Mesajı Okuyun
Old 30-04-2013, 01:18   #9
av.ömer07

 
Varsayılan

T.C.

ANKARA

7. TÜKETİCİ MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2012/808

KARAR NO : 2012/1370

HAKİM : İLHAN KARA 34610

KATİP : HAKKI ÜNAL 127087

Yapılan yargılama sonucunda ;

İDDİA : Davacı vekili dava dilekçesinde: Müvekkilinin davalı bankadan konut kredisi kullandığını, banka tarafından müvekkilinden dosya, komisyon ve masraf adı altında 2.455,00-TL bedel tahsil edildiğini, alınan bu bedelin haksız olduğunu, bu bedelin tahlili için Ankara 29. İcra Müdürlüğünün 2012/6325 Esas sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığını, itiraz üzerine takibin durduğunu, haksız itirazın iptali ile % 40 'tan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

SAVUNMA: Davalı vekili savunmalarında: dava konusu miktarın haklı ya da haksız olduğuna dair ortada herhangi bir mahkeme kararının bulunmadığını, açılan davanın haksız olduğunu, Tüketici Mahkemesi nezdinde dava açmak yerine genel haciz yoluyla icra takibi başlatılmasının hukuki dayanaktan yoksun, usul ve yasaya aykırı okluğunu belirterek davanın reddini, %40 kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep emiştir.

YARGILAMA GEREKÇE: Dava, tüketici kredisi sözleşmesinde banka tarafından alınan komisyon ve masrafların tahsili için tüketici tarafından başlatılan icra takibinde itirazın iptali ve tazminat istemine ilişkindir. (4077 S.K. 10/B, 23,30, İİK. 67)

Ankara 29. İcra Müdürlüğünün 2012/6325 Esas sayılı icra dosyası, Kredi sözleşmesi örneği, yapılan kesintilere ilişkin dekont örnekleri, bankadan gelen yazı cevabı, bilirkişi raporu ve diğer belgeler dosyada mevcuttur.

Ankara 29. İcra Müdürlüğünün 2012/6325 E sayılı icra dosyasının incelemesinde, alacaklının C.K. (Davacı) borçlunun Yapı Kredi Bankası (Davalı) olduğu, 2455.00 – TL asıl alacak, 587,93-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 3312,93-TL için 05.05.2012 tarihinde icra takibi başlatıldığı borçlunun itirazı üzerine takibin durduğu anlaşılmıştır. Dava, İİK. 67. Maddede öngörülen yasal 1 yıllık süresinde açılmıştır. 6352 Sayılı Kanun madde 11 ile değişik İİK. 67/2 fıkrasında yer alan icra inkar tazminatının %40 olacağına ilişkin ibare %20 olarak değiştirilmiştir. Değişiklik 05.07.2012 Tarih ve 28344 Sayılı RG’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. 05.07.2012 Tarihinden önce başlatılan icra takiplerinde icra inkar tazminatı %40’tan az olmamak üzere uygulanır. Bir mal veya hizmeti ticari ve mesleki olmayan amaçlarla edinen, kullanan veya yararlanan gerçek ya da tüzel kişiler tüketicidir. (4077 S.K. m.3/e) Kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki faaliyetleri kapsamında tüketiciye mal sunan gerçek veya kamu tüzelkişileri de satıcı sayılır. (4077 S.K. m.3/g) Mal veya hizmet piyasalarında tüketici ile satıcı-sağlayıcı arasında yapılan her türlü hukuki işlem tüketici işlemi sayılır. (4077 S.K. m.3/h) Mevcut davada taraflar arasındaki ihtilaf, Tüketici Kredisi Sözleşmesinden (4077 S.K. m.10, 10/B) kaynaklanmakta olup, Tüketici mahkemesi bu tür ihtilaflarda görevlidir. (4077 S.K. m.23) Taraflar arasında yapılan sözleşme, kullanılan kredi miktarı, sözleşmedeki hükme dayanak alınan dosya gideri, komisyon ve diğer masraflar konusunda uyuşmazlık yoktur. İhtilaf bankanın sözleşmedeki bu hükme dayanarak makul olmayan veya belgelendirilemeyen giderleri talep etmekte haklı olup olmadığı konusundadır. Satıcı veya sağlayıcının (Bankanın) tüketici ile müzakere etmeden tek taraflı olarak sözleşmeye koyduğu, sözleşmeden doğan hak ve yükümlülüklerinde iyi niyet kurallarına aykırı düşecek biçimde tüketici aleyhine dengesizliğe neden olan sözleşmede koşulları haksız şart sayılır. Sözleşmede yer alan haksız şartlar tüketiciyi bağlamaz. Eğer bir sözleşme şartı önceden hazırlanmış ve özellikle standart sözleşme niteliğinde ise bu sözleşmenin tüketici ile müzakere edilmediği kabul edilir. (4077 S.K. m.6) Sözleşmenin bütün olarak değerlendirilmesinden standart sözleşme olduğu sonucuna ulaşılırsa, bu sözleşmedeki bir şartın belirli unsurlarının müzakere edilmiş olması, kalan kısmına 4077 S.K. 6. madde hükmünün uygulanmasına engel teşkil etmez. Yapılan sözleşme ve alınan dosya ücreti ve komisyon ücreti konusunda ihtilaf yoktur, uyuşmazlık banka tarafından sözleşmedeki hükme dayanarak bu ücretin tüketiciden talep edilip edilemeyeceği konusundadır. Taraflar arasında yapılan Tüketici Kredi Sözleşmesi tam iki tarafa borç yükleyen ve karşılıklı edimleri ihtiva eden bir sözleşmedir. (TKHK m.10, 10/B) Kural olarak banka bu sözleşme nedeniyle yaptığı bütün masrafları tüketiciden talep edebilir. Çünkü yapılan sözleşme daha çok tüketici lehinedir. Ancak bankanın tüketiciden yapılan giderleri talep edebilmesi için bunların haklı, makul ve aynı zamanda belgelendirilmesi zorunludur. Banka yapılan sözleşme nedeniyle mutad giderler dışında tüketiciden sözleşmedeki hükme dayanarak herhangi bir ücret talep edemez. Taraflar arasında yapılan sözleşmede bankanın alabileceği bu ücrete ilişkin düzenleme haksız şart niteliğindedir ve tüketiciyi bağlamaz. Yerleşik Yüksek Yargıtay uygulaması ve mahkememiz uygulamasına göre banka sözleşmede hüküm bulunsa dahi kredi verdiğinde veya yapılandırma yaptığında ancak haklı, makul ve belgelendirdiği giderleri talep edebilir. Aksine yapılan uygulamalar haksız şart niteliğindedir ve bu nedenle alınan bedelin iadesi gerekir. (Yargıtay 13. HD. 27.06.2011, 3576/10221; 13 HD. 10.02.2011, 2010/11726, 2011/1870) Dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmış olup, bilirkişi kurulu raporlarında: Taraflar arasında kredi sözleşmesi imzalandığını, 15.09.2009 Tarihinde ve 11.08.2010 Tarihinde yeniden yapılandırma yapıldığını, banka tarafından yapılandırma ücreti adı altında 2455, 00 - TL ücret alındığını, bu şekilde ücret alınmasının mümkün olmadığını belirterek iadesi gerektiğini bildirmişlerdir. Bilirkişi raporu, dosya kapsamı ve delil durumuna uygun bulunmuş olup, davalı taraf itirazları bu nedenle reddedilmiştir.

Somut olayda davacı taraf ödeme tarihinden itibaren avans faiz talebinde bulunmuştur. Taraflar arasındaki sözleşmenin niteliği talep edilecek faizin türü ve faizin hangi tarihten itibaren istenebileceğini açıklığa kavuşturmak zorunludur. Taraflar arasındaki tüketici işlemi tüketici kredisi sözleşmesi mahiyetindedir. Yapılan sözleşmede banka kredi veren tüketici kredi alan konumundadır. Yeni TTK 19. madde hükmü ve Eski TTK 21. madde hükmü uyarınca tacir olan bankanın borçlarının ticari olması asıldır. Taraflardan yalnızca biri için ticari iş niteliğinde olan sözleşmeler, kanunda aksine hüküm bulunmadıkça diğer taraf için de ticari iş sayılır. Buna göre yapılan sözleşme banka yönünden ticari iş niteliğindedir. Bu nedenle yapılan sözleşme tüketici yönünden de ticari sayılır. Ticari iş niteliğinde olan sözleşmeler de taraflar 3095 Sayılı Kanun 2/2. madde hükmü uyarınca avans faiz talep edebilir. Bu nedenle başlatılan icra takibinde tüketicinin avans faiz talebinde bulunması usul ve yasaya uygundur. Aksine uygulama yani yapılan işi sadece banka yönünden ticari iş kabul ederek tüketicinin açacağı davalarda avans faiz talep edemeyeceği sadece yasal faiz talep edilebileceğini kabul etmek Tüketici Kanunu'nun temel ilkelerine ve hukukun temel ilkelerine ayrıca hakkaniyet ve dürüstlük kurallarına açıkça aykırılık oluşturur.

Taraflar arasında sözleşme ilişkisi bulunduğundan bu sözleşmeye dayalı olarak haksız verilen paranın iadesi Eski BK 125, Yeni TBK 146. madde uyarınca 10 yıllık zamanaşımına tabidir. Yüksek Yargıtay Yerleşik uygulaması da bu yöndedir. (HGK 17.02.2010, 2010/13-93 E., 2010/88 K.; 13 HD. 18.07.2011 2011/4736 E., 2011/11579 K.) Taraflar arasında sözleşme ilişkisi bulunması durumunda hiçbir şekilde Eski BK. 66. maddede öngörülen 1 yıllık, Yeni TBK 82. maddede öngörülen 2 yıllık zamanaşımı süresi uygulanamaz. Zamanaşımı sözleşme ilişkisi bulunması nedeniyle on yıldır.

Kural olarak muaccel bir borcun borçlusu karşı tarafının yani alacaklının ihtarı ile temerrüde düşer. (Eski BK.m.101, Yeni TBK m.117) Ancak borcun ifa edileceği gün birlikte belirlenmiş ise bu tarihte, haksız fiilde fiilin işlendiği, sebepsiz zenginleşmede ise zenginleşmenin gerçekleştiği tarihte borçlu temerrüde düşmüş olur. Taraflar arasında sözleşme ilişkisi bulunmakla birlikte banka tarafından alınan bedelin sözleşmedeki haksız şart niteliğinde olan hükümlere dayanılarak alındığı sözleşmenin bu hükümlerinin geçersiz olduğu açıktır. Bankalar mevzuatları gereği anonim şirket statüsünde olup, kredi sağlama, kredi verme ve topladıkları kredilerin değerlendirme gibi bir çok işlemi gerçekleştirirler. Bankalar esas faaliyet alanları itibariyle sürekli para ile iştigal eden kurumlardır. Kural olarak temerrüt Eski BK m.101, Yeni BK 107. madde hükmü uyarınca alacaklının ihtarı ile gerçekleşir. Taraflar arasında sözleşme ilişkisi mevcuttur. Bu sözleşme nedeniyle haksız şekilde tahsil edilen bedelin Yeni TBK 77 vd. Eski BK. 61. madde hükmünde düzenlenen sebepsiz zenginleşme hükümleri kıyasen uygulanarak yapılması zorunludur. TBK 79. madde hükmü uyarınca sebepsiz zenginleşen zenginleşmenin geri istendiği sırada elinden çıkmış olduğunu ispat ettiği kısmın dışında kalanı geri vermekle yükümlüdür. Bunun için sebepsiz zenginleşen tarafın iyi niyetli olması zorunludur. Aksi halde iade borçlusunun kötü niyetli olması durumunda elden çıkardığı miktarı da iade etmek zorundadır. (Yeni TBK m.79, Eski BK m.63). Somut olayda banka iyi niyetlidir. Bu nedenle haksız şekilde aldığı bedeli aldığı tarihten itibaren nemaları ile birlikte iade etmek zorundadır. Bu nemanın asgari tutarı en az avans faiz tutarıdır. Bu nedenle davacı taraf ödeme tarihinden itibaren avans faiz talep edebilir.

Dosya içerisinde toplanan tüm deliller, sözleşme, yapılan ödeme, bilirkişi raporu ve tüm dosya içeriğine göre, bankanın sözleşmedeki hükme dayanarak haklı ve makul olmayan, ayrıca belgelendirilmeyen dava konusu giderleri talep etme hakkı bulunmadığı, talep edilen bu giderlerin ödeme tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalı taraftan talep edilebileceği, soyut olarak istihbarat gideri adı altında ücret alınmasının mümkün bulunmadığı bankanın bu tür işlemleri Merkez Bankasının nezdinde tutulan negatif kayıt sistemi ve Kredi Kayıt Bürosu A.Ş. nezdinde tutulan kayıtlardan bu durumun tespit edilmesinin mümkün olduğu, bu nedenle davacı tarafın istihbarat ücreti adı altında haksız alınan bedel için icra takibi yapmakta haklı olduğu alacak miktarının likit olduğu anlaşıldığından davanın kabulüne, davalı itirazının iptaline, toplam 3312, 93- TL için icra takibinin devamına, asıl alacak üzerinden hesaplanan %40 icra inkar tazminatının (icra takibi 05.07.2012 tarihinden önce başlatıldığından) davalıdan tahsiline karar vermek gerekmiştir.

Anlatılan nedenlerle,

HÜKÜM:

1- DAVANIN KABULÜNE,

2- Ankara 29. İcra Müdürlüğü'nün 2012/6325 E. sayılı icra dosyasında davalı tarafın (borçlu) itirazının İPTALİNE, İcra takip tarihi itibariyle 2455,00 - TL asıl alacak, 857, 93 - TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 3312, 93 - TL için icra takibinin DEVAMINA, Tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla takip tarihinden itibaren asıl alacağa yıllık değişen oranlarla avans faiz UYGULANMASINA,

3- Asıl alacağın 40'ı olan 985, 00 - TL'nin davalı taraftan tahsiline, davacı tarafa ödenmesine,

4- Davacı taraf kendisini bir vekil marifetiyle temsil ettirdiğinden AAÜT 3.12. maddeleri uyarınca hesaplanan takdiren 600, 00 TL vekalet ücretinin davalı taraftan tahsiline,

5- Davacı tarafça yapıldığı anlaşılan 41,00 - TL tebligat gideri, 400, 00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplamı 441, 00- TL'nin davalı taraftan tahsiline, davacı tarafa ödenmesine, gider avansından arta kalan kısmın hüküm kesinleştiğinde ve istek halinde davacı tarafa iadesi,

6- Harçlar Yasası uyarınca alınması gereken 21, 15 TL başvuru 169, 79 TL nispi karar ve ilam harcı olmak üzere toplam 217, 94 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazine'ye irat kaydedilmesine,

Dair davalı vekilinin yüzüne karşı, davacı taraf yokluğunda gerekçeli karar tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 04.12.2012