Mesajı Okuyun
Old 14-05-2002, 13:32   #9
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan İstanbul' u Terk Etmek-III-

Evet maksimum yaşam... imkanlar ölçüsünde yaşam sınırlarını genişletmek.. Önemli bir felsefe.

4-5 arabadan ibaret tertemiz bir piknik alanı, köy belediyesinin güzel hizmeti. Oturmak için ahşap masa ve banklar, her masanın üzerine oturtulduğu özel bir zemin.. Cabası mangal yakmak isteyenler için, masanın yanıbaşında korumalı mangal alanı... en önemlisi Çöp bidonları..

Ağaçlar arasında, hoşluk..

İki özel minibüs yanyana, pırıl pırıl boyası parlıyor, yeni yıkanmış belli.. yanında küçüklü büyüklü 11 çocuk, en küçüğü yürüyebiliyor.. en büyüğü ise muhtemelen yeni evlenmiş, eşi ve çocuğu da henüz yeni..

Kahramanımız başında arapların başlığı, hani bezden olan bir şey var, adını bilmediğim.. arap kökenli olduğu anlaşılıyor, esmer hafif kilolu, yuvarlak da denebilir.. sevimli bir yüzü var yaş bilemedin 38-40 arası bir şey..

Uzun oturmuş, sanki arap şeyhi... önünde bir mangal ama bildiğimiz mangallara pek benzemiyor, genişce ve bakırdan bir alet... boru benzeri bir maşa var elinde, közlerin yerini değiştiriyor.. sürekli yanıyor ateşi..

Yanıbaşında bir nargile, o ise biraz küçük... ama hiç dumanı eksilmiyor.... buhar gibi..

Bitmedi sol kolunun hizasında bir semaver ama ne semaver... sanki adam küçük bir çay ocağı açmış... üzerinde demlik, tavşan kanı çay eksik olmuyor, habire dolduruyor bardağına...

Minibüsün kapıları açık, biz vardığımızda Ahmet Kaya' dan dinliyor..
ama sesi öyle bangır bangır değil, usulce dinliyor... CD olduğu belli..

yarım saat sonra, Ahmet kaya yerini klasik müziğe bırakıyor... adam çok mutlu çoluk çocuk da öyle, kendi halindeler.. kimseye rahatsızlık vermiyorlar... ama ne klasik müzik.. kahramanımız kendinden geçiyor... bir dinleyişi var, sanki yaşıyor..

1 saat kadar deva ediyor klasik.. tabiki mangalda et, yenileniyor.. durmaksızın atıştırıyor beyimiz.. çocuklar da keza... dünya umurlarında değil.. Arada bir cümle çıkyor ağzından, Rojini kurban, hadi kurban! allah allah.... çouğun ismi midir nedir? neyse ya boşver...diyorum.

Sonra, başlıyor arapça şarkılar... haydaaa...

Kalkıp oynuyor beyimiz... ama kendi kendine, öyle allah vallah değil... sakin sakin... yeri toprağı ezmemek istercesine..

3-4 yaşlarındaki küçük çocuğu yada torunları ile... bir keyif bir keyif... yüzler, piyangodan ikramiye kazanmış insan çehresinde...

Bu arada adam, değiştirdiği müzik cd' leri gibi dilini de değiştiriyor, bir bakıyorsunuz düzgün Türkçe kullanıyor, biraz sonra Arapça, daha sonrasında ise Kürtçeye benzer bir dil... arada bir Almanca.. allah allahh.. şaşırıyorum.. bu adam kimdir nedir...

İki minibüs, 11 çocuk, rahat bir hayat, huzur dolu yüzler... Köy insanı gibi ama köy insanından farklı kültürde ... rengi de farklı hatta.. dilide, çocukları da... ama yüzün güleçliği aynı... sevecenlik keza...

yaşamak, farklı da olsa yaşamak, bir arada bulunmak saygı ve sevgi olunca sorun değil.. 4 dil, 11 çocuk, 4 ayrı müzik türü... et, mangal, nargile, çay.... ya alkolll ...? yok ama, alkolsüz bu neş' e nasıl, soruyorum kendime..

Yadus yine dürtüyor, nargile tütünü yerine Esrar olmasın?? Yok yok.. olamaz, adamın günahını almayalım.. ya olabilir aslında, vakit geçtikçe gözleri iri iri oluyor, neş' e tavana vuruyor, ama saygısızlıkdan zerre emare yok...

Kendine göre entellektüel bir portre... okumamış olsa da... yaşamdan yaşam kadar zevkalabilmek... bravo... bir de konuşabilsem şununla neler vardır kimbilir.. neler..

Marjinal fayda bu olsa gerek....

Devam ederiz..