Mesajı Okuyun
Old 27-02-2007, 12:28   #8
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Alıntı:
Biliyorsunuz Sıhhiye çok kalabalık, bazen orada yürürken insanlar üstüme üstüme geliyor. Birçoğu da o kadar kaba ki neredeyse bilinçli olarak insana çarpıyorlar. Geçen biri çarptı, sinirlendim. Döndüm adama, sonra düşündüm. Şimdi ben bu adama bir iki laf edeceğim, o bana cevap verecek, itişip kakışacağız, ben bunu iteceğim, ayağı kayacak düşecek. Kafayı çarpıp ölecek, buyur sana kastı aşan adam öldürme. Değmez bilmemkaç yıl yemeye diye düşünüp, uzaklaştım."

Hukukçuluk biraz da öngörü ve tedbir demek galiba

Hukukçuluk yolda giderken kaba saba üzerinize yürüyerek düşmenizi öngörebilecek halde olup da önemsemeyenlerin yaşadığı bir ülkede, biraz da arafta yaşamak galiba.


*


Bir anı da benden.

Çok yaşlı ve hiç kimsesi olmayan, yirmiyi aşkın taşınmazı ve bir türlü hiç birinden hoşlanamadığı kiracıları olan, bu kiracıların ödedikleri kiradan her kira dönemi sonu yaklaşırken (bir önceki dönem de mahkeme kararıyla tespit edilmiş olsun/olmasın) yeniden hoşnut olmadığını farkeden , insan içine yalnızca tahsil edilen kira paralarını almak için çıkan ve bu çıkışları da haberden sonra tez vakitte gerçekleşen bir müvekkilim vardı.

3-4 yıl kadar önce yine bir haber verdik, "teyze tahsilatın var gel de alıver."

Bir saati bulmayacağını sanırken, bir gün, iki gün teyze yok. Telefonlara yanıt yok. Üçüncü gün , dördüncü gün vehme kapılmaya başladık... Derken tam 7.günü artık yaşamıyor olduğundan neredeyse emin olarak ama yaşıyor olduğunu ümit ederek evine gittik. Akşamüzeri, çaldık kapısını. Açan yok. Alışveriş yaptığı büfeye sorduk, teyze en son 6-7 gün önce alış veriş yaptı demez mi! Pencereye konuşlanan meraklı kiracılarına sorduk, onlar da uzun zamandır görmediklerini teyit etmezler mi!

Ah teyze, vah teyze, yalnız yalnız mı öldü diye biz acı çekmeye başlamıştık ki aklıma geldi, polise ihbar etmeli. Kapıya yüklenip içeri girecek değiliz ya! Şayet hala yaşıyorsa sorun yok, ama ya ... Neyse, yasa var, usul var, nizam var dedik, karakola haber vermeye gittik.

Bu arada akşamüstü saat 6 civarında başlayan yardımcı timimizin saatleri 7'yi gösteriyordu. Polisin bilumum yazışmalarından ve ihbar tutanağı tanziminden yılmak üzereydim ki, saat 9'a yaklaşırken nihayet, ancak bu kez bir ekip dolusu polisle (!), yeniden teyzenin evinin önündeydik. Polislerden biri kapıyı çaldı. Ve teyze kapıyı açtı!

Bu arada teyzenin meraklı komşuları yeniden pencerelerine konuşlanmışlardı. Birisi seslendi; "aaa aman be teyze, haber vermedin mi avukatına, söyledik de üstelik ara kadın uğraşmasın daha diye!"

Teyze şükür ki yaşıyormuş, ama nasıl ve ne şekilde yaşadığını komşuları, yegane alışveriş yaptığı büfecisi, polisler ve ben dahil olmak üzere hiç birimiz çözemedik. (6 gündür kolunu kaldıramadan uyur vaziyette yattığını ifade etti, doğru gibiydi!)

Hasıl-ı kelam, yüklen kapıya, sağlığını teyit et, çek git, beş dakika sürerdi.

Değil mi ama