Mesajı Okuyun
Old 17-01-2007, 22:15   #26
PINAR YILMAZ

 
Varsayılan

Son sınıfta olan bir öğrenci olmam sebebiyle bişeyler öğrenmek adına yazılanları merakla okudum.Genellikle avukatlarımız dilekçelerinin uzun olması sebebiyle okunmadığından yakınmaktadırlar.Bana görede önemli olan uzun yazmak değil en kısa cümlelerle en çok şeyi anlatabilmektir.İyi avukatlık da budur..Bu yaz bir arkadaşımın boşanma davası açması için bir avukata gittik.Bizi saygıyla ayakta karşıladı.İlk bakışta tavrı hoşuma gitti.Ama sonra ben 'evet olay nedir' sözünü beklerken avukat bize olayı anlatan dilekçe tarzında bir yazılı belge getirmemizi söyledi.Arkadaşım avukata hukukçu olmadığını ,olayın hangi yönlerini dilekçeye yazması gerektiğini bilmediğini söyledi.Bu sırada avukat olayı anlatarak vakit kaybetmememizi ve yazılı olarak getirmemizi ısrarla savundu.Ayrıca taleplerimizin neler olduğunu da yazmamızı söyledi.Sonra baktım avukattan bize fayda yok.Sayın Baki Kuru hocanın usul kitabının son sayfasındaki dilekçe örneğini okudum ve ilk dava dilekçemi üçüncü sınıf öğrencisiyken yazmış oldum Ertesi gün avukata gittik ve dilekçeyi verdik.İnceledi inceledi...sonra hani hukukçu değildiniz dedi Arkadaşımda dilekçeyi bemim yazdığımı söyledi.Avukat yine bize hiçbirşey sormadan yarın tekrar gelmemizi söyledi.Ertesi gün tekrar gittik ve bana dilekçeyi hazırladığını ve okumamı söyledi.Dilekçeyi okudum.Benim yazdıklarım ile dilekçe arasındaki tek fark dilekçede avukatın imzası olmasıydı.Sonuçta dava tam iki yıl sürdü ve hala sürüncemede..Demek istediğim bence herşşeyden önemli olan 'insanların yaptıkları işi ne derece önemsedikleri'.Bence hem avukatlar hemde hakimler için her dava yeni azim ve umut kaynağı olmalı.Avukat yeni bir işi başarmanın hakimde bir soruna daha çözüm bulmanın mutluluğunu elde edebilmek için işe başlamalı..Yanlış düşünüyorsam düzeltin.Çünkü ben henüz son sınıf öğrencisiyim.Saygılar....