Mesajı Okuyun
Old 18-01-2005, 00:54   #5
Gemici

 
Varsayılan

Sayın bir dost,

‘arananların aranmaması hakkında genelge’; başlığı arananlar bundan sonra aranmıyacakmış gibi bir intiba bırakıyor. Başbakanlık genelgesinden böyle bir sonuç çıkarmak imkansız. Genelgenin asıl konusu belirli bir arama yöntemine son verilmesi.

Kanunların öngördüğü cezadan kurtulmak için kaçanların aranması, toplum düzeninin bozulmaması açısından, her ülkenin ve hukuk düzeninin doğal bir hakkıdır. Toplum düzeninin korunması herkesin kanun ve kurallara uyması ile sağlanır. Kanun ve kurallara uymayanlar toplum tarafından dışlanır ve cezalandırılır. Hangi eylemlerin toplumun gelenek ve göreneklerine veya kanunlara aykırı olduğu ve nasıl bir müeyyideyi gerektirdiği önceden belirtilmiştir. Kurallara aykırı hareket edenler devlet gücünü karşılarında bulurlar. Öte yandan devletin'de vatandaşlara karşı belirli görevleri vardır.

Vatandaşlarından koyduğu kural ve kanunlara uymalarını istiyen hukuk devletinin bu uyuma ve itaate karşılık olarak o vatandaşları koruma ve kanunların onlara verdiği hak ve özgürlükleri gerçekleştirme mükellefiyeti vardır. Hukuk devleti anayasalar tarafından vatandaşlara tanınan bu hak ve özgürlükleri diğer kişi ve kuruluşlara karşı savunmak zorunda olduğu gibi kendiside bu hak ve özgürlüklere saygı göstermek zorundadır. Bu hak ve özgürlükler devlet tarafından ancak anayasaların tayin ettiği çerçeveler dahilinde kanunla sınırlandırılır.

Anayasalarda belirtilen temel hak ve özgürlükler, çoğu zaman genel bir hüküm niteliğindedir. Somut olarak neyi amaçladıkları hukuk literatürü ve mahkeme kararları ve içtihatlar ile belirlenir. Bu şekilde somutlaştırılan temel haklardan birisi’de Alman Hukukundaki ‘informationelle Selbstbestimmung’dur. Kişinin ‘kendisini ilgilendiren veri ve bilgilerin nasıl kullanılacağını kendi iradesi ile tayin etmesi’ olarak Türkçe’ye çevirebileceğimiz bu hak varlığını Anayasa Mahkemesinin 1983 senesinde aldığı bir karara borçludur. 1983 yılında yapılması kararlaştırılan bir genel nüfus sayımını anayasaya aykırı bulan mahkeme, devletin kişilerin verilerini toplayıp değerlendirmesinin bir sınırı olmasını vurgulamıştır.

Karara göre genel kişilik hakkı, hak sahiplerine kişiliklerine ait verileri açıklayıp açıklamama konusunda bir hak tanımaktadır. Bu hakkın sınırlandırılmasının kriterleri:

+ Kişinin kendisini ilgilendiren verilerin nasıl kullanılacağı hakkı ancak bu haktan daha üstün bir kamu menfaati söz konusu olduğunda sınırlandırılabilir.
+ Sınırlandırma ancak anayasaya ve hukuk devleti kriterlerine uygun bir kanunla olur.
+ Sınırlandırma yapılırken amaca uygunluk göz önünde bulundurulmalıdır. Korunan menfaat ile sınırlandırılandırma arasında mütenasıp bir oran olmalıdır.

Anayasa mahkemesinin genel sayım konusunda belirttiği kriterler sonradan güvenlik güçleri tarafından arananlar konusunda, özellkile kamuoyuna yönelik aleni aramalarda belirleyici kriterlerin oluşmasında etkili bir rol oynamıştır.

Arananların nasıl aranması gerektiği konusundaki hükümler, özellikle kamuya yönelik aleni aranma, Strafprozeßordnung (StPO) (Ceza Usul Kanunu) madde 131- 131c de düzenlenmiştir.

Bu düzenlemeye göre kamuya yönelik aleni arama için hakim kararı gerekli. Belirli şartlar altında savcı ve savcıya yardımcı olan güvenlik güçleride bu konuda karar verebilir. Bu durumda verilen kararın belirli bir süre içinde hakim tarafından tasdik edilmesi gerekir.

Kamuya yönelik aleni arama radyo ve televizyon, internet, SMS vasıtsı ile yapılıyor. .

Alman Anayasa Mahkemesinin belirttiği yönde temel bir hakkın varlığını Türk Hukuku bakımından da kabul ettiğimizde bu hakkın kısıtlanmasının ancak Anayasanın 13. Maddesinde beilirtilen şekilde, kanunla sınırlandırılabileceğini düşünmemiz gerekir.

Aranan her kişinin kamuya yönelik aleni bir şekilde aranması, özellikle bu aramanın hukuki dayanağının bir kanun olmayışı anayasa tarafından korunan temel hakların özüne aykırıdır. Kanunla belirtilmiş hakim kararına bağlı kamuya yönelik aleni bir aramada hakimin aramadaki kamu menfaati ile arananın temel haklarını kıyaslayıp ona göre bir karar vermesi aslında deftercik doldurmaz ama doldursa bile hukuk devleti açısından önemlidir.

Kişisel verilerin korunması AB Ülkelerinde Avrupa Parlamentosunun 24 Ekim 1995 tarihli 95/46/EG Direktifine uygun olarak çıkarılan yasalarla oluyor. Üye ülkelerin üç sene içinde kendi mevzuatlarını direktife uygun olarak değiştirmeleri gerekiyor.

Almanya’da kişisel verilerin korunması için ‘Bundesdatenschutzgeset’i (BDSG) . –Kişisel Verilerin Korunması Hakkında Federal Kanun – çıkarmış. Kişisel verilerin yasaya uygun olarak korunuması için Parlamento tarafından seçilen ve içişleri bakanlığına bağlı olarak çalışan bir verileri koruma yetkilisi var. Ayrıca her Eyaletin bir verileri koruma kanunu ve verileri koruma yetkilisi var. Verileri koruma yetkililerinin kamuya yönelik aleni aramalarda’da fikir belirtme yetkileri var.

Saygılarımla