdiği dilekçenin istifa mahiyetinde olmadığı kabul edilerek anılan tazminata hükmedilmiştir.
Davacı 19.10.1998 tarihli dilekçesi ile tüm kanuni hak ve alacakları saklı kalmak kaydiyle istifa ettiğini belirtmiş, 23.10.1998 tarihli yönetim kurulu kararı ile istifasının kabulüne karar verilmiştir.
Davacı 23.11.1998 tarihli yeniden göreve alınmasına ilişkin dilekçesinde de daha evvel istifa ettiğini belirterek işe alınmasını talep etmiştir. İstifa bozucu, yenilik doğuran bir işlem olup karşı tarafın kabulüne ihtiyaç duymadan geçerlilik kazanır. Bu nedenle davacının istifa ile sona eren çalışma süresi kıdemden sayılamayacaktır. Mahkemenin aksi düşünce ile fark kıdem tazminat alacağını kabul etmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, 29.06.2005 gününde oybirliği ile karar verildi.

Bunlar da aradığınız kararlar :


T.C. YARGITAY
9.Hukuk Dairesi
Esas: 1997/12409
Karar: 1997/16458
Karar Tarihi: 29.09.1997
ÖZET: Dosyanın içinde davalı işverenin mahkemeye sunduğu 30.11.1993 tarihli "tutanak başlıklı bir belge mevcut olup, bunun metninde aynen "... bütün sosyal haklarımı alarak ayrıldım. Bu tarihe kadar hiç bir hak talep etmiyeceğimi beyan ederim. Kendi isteğimle istifa ettim." şeklinde açıklama yapılmış ve bu belge taraflarca imza altına alınmıştır. İçeriği itibariyle çelişkili olmayan bu belge karşısında davacı işçinin istifa etmek suretiyle işyerinden ayrıldığının kabulü gerekir.
(1475 S. K. m. 13, 14)
Dava: Davacı, ihbar ve kıdem tazminatı, bayram alacakları, hafta tatilide dahil fazla mesai alacağı il senelik izin ücretinin ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır. Hüküm süresi içinde davalılar avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Karar: 1. Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2. Dosyanın içinde davalı işverenin mahkemeye sunduğu 30.11.1993 tarihli "tutanak başlıklı bir belge mevcut olup, bunun metninde aynen "... bütün sosyal haklarımı alarak ayrıldım. Bu tarihe kadar hiç bir hak talep etmiyeceğimi beyan ederim. Kendi isteğimle istifa ettim." şeklinde açıklama yapılmış ve bu belge taraflarca imza altına alınmıştır. İçeriği itibariyle çelişkili olmayan bu belge karşısında davacı işçinin istifa etmek suretiyle işyerinden ayrıldığının kabulü gerekir. İşçi 1475 sayılı İş Kanununun 13 ve 14. maddelerine göre ihbar ve kıdem tazminatlarına hak kazanamaz.
Hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde bu iki isteğin hüküm altına alınması isabetsizdir.
Sonuç: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 29.9.1997 gününde oybirliği ile karar verildi.




T.C. YARGITAY
9.Hukuk Dairesi
Esas: 1997/16367
Karar: 1997/18319
Karar Tarihi: 03.11.1997
ÖZET: Dosyadaki bilgi ve belgelere göre davacı işçi ... Kooperatifinde çalışırken ....'daki kooperatife nakledilmesi üzerine hizmet sözleşmesini kendisi feshetmiştir. Dosya içinde bulunan ve imzasını taşıyan istifaname bu konuda açıktır. Sözleşmeyi fesheden taraf haklı da olsa ihbar tazminatına hak kazanamaz. Bu olgular karşısında ihbar tazminatının reddine karar verilmesi gerekirken kabulü hatalıdır.
(1475 S. K. m. 13)
Dava: Davacı, ihbar ve kıdem tazminatı ile haksız fesih tazminatının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır. Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Karar: 1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Dosyadaki bilgi ve belgelere göre davacı işçi ... Kooperatifinde çalışırken ....'daki kooperatife nakledilmesi üzerine hizmet sözleşmesini kendisi feshetmiştir. Dosya içinde bulunan ve imzasını taşıyan istifaname bu konuda açıktır. 1475 Sayılı İş Kanunu'nun 13. maddesi uyarınca sözleşmeyi fesheden taraf haklı da olsa ihbar tazminatına hak kazanamaz. Bu olgular karşısında ihbar tazminatının reddine karar verilmesi gerekirken kabulü hatalıdır.
3- İş yerinde uygulanmakta olan TİS'nin 67. maddesi hizmet sözleşmesini işverenin haksız feshetmesi halinde haksız fesih tazminatı ödenmesini öngörmektedir. Davacı işçi sözleşmeyi feshettiğine göre anılan haksız fesih tazminatını isteyemez. Buna rağmen bu tazminatın hüküm altına alınması ayrı bir bozma nedenidir.
Sonuç: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebepten BOZULMASINA, 3.11.1997 gününde oybirliği ile karar verildi.