Konu: Kaptan
Mesajı Okuyun
Old 25-11-2010, 17:33   #25
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

RÜSTEM

Rüstem, barınağın bir parçası değildi; ne balıkçı, ne bildik bir müşteri, ne de garson. Hiçbirimiz tanımıyorduk. O barınağı seçti, burada intihar etti. Öyküsünü, O'nu teslim almaya 20 saatlik yoldan gelen kardeşinden öğrendik.

Beş kardeşin en büyüğüymüş. Ailenin diğer üyeleri gibi hayvancılık yapmış askere gidene dek. Askerlikte görmüş İstanbul'u ve Ayşe'yi, Ayşe de O'nu.

Aralarında, birbirlerini yalnızca çarşı izinlerinde görebildikleri bir aşk başlamış. Ayşe evliymiş, uzun süre saklamış Rüstem'den ama bir gün, bırakacak kimseyi bulamayınca, kucağında bebeğiyle buluşmaya gelmek zorunda kalmış. Rüstem deliye dönmüş, tüm hayalleri yıkılmış. Ama Ayşe, O'nu sevdiğine çocuğu üzerine yemin edince inanmış. "Sana geleceğim" demiş, "Hele askerliği bitir, kızımı da alıp sana geleceğim."

Aylar böyle geçmiş, terhis olmuş bizim asker. Buluşmuşlar Ayşe'yle, plan yapmışlar: Rüstem memleketine gidip, birkaç gün kaldıktan sonra İstanbul'a dönecek, bir iş bulup bir ev tutacak, Ayşe de bu arada ufak tefek eşyalarını toplayacak, kocasının marketinden alabildiği kadar para alacak ve kaçıp gelecek, imam nikahı kıydıracaklar...

Rüstem otobüste hayal kura kura gitmiş onca yolu. Anasının babasının elini öpmüş, meseleyi önce bir yaş küçüğü Celal'e açmış. "Olacak iş değil." demiş kardeşi, "Rahatı bırakıp da sana gelmez o kadın. Eğlenmiş senle. Unut gitsin." Celal'in suratına tokadı basmış Rüstem.

Ailede kimse destek olmamış O'na. Herkesi karşısına almış, ayak diremiş, sonuçta hepsiyle bozuşmuş. Bir hafta sonra İstanbul otobüsüne binmiş, cebinde hayvanlardaki hakkına karşılık kardeşlerinden aldığı paralarla. Sabah Harem'de indiğinde içi içine sığmıyormuş. Bir hemşehrisi sayesinde iki gün sonra Yalova'da kapıcılık işi bulmuş, böylece ev aramasına da gerek kalmamış. Bodrumdaki küçük daireye birkaç eşya almış, Ayşe'ye hazırlamış evi.

Buluştuklarında, O heyecanla birşeyler anlatıyor ama Ayşe hiç de sevinmiş gibi görünmüyormuş. Bir terslik olduğunu anlamış Rüstem, sormuş. "Bula bula kapıcılık mı buldun? Bir de ta Yalova'da..." diyerek ağzındaki baklayı çıkarmış Ayşe.

Birdenbire başlayan aşk, aynı hızla bitivermiş...

Rüstem tek başına dönmüş bodrumdaki dairesine. Bütün gece uyumamış, tek tek herşeyi düşünmüş. Geri dönse bir türlü, kalsa bir türlü... Sabah kardeşine telefon etmiş, anlatmış durumu ve eklemiş: "Sakın ben demiştim deme." Celal de zor durumda kalmış, "Ne diyeyim?" demiş şaşkınlıkla. Sonraki konuşmalarından Rüstem'in helallik almak için aradığını anlayınca telaşlanmış kardeşi, ikna etmeye çalıştıysa da "Beni affedin." diyerek telefonu kapatmış Rüstem.

Celal hemen jandarmaya haber vermiş, onlar da Yalova polisini aramışlar. Kardeşi bir adres veremediği, tek bilinenler Rüstem'in adı ve kapıcılık yaptığı olduğu için ancak ertesi gün evini bulabilmişler. Kapıyı kırıp girmişler ama kimse yokmuş evde.

Bir sonraki sabah barınakta buldular Rüstem'i. En uçtaki, denize en yakın masaların orada. Sağ ayağını sandalyeye basıp masaya çıkmış, demir profillere ip bağlamış, doktor raporuna göre sabaha karşı dörtte ölmüş.

Neden barınağı seçti, burayla ilgili bir anısı mı var, örneğin Ayşe'yle buraya hiç geldiler mi; bilmiyoruz. Öykünün bu yönü eksik kalıyor. Yarım kalan aşkı gibi Rüstem'in...


Cengiz Aladağ
(2010)