Mesajı Okuyun
Old 06-07-2011, 22:15   #6
tiryakim

 
Olumlu Esas : 2005/7206 Karar:2005/7706 Karar Tarİhİ : 22.06.2005

T.C.
YARGITAY
1. Hukuk Dairesi

ESAS : 2005/7206 KARAR:2005/7706 KARAR TARİHİ : 22.06.2005

Taraflar arasında görülen davada;

Davacı Hazine,davalı adına kayıtlı 1951 sayılı parselin kıyı-kenar çizgisi içerisinde kaldığını ileri sürerek tapusunun iptalini istemiştir.

Mahkemece , taşınmazın kıyı-kenar çizgisi kapsamında bulunduğunun keşfen saptandığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Karar,davalı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla;Tetkik Hakimi Murat Ataker'in raporu okundu,düşüncesi alındı.Dosya incelendi gereği görüşülüp düşünüldü:

Dava, çekişmeli taşınmazın kıyı-kenar çizgisi içerisinde kaldığı iddiasına dayalı tapu iptali isteğine ilişkindir.

Dosya içeriği ve toplanan delillerden,davaya konu 1951 parsel sayılı taşınmazın davalı adına kayıtlı olduğu,keşifte yapılan uygulama sonucu tamamının idarece belirlenen kıyı-kenar çizgisi içerisinde kaldığının belirlendiği görülmektedir.

Ne varki mahkeme,hükme esas alınan idari kıyı-kenar çizgisinin ne zaman ve hangi yasaya göre tespit edildiğini araştırmadığı gibi,bilirkişi incelemesinin de hükme yeterli bulunmadığı anlaşılmaktadır.

Bilindiği üzere,son kez yürürlüğe giren 362l sayılı Kıyı Kanunu'nun "kıyı kenar çizgisini"belirleme yöntemine ilişkin 5 ve 9.maddeleri,Anayasa Mahkemesinin iptal kararı kapsamı dışında bırakılmış;anılan kanun maddesinin uygulanmasına yorum getiren ve görülmekle olan davalarda dikkate alınması zorunlu bulunan 28.ll.l997 gün ve 5/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararın da "kural olarak,mülkiyet hukuku yönünden kıyı kenar çizgisi belirlenmesi görevinin adli yargıya ait olduğuna;ancak 362l sayılı Kıyı Kanunu'nun 9.maddesi uyarınca idare tarafından kıyı kenar çizgisi belirlenmiş ve yazılı bildirime rağmen yasal süresinde idari yargıya başvurulmaması nedeniyle yargı yolunun kapanmış olması veya idare tarafından verilip kesinleşmiş karar bulunması durumlarında,bunlara uygun şekilde kıyı kenar çizgisinin adli yargı tarafından saptanması gerektiğine" işaret edilmiştir.

Hal böyle olunca,öncelikle idare tarafından 362l sayılı Kanunun 9.maddesi hükmüne göre "kıyı kenar çizgisi" haritasının düzenlenip, düzenlenmediği araştırılmalı,ondan sonra,üç jeologtan oluşturulacak uzman bilirkişi kurulu ve Tapu Fen Memuru aracılığıyla yerinde keşif yapılmalı;harita düzenlediğinin ve yukarıda değinilen İçtihadı Birleştirme Kararında belirtildiği şekilde işlem gördüğünün,böylece davanın taraflarını bağlanan bir içerik kazandığının anlaşılması durumunda"kıyı kenar çizgisi" idarenin düzenlendiği harita ya değer verilerek saptanmalıdır.

Harita düzenlenmediğinin yada düzenlenipte 5/3 sayılı kararda yazılı olduğu gibi bizzat bildirim yapılmadığının veya ilanen bildirime karşın,idari yargıya başvurulmadığının ortaya çıkması halinde ise,kıyı kenar çizgisi,bilimsel verilerden ve düzenlenmiş olmakla birlikte bağlayıcılık niteliğini kazanamamış haritadan yararlanılarak belli edilmesi belirlenen çizgi Tapu Fen memuru sıfatını taşıyan uzman bilirkişinin krokisine infazda kuşkuya yer bırakmıyacak biçimde yansıtılması ve sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken yazılı olduğu üzere karar verilmesi isabetsizdir.Davalının temyiz itirazı yerindedir.Kabulüyle hükmün açıklanan nedenden ötürü H.U.M.K.'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA,alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine,22.6.2005 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.