Mesajı Okuyun
Old 09-06-2019, 06:11   #6
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan Yargıtay

T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 2004/21-763
K. 2004/713
T. 15.12.2004

• SİGORTALI HİZMETLERİN TESPİTİ DAVASI ( Davacının Çırak Olarak Çalıştığı ve Ara Vermeden Devamındaki Sürede İş Akdi İle Çalıştığı - Bu Dönem İçin Hak Düşürücü Süreden Bahsedilemeyeceği )

ÇIRAKLIK DÖNEMİ ( Sigortalı Hizmetlerin Tesbiti Davası - Davacının 18 Yaşını Doldurduğu Tarihle Son Çalışma Tarihi Arasındaki Dönemde Hizmet Akdiyle Çalıştığının Tespiti Gereği )

HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRE ( Sigortalı Hizmetlerin Tesbiti Davası - Davacının Çırak Olarak Çalıştığı ve Ara Vermeden Devamındaki Sürede İş Akdi İle Çalıştığı/Bu Dönem İçin Hak Düşürücü Süreden Bahsedilemeyeceği )
506/m.79
3308/m.10, 25

ÖZET : Dava, davacının davalıya ait işyerinde, 20.07.1988 ile 01.07.1993 tarihleri arasında hizmet akdine dayalı olarak geçen, Kuruma kayıt ve tescil edilmeyen sigortalı hizmetlerinin tespiti istemine ilişkindir.

Davacının 18 yaşını doldurduğu tarihten sonrası için çıraklık hükümleri uygulanmaz. Bu tarihten önce davacının çırak olarak çalıştığı ve ara vermeden devamındaki sürede iş akdi ile çalıştığından bu dönem için hak düşürücü süreden bahsedilemez. Bu durumda davacının 18 yaşını doldurduğu 23.3.1992-1.7.1993 tarihleri arası davalı işveren yanında hizmet akdiyle çalıştığının tespitine karar verilmesi gerekirken istemin tümden reddi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

DAVA : Taraflar arasındaki "sigortalılığın tespiti" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Kula Asliye Hukuk ( İş ) Mahkemesince davanın reddine dair verilen 1 1.12.2003 gün ve 1999/87 E. 2003/223 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin 17.06.2004 gün ve 2004/2241- 5974 sayılı ilamı ile; ( ...Davacı, davalıya ait işyerinde 1988-1993 tarihleri arası hizmet akdine dayalı olarak sürekli çalıştığının tespitini istemiştir.

Mahkemece çıraklık sözleşmesi çerçevesindeki çalışmaların sigortalı hizmet olarak değerlendirilemeyeceğinden, ayrıca son çalışması 1993 yılında olup 5 yıllık hak düşürücü süre geçtiğinden davanın reddine karar verilmiştir.

Davanın yasal dayanağını oluşturan 3308 sayılı Yasanın 10. ve 25. maddelerinde çıraklığın 14-18 yaş sonuna kadar olduğu, bu dönemde 506 sayılı Yasanın iş kazaları ve meslek hastalıkları ile hastalık sigorta hükümleri uygulandığından çıraklık dönemindeki çalışmaların tespitine yönelik davanın reddi doğrudur. Ancak davacı 23.3.1974 doğumlu olup 23.3.1992 tarihinde 18 yaşını doldurduğundan bu tarihten sonrası için çıraklık hükümleri uygulanmaz. Bu tarihten önce davacının çırak olarak çalıştığı ve ara vermeden devamındaki sürede iş akdi ile çalıştığından bu dönem için hak düşürücü süreden bahsedilemez. Bu durumda davacının 18 yaşını doldurduğu 23.3.1992-1.7.1993 tarihleri arası davalı işveren yanında hizmet akdiyle çalıştığının tespitine karar verilmesi gerekirken istemin tümden reddi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : Dava, davacının davalıya ait işyerinde, 20.07.1988 ile 01.07.1993 tarihleri arasında hizmet akdine dayalı olarak geçen, Kuruma kayıt ve tescil edilmeyen sigortalı hizmetlerinin tespiti istemine ilişkindir.

Bu yönü ile davanın yasal dayanağı, 506 sayılı Kanunun 79/8. maddesidir. Anılan maddede, yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen sigortalıların, çalıştıkları hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde dava açacakları hükmü öngörülmüştür. Maddede belirtildiği üzere, yönetmelikle tespit edilen belgelerin ( işe giriş bildirgesi ) verilmesi durumunda 5 yıllık hak düşürücü süreden bahsedilemeyeceği açıktır.

Somut olayda davacı ile ilgili olarak 29.09.1989 tarihli işe giriş bildirgesinin verildiği dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, 5 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğinden söz edilemez.

O halde, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

SONUÇ : Davacının temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda açıklanan ve Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 15.12.2004 gününde oyçokluğu ile karar verildi.