Mesajı Okuyun
Old 23-01-2008, 22:38   #24
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

BASIN AÇIKLAMASI


KAYGILIYIZ!

“Genel Ahlak”, “Adet”, “Adab”, “Örf” gibi muğlak ve göreli kavramların anayasada yeri yoktur ve temel hakların tanımlanmasında ölçüt oluşturmamaları gerekir. Anayasa’da kılık kıyafet konusunda bu tip kavramlarla ahlak ölçütü getirilmeye çalışılıyor olmasını Anayasa Kadın Platformu üyesi 200 kadın örgütü olarak kabul etmiyoruz!

Geçtiğimiz günlerde, Anayasa’nın “Eğitim ve Öğrenim Hakkı ve Ödevi” başlıklı 42.maddesine kimi gazetelerde “ceza hukuku ve genel ahlaka aykırı olmamak kaydı ile hiç kimse kılık kıyafetinden dolayı yükseköğrenim hakkından mahrum bırakılamaz”, kimisindeyse “ceza hukuku ile genel ahlaka, örf ve adetlere aykırı olmamak şartıyla….” cümlesinin ekleneceğine dair çıkan haberler bizi kaygılandırıyor.

Hükümet tarafından bir grup akademisyene hazırlatılan Anayasa Taslağı, dernek kurma, ifade, toplantı, gösteri ve yürüyüş düzenleme, konut dokunulmazlığı başta olmak üzere, temel hakların tamamına yakınını “genel ahlak” gerekçesiyle sınırlandıran maddeler içermekteydi. Anayasa Kadın Platformu olarak bu taslağa ilişkin yapmış olduğumuz çalışma sonucunda “genel ahlak” kriteri çerçevesinde sınırlandırılma içeren dokuz maddeye ilişkin olarak aşağıdaki talebi kamuoyuna ve Hükümete iletmiştik, tekrar hatırlatıyoruz:

“Temel hak ve özgürlükler “genel ahlak”, “milli güvenlik”, “kamu düzeni” gibi soyut ve keyfi, içeriği kişiden kişiye, zamandan zamana değişen gerekçelerle sınırlandırılmamalıdır. Dolayısıyla, taslağın bu maddelerindeki bu ifadeler çıkarılmalıdır.”

“Genel Ahlak”, “adet”, “edep”, “örf” gibi muğlak ve göreli kavramlar, temel hakların kısıtlanması için ölçüt olamazlar. Tarih, yasa uygulayıcıların bu kavramları özellikle kadınları mağdur edecek şekilde nasıl yorumladığına dair birçok önemli örnekle doludur. Kadınlara uygulanan şiddet ve haksızlıklar birçok zaman “ahlak, edep veya namus” üzerinden meşrulaştırılmıştır. Son yıllarda alabildiğine artan kadın cinayetlerinde, “dar kot pantalon, beyaz tayt giydi, göbeğine piercing taktı, vb. gerekçelerle yargı sisteminin, kadınları öldüren erkeklere, kadınların kıyafetleri üzerinden “haksız tahrik” indirimleri yapması, kadınları bekleyen tehlikenin ne denli somut ve yakıcı olduğunun kanıtıdır. En yakın örnek, Yargıtay’ın iki yıl birlikte yaşadıktan sonra ayrılan erkeğin kadına aldığı evi geri istemek üzere açtığı davada “Gayri ahlaki bir amacı sağlamak için verilen şeylerin geri alınması mümkün değildir” kararıyla, belli bir süre evlenmeden beraber yaşayan insanları “ahlaksız” yerine koymasıyla somutlaşmıştır. “Genel Ahlak” gibi içeriği son derece belirsiz kavramlar, daima kadınları, onların bedenlerini ve hayatlarını denetim ve baskı altında tutmak için kullanılmaktadır.




Anayasa’ya böyle bir düzenlemenin girmesiyle, iktidarların, kamu daireleri, üniversiteler ve benzeri birçok kurumu da kapsayacak şekilde, kadınların bluzlarının kol uzunluğundan, etek boyuna ve çorap rengine, hemşire önlüklerinin düğme aralıklarına kadar, kadınların kılık kıyafetine dair her şeyi düzenleyen yasa ve yönetmelikler çıkarılmasının önü açılmış olacaktır.

Bir sorunu çözmeye çalışırken, Anayasa’ya yepyeni sorunlara yol açacak, muğlak ve göreli kriterler içeren hükümler koymak yanlıştır. Aksi takdirde herhangi bir sorun çözülmeyeceği gibi, keyfi yorumlara açık olan “genel ahlak” gibi kriterlerle yeni sorunlar yaratılacak ve kadın-erkek herkesin özgürlükleri tehlikeye girecektir. Kılık kıyafet düzenlemeleri yönetmeliklerle düzenlenen konulardır ve çözüm zemini Anayasa değildir.

Türkiye’nin 50’den fazla ilinde örgütlü 200’den fazla kadın kuruluşunun üye olduğu, dolayısıyla milyonlarca kadını temsil eden ve kadın bedeni üzerinden siyaset yapılmasını reddeden Anayasa Kadın Platformu olarak Ekim ayından beri dile getirdiğimiz bu taleplerimizin dikkate alınmasını beklerken, kılık kıyafete de bir ahlak ölçütü getirilmeye çalışılıyor olmasını kabul etmemiz mümkün değildir.


Anayasa Kadın Platformu