Mesajı Okuyun
Old 12-01-2016, 09:09   #8
mahir karaboga

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
23. HUKUK DAİRESİ
E. 2013/927
K. 2013/1847
T. 25.3.2013
• İTİRAZIN İPTALİ ( Kredi Borcunun Tahsili İçin Başlatılan İcra Takibine Vaki - Davanın Reddine Karar Verilen Kısmı Üzerinden Davalılar Lehine Ayrı Ayrı Vekalet Ücretine Hükmedilmesinin Doğru Olmadığı/İcra İnkar Tazminatının Hangi Alacak Kalemleri Üzerinden ve Hangi Davalıdan Tahsilinin Açıklanmamasının Doğru Olmadığı )
• VEKALET ÜCRETİ ( Birden Fazla Davalı Aleyhine Açılan Davanın Reddinde Ret Sebebi Ortak Olan Davalılar Lehine Tek Vekalet Ücreti Takdir Edilmesi Gerektiği - Davanın Reddine Karar Verilen Kısmı Üzerinden Davalılar Lehine Ayrı Ayrı Vekalet Ücretine Hükmedilmesinin Doğru Olmadığı/İtirazın İptali )
• HÜKMÜN İNFAZDA TEREDDÜT YARATMASI ( İtirazın İptali - İcra İnkar Tazminatının Hangi Alacak Kalem ya da Kalemleri Üzerinden ve Hangi Davalıdan Tahsiline Karar Verildiği Açıklanmadan İcra İnkar Tazminatının Davalıdan Alınarak Davacıya Verilmesine Karar Verilmesinin Doğru Olmadığı )
• BOZMAYA UYULMASINDAN SONRA GEÇMİŞE ETKİLİ YENİ BİR KANUNUN YÜRÜRLÜĞE GİRMESİ ( Oluşan Usuli Kazanılmış Hakkın Hukuki Değer Taşımayacağı - Karar Tarihinden Sonra Yürürlüğe Giren Yasanın Somut Olay Bakımından Değerlendirilmesi Gerektiği/İtirazın İptali )
• USULİ KAZANILMIŞ HAK ( Bozma İlamına Uyulmasından Sonra Geçmişe Etkili Yeni Bir Kanunun Yürürlüğe Girmesi Halinde Bozma İlamına Uyulmakla Oluşan Usuli Kazanılmış Hakkın Hukuki Değer Taşımayacağı - Karar Tarihinden Sonra Yürürlüğe Giren Yasanın Somut Olay Bakımından Değerlendirilmesi Gerektiği/İtirazın İptali )
2004/m.67/2
6098/m.88
6100/m.297/2
ÖZET : Dava, kredi borcunun tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 3/2. maddesindeki, müteselsil sorumluluk da dahil olmak üzere, birden fazla davalı aleyhine açılan davanın reddinde, ret sebebi ortak olan davalılar lehine tek vekalet ücreti takdir edilmesi gerektiğine ilişkin hüküm uyarınca davanın reddine karar verilen kısmı üzerinden davalılar lehine ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olmamıştır. Mahkemece İİK'nın 67/2. maddesi uyarınca davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmiş ise de, HMK'nın 297/2. madde hükmüne aykırı olarak infazda tereddüt oluşturacak şekilde icra inkar tazminatının hangi alacak kalem ya da kalemleri üzerinden ve hangi davalıdan tahsiline karar verildiği açıklanmadan, "% 40 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine" karar verilmesi doğru olmamıştır. mahkemece bozma ilamına uyulmasından sonra geçmişe etkili yeni bir kanunun yürürlüğe girmesi halinde, bozma ilamına uyulmakla oluşan usuli kazanılmış hak, hukuki değer taşımayacaktır. Bu durumda, mahkemece, karar tarihinden sonra yürürlüğe giren 6098 sayılı yasanın 88.maddesi somut olay bakımından değerlendirilerek, davacı bakımından işlemiş temerrüt faizi oranı ve miktarı, davalılar bakımından ise işleyecek faiz oranı yönünden gerektiğinde bilirkişiden denetime elverişli bir rapor alınmak ve sonucuna göre bir karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir.

DAVA : Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı ile davalılar F. Y. ve A. A. vekilleri ile davalı T. Y. tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : Davacı vekili, müvekkilinin kooperatif ortaklarına kefalet ederek Türkiye Halk Bankası'ndan kredi kullandıran bir kuruluş olduğunu, kredinin zamanında ödenmeyen taksitleri sebebiyle borcun tamamının muaccel olduğunu, 14.398,09 TL'nin müvekkili kooperatif hesabından banka tarafından 18.07.2003 tarihinden başlayarak 09.02.2005 tarihine kadar değişik tarihlerde alındığını, davalı borçlular aleyhinde yaptıkları takipte davalıların 10.000,00 TL asıl alacak ile 9.000,00 TL işlemiş faizi kabul ederek fazlasına itiraz ettiklerini ileri sürerek, itirazın iptali ile %40 icra inkar tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir.

Davalılar vekili, müvekkillerinden F. Y.'nin Halk Bankası'ndan 10.000,00 TL kredi kullandığını, diğer müvekilleri T. ve A.'nın kullanılan kredinin kefili durumunda olduğunu, kefilin diğer kefillere hisseleri nispetinde rücu imkanının bulunduğunu, bu bakımdan davacı kooperatifin krediyi kullandıran kuruluş gibi kefillere icra takibinin yapmasının ve davacı kefilin diğer kefillerden kefalet sözleşmesine dayanarak akdi faiz talep etmesinin mümkün olmadığını, müvekkillerinin borcu nedeniyle ana para olarak 10.000,00 TL'nin ödendiğini, faizin ana paraya eklenmek suretiyle icra takibi yapılamayacağını savunarak, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, dosya kapsamı ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; icra takibinde kabul edilen kısımlar dikkate alındığında davalıların 2.719,63 TL asıl ve 2.042,30 TL faiz borçları olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne dair verilen kararın taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine;Yargıtay 13. Hukuk Dairesi'nin 07.12.2010 tarih, 7981 Esas 16391 Karar sayılı ilamıyla; bilirkişinin, dosya içinde bulunan banka dekontlarına göre davacının ödemelerini hesapladığı, dekontlarda “nazım hesaplar” adı altında yapılan ödemeleri hesaplamaya dâhil etmediği, nazım hesaplar adı altında yapılan ödemelerin de, kredi borçlusu-davalının kredi borcuna karşılık dava dışı bankaca yapılan kesintiler olup davacı tarafından yapılan bu ödemelerin de hesaplamaya dâhil edilmesi gerektiği belirtilerek bozulmuş, mahkemece, bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda dosya kapsamına ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davanın kısmen kabulü ile takibin 4.398,09 TL asıl alacak ve 967,42 TL faiz olmak üzere toplam 5.365,51 TL üzerinden devamına, %40 icra inkar tazminatının tahsiline karar verilmiştir.

Kararı, davacı ile davalılar F. Y. ve A. A. vekilleri ile davalı T. Y. temyiz etmiştir.

1-Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı doğrultusunda inceleme yapılıp hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, bozmanın kapsamı dışında kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazları incelenemeyeceğine göre, davacı ile davalılar F. Y. ve A. A. vekilleri ile davalı T. Y.'nin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2-Davacı vekilinin temyiz itirazları yönünden;

Dava, kredi borcunun tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 3/2. maddesindeki, müteselsil sorumluluk da dahil olmak üzere, birden fazla davalı aleyhine açılan davanın reddinde, ret sebebi ortak olan davalılar lehine tek vekalet ücreti takdir edilmesi gerektiğine ilişkin hüküm uyarınca davanın reddine karar verilen kısmı üzerinden davalılar F. Y. ve A. A. lehine ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olmamıştır.

3-Davacı ile davalılar F. Y. ve A. A. vekilleri ile davalı T. Y.'nin temyiz itirazları yönünden;

6100 sayılı HMK'nın 297/2. maddesinde; "Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir." hükmüne yer verilmiştir.

Mahkemece İİK'nın 67/2. maddesi uyarınca davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmiş ise de, HMK'nın 297/2. madde hükmüne aykırı olarak infazda tereddüt oluşturacak şekilde icra inkar tazminatının hangi alacak kalem ya da kalemleri üzerinden ve hangi davalıdan tahsiline karar verildiği açıklanmadan, "% 40 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine" karar verilmesi doğru olmamıştır.

Öte yandan, mahkemece karar verildikten sonra temyiz aşamasında; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu yürürlüğe girmiş olup, Türk Borçlar Kanunu'nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki 6101 sayılı Kanunu'nun 7. maddesinde aynen "Türk Borçlar Kanunu'nun kamu düzenine ve genel ahlâka ilişkin kuralları ile geçici ödemelere ilişkin 76'ncı, faize ilişkin 88'nci, temerrüt faizine ilişkin 120'nci ve aşırı ifa güçlüğüne ilişkin 138'nci maddesi görülmekte olan davalarda da uygulanır. " hükmüne yer verilmiştir.

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 88. maddesinin "Faiz ödeme borcunda uygulanacak yıllık faiz oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenir. Sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık faiz oranı, birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranının yüzde elli fazlasını aşamaz." hükmünü içermesinin yanı sıra, temerrüt faizine ilişkin 120. maddesinde de aynen; "Uygulanacak yıllık temerrüt faizi oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa, faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenir. Sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık temerrüt faizi oranı, birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranının yüzde yüz fazlasını aşamaz. Akdî faiz oranı kararlaştırılmakla birlikte sözleşmede temerrüt faizi kararlaştırılmamışsa ve yıllık akdî faiz oranı da birinci fıkrada belirtilen faiz oranından fazla ise, temerrüt faizi oranı hakkında akdî faiz oranı geçerli olur." düzenlemesine yer verilmiştir.

Somut olayda, mahkemece verilen 20.05.2008 tarihli ilk kararda hükme esas alınan bilirkişi tarafından işlemiş faiz miktarının yasal faiz oranları üzerinden hesaplandığı, hükmün taraf vekillerince temyizi üzerine, davalılar vekilinin tüm, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddi ile hükmün nazım hesaplar adı altında yapılan ödemelerin hesaplamaya dahil edilmesi gerektiği belirtilerek, davacı lehine bozulduğu, böylelikle işlemiş faiz tutarının yasal faiz oranı üzerinden hesaplanması yönünde davalı lehine usuli kazanılmış hak oluştuğu, davacı tarafça 14.398,09 TL asıl alacak 19.485,91 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 33.884,00 TL'nin asıl alacağa % 40 faiz yürütülmek suretiyle tahsili için davalılar aleyhine icra takibine başlandığı, davalılarca 10.000,00 TL asıl alacak ile 9.000,00 TL işlemiş faiz kabul edilerek fazlasına itiraz edildiği, hükme esas alınan bilirkişi raporunda davalıların borcunun 14.389,09 TL asıl alacak ve yasal faiz oranı üzerinden 9.967,42 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 24.365,51 TL olarak hesaplandığı, mahkemece bu rapor esas alınarak davanın kısmen kabulüne karar verildiği anlaşılmıştır. Ne var ki, mahkemece bozma ilamına uyulmasından sonra geçmişe etkili yeni bir kanunun yürürlüğe girmesi halinde, bozma ilamına uyulmakla oluşan usuli kazanılmış hak, hukuki değer taşımayacaktır. ( 09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı YİBK ile YHGK'nın 07.03.2012 tarih ve 2011/19-799 E, 2012/128 K. Sayılı ilamı bu yöndedir. ) Mahkemece, işlemiş faiz yönünden yasal faiz oranı üzerinden hesaplama yapan bilirkişi raporu hükme esas alınmış olup, davacının anılan yasa değişikliğine göre, BK'nın 88. maddesi yönünden % 50, 120. maddesi yönünden % 100 fazlasına kadar faiz isteme hakkı bulunmaktadır. Takipten sonra işleyecek faiz oranı yönünden ise "takibin devamına" karar verilmek suretiyle takip talebindeki % 40 işleyecek faiz oranı üzerinden takibin devamı sonucunu doğuracak şekilde davalılar aleyhine hüküm kurulmuştur.

Bu durumda, mahkemece, karar tarihinden sonra yürürlüğe giren anılan yasal düzenleme bu açıklamalar çerçevesinde somut olay bakımından değerlendirilerek, davacı bakımından işlemiş temerrüt faizi oranı ve miktarı, davalılar bakımından ise işleyecek faiz oranı yönünden gerektiğinde bilirkişiden denetime elverişli bir rapor alınmak ve sonucuna göre bir karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir.

SONUÇ : Yukarıda ( 1 ) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı ile davalılar F. Y. ve A. A. vekilleri ile davalı T. Y.'nin diğer temyiz itirazlarının reddine, ( 2 ) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin, ( 3 ) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı ile davalılar F. Y. ve A. A. vekilleri ile davalı T. Y.'nin, temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, taraflar yararına BOZULMASINA, peşin alınan harçların istek halinde iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 25.03.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

yarx