Konu: Yeni Anayasa
Mesajı Okuyun
Old 10-08-2007, 11:16   #14
Zabunoğlu

 
Varsayılan

Veysel Bey,

yasama sorumsuzluğu hususunda hiçbir sıkıntı yok. temsilci, kürsüde/meclis çalışmaları esnasındaki söz ifade tavır tutumundan dolayı sizin ifadenizle kürsü dokunulmazlığına sahip olmalıdır.

yasama dokunulmazlığı niçin ihdas edilmiştir? birilerine paravan olsun diye değil elbette. Parlamentoların Yürütme erkine karşı mücadelesinin bir sonucudur dokunulmazlık... şöyle düşünelim, iktidar, muhalefet milletvekillerinin bir oturuma katılmasını istememektedir. veya bir muhalif temsilci, iktidar sahiplerine göre, gereğinden fazla konuşmaktadır ve bu temsilcinin meclise gelmemesi en iyi çözümdür. yasama dokunulmazlığı müessesesinin olmadığını varsayarak, bu muhalif temsilcinin rahatlıkla eften püften bir sebeple tutulabileceğini, tutuklanabileceğini dokunulmazlık kurumuna karşı olanlar düşünmelidir.

bir şey tümden kötü değildir. yukarıda örnek verdiğim ülkelerde dokunulmazlık kurumu vardır ki zaten dikkat ederseniz son sözüm "sorun dokunulmazlıkta mı? yoksa..." şeklindedir.

bence sorun dokunulmazlık kurumunda değil... sorun o kurumu kullananlarda...

ben demokrasinin oraya buraya göre özel şartlar almasının pek makul ve mantıklı olduğuna inanmıyorum. buraya göre demokrasi oraya göre demokrasi ayrımı sonuçta demokrasinin işlevselliğini yitirmesine sebebiyet verir.


Atatürkçülük (ben Kemalizm demeyi yeğiliyorum) herhangi bir gelişmeciliğin önünde engel teşkil etmez. kaldı ki, kemalizm, ilerlemecidir. dolayısıyla pragmatisttir, zamanın gereklerine göre değişim sergileyebilir. asıl sorun atatürkçülüğün durağan bir yapıya dönüştürülmesinin istenmesidir. kemalizm altı oktan müteşekkil bir düşünce değildir. günün gereklerine göre ilkeler getirmiştir. bunlar değişmez de değildir. devletçilik örneği gibi...

aslına bakarsanız sorduğunuz her iki sorunun yanıtı Hocam, Anayasa Hukuku Profesörü Sayın Ergun ÖZBUDUN'un yukarıda alıntılanan ve Radikal gazetesinin pazar (05.08.2007) günü yayımlanan röportajında açıkça ifade edilmektedir.

sorunuza cevap olduğuna inandığım bölümü tekrar alıntılıyorum

"Sivil bir anayasanın, bütün vatandaşlara eşit mesafede olması gerekiyor. Bu da, anayasanın bir ideolojisi olmaması zorunluluğunu getiriyor. Ama burada karşımıza Kemalizm çıkıyor. Anayasa hukukçusu Prof. Zafer Üskül'e yapılanları gördükten sonra, yeni anayasa "ideolojisiz ve çağdaş" olsun diyebilecek biri çıkabilir mi sizce?
Demokratik bir anayasanın, bir ideolojiye angaje olmaması, çeşitli ideolojik görüşlere eşit mesafede olması gerekir. Çünkü anayasalar yöntem kuralları üzerinde yapılan uzlaşmaya dayanırlar. İktidarın nasıl belirleneceği, nasıl el değiştireceği, nasıl denetleneceği konusundaki kurallardır bunlar. Bu yöntemler üzerinde oydaşma, uzlaşma mümkündür ve gereklidir. Ama politikalar, ideolojiler üzerinde oydaşma aranamaz. İdeolojiler üzerinde oydaşma ararsanız, bu artık demokratik bir sistem olmaz. Çünkü siyasi rekabetin bir anlamı kalmaz. Mesela bir anayasa sosyalist ideolojiyi yansıtırsa, bu anayasa çerçevesinde piyasa ekonomisine taraftar liberal partilerin iktidara gelip programlarını gerçekleştirmeleri imkânsız gibidir. Aynı şekilde anayasa sosyalist değerleri yasaklarsa, o zaman da sosyalist partinin iktidarda sol program uygulaması imkânsızdır.

Aynı şekilde bizim Anayasamız da Kemalist ideloojiyi yansıtıyor.

Bu anayasa hiçbir yerde Kemalizm deyimini kullanmamış.

Atatürk ilkeleri 'altı ok' değil mi? Bunlar, laiklik, devrimcilik, milliyetçilik, cumhuriyetçilik, halkçılık, devletçilik. Bu 'altı ok' Kemalizm demek değil mi?

'Atatürk ilke ve inkılapları' kavramını kullanıyor Anayasa. Bunu yorumlamak da büyük ölçüde yargı organına kalıyor. Özellikle Anayasa Mahkemesi zaman zaman bu kavramlara ideolojik bir içerik verdi. Eğer Atatürk ilke ve inkılapları, onun çağdaşlaşma idealine bağlılık anlamında yorumlansaydı, bu sakıncalar çıkmayacaktı. Şimdi anayasada yapılması gereken bir yandan Atatürk'ün fikri mirasına manevi bağlılığın vurgulanmasıdır ama öte yandan da bu kavramları ideolojik araçlar haline getirecek formülasyonlardan kaçınılmasıdır.

Peki Kemalizm'i ya da başka bir ideolojiyi referans alan bir anayasa, çağdaş ve sivil olabilir mi?

Bir ideolojiye angaje olan bir anayasa çağdaş ve demokratik olamaz.

Darbe anayasasını sürdürmek isteyenler özellikle Kemalizm konusunu suiistimal edecekler. Demagojiler şimdiden başladı. Buna karşı ne yapacaksınız?

Aklın ve mantıksal muhakemenin demagojilere uzun vadede galip geleceğini umuyorum. Biz doğruları anlatmaya devam ederiz. Kimsenin art niyeti olmadığı umarım herkesçe anlaşılır. Prof. Zafer Üskül'e karşı gösterilen tepkileri fevkalade haksız ve yersiz buluyorum. Üskül'ün mesajı yanlış anlaşıldı. Kaldı ki bu fikirler yeni de değil. Bu fikirler 1997 yılında, merhum Prof. Bülent Tanör tarafından TÜSİAD için hazırlanan 'Türkiye'nin Demokratikleşme Perspektifleri' adlı raporda ifade edildi. Tanör 1999'daki ikinci raporunda da bu fikirleri tekrarladı. Türkiye Barolar Birliği'nin 2001'deki çalışmasında da büyük ölçüde aynı düşünce hâkim oldu. Fakat Türkiye'de ironik bir durum var. "

Saygılarımla