Bir bakanlık hele de ADALET BAKANLIĞI nasıl olur da kendi kanunlarına ve anayasasına rağmen böyle bir uygulama içinde olabilir.

Avukatlık Kanunun 2. maddesinde tüm yargı organlarının, kamu kurum ve kuruluşlarının... avukatlara yardımcı olması gerektiği emredici hükümle düzenlemiştir.

Bu mudur hukuk devleti, bu mudur devrim, bu mudur Yargıtay ın iş yükünü azaltmanın çaresi...

Benim asıl merak ettiğim baroların bu uygulama karşısında nasıl bir tutum takınacağıdır.

Kanımca bizlerin de bu tarz uygulamaların karşısında durmamız gerekmektedir.

Bir laf var; Sert olma kırılırsın; yumuşak olma ezilirsin...

Kanımca şimdiye kadar bizler yargı makamları karşısında haddinden fazla ılımlı olduk...

Biz alttan aldıkça üste çıkmaya çalıştılar...

Artık, biraz sert olma zamanı geldi galiba, bence tüm barolar ve avukatlar bazı konularda ortak tavır almalılar...

Örneğin duruşmalarda, yemin ve karar açıklanması hariç, avukatlar ayağa kalkmasın, konuşmaları otururken yapalım. İnanın onurum zedeleniyor meslektaşlarımı duruşmalarda iki büklüm ayakta görürken, bir yandan dosyaya bakıyor, kitabını karıştırıyor, not tutuyor, bir yandan da hakime bakarak konuşuyor. Bazı hakimler lütfedip de oturun diyene kadar da ayakta kalıyorlar. Hele bazı hakimler özellikle hukuk mahkemesi hakimleri, avukatların yüzüne dahi bakma gereği duymadan, onlara söz vermeden, mırr mırrr mırıldanıp duruşmayı bitiriyorlar, çoğu avukatların cılız, bazen iki büklüm vaziyette (bir eli dosyasındadır çünkü) bir şeyler söylese, yazılı olarak beyanlarınızı verin demekle yetinmekte, avukat da tamam EFENDİM demekle yetinmektedir.

Adalet bakanlığının bu tarz haksız uygulamalarına karşı Türkiye nin her yerindeki avukatların, baroların tepki göstermesi gereklidir. Örneğin avukatlar bir yürüyüş yaparlar ve cübbelerini bakanlığın önüne bırakırlar...

Onurumuzu korumalıyız.

Bunun için ne yapmalıyız. Bence bunu tartışmalıyız.

Saygılarımla.