Mesajı Okuyun
Old 07-11-2009, 11:52   #9
E.Polat

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
9. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2001/2233
Karar No: 2001/5899
Tarih: 9.4.2001






DAVA : Davacı, cezai şart alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır. Hüküm süresi içinde, davalı avukatınca temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR : Davalı banka 7.6.1999 tarihli ve üç yıl süreli sözleşmeye dayanarak davalı işçisinden cezai şart isteğinde bulunmuş mahkemece Borçlar Kanununun 161/son. Maddesi uygulanarak istek doğrultusunda hüküm kurulmuştur. 7.6.1999 başlangıç tarihli sözleşmenin 8. maddesinde; "sözleşmenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren deneme süresi en fazla üç aydır. Bu süre içinde taraflar akti bildirimsiz ve tazminatsız feshedebilirler. Çalıştığı günler için ücret isteme hakki saklıdır" denildikten sonra 9. maddesinde de "aktin süresinden önce feshedilmesi halinde, çalışan, fesih tarihindeki geniş anlamdaki ücreti, baz alarak sözleşme süresinin geriye kalan aylarına tekabül eden ücretlerinin toplamının iki misli tutarında tazminat ödeyeceğini kabul ve taahhüt eder. İşbu sözleşmenin işverence haksız feshedilmesi halinde aynı tazminat miktarı ile işveren de sorumludur. Ancak işveren kanundan ve sözleşmenin gereği gibi yerine getirilmemesinden doğan fesih hakkı saklı olup bu tazminat kapsamında değerlendirilmez" kuralı öngörülmüştür. Somut olayda deneme süresi geçtikten ve davalı işçi de gördüğü kursu bitirdikten sonra üç yıllık sözleşme süresi sona ermeden 1.11.1999 tarihinde işyerinden ayrılmıştır. Cezai şartla ilgili 9. maddenin 2. fıkrasında quot;işverenin kanundan ve sözleşmenin gereği gibi yerine getirilmemesinden doğan fesih haklan saklı olup, bu tazminat kapsamında değerlendirilemez" biçimindeki kuraldan cezai şartla ilgili düzenlemenin işçi ve işveren bakımından denk olmadığı şeklinde bir düşüncesinin benimsenmesi mümkün değildir. Gerçekten işçi bakımından haklı bir fesih nedeni oluştuğu takdirde 1475 sayılı İş Kanunun 16/2. maddesi uyarınca işçinin cezai şart ödemesi sözkonusu olmaksızın akti feshedilebileceği tartışmasızdır. Ancak hüküm altına alınan 5.487.000.000 TL.lık cezai şart Borçlar Kanunun 161/son maddesi uygulanmak sureti ile belirlenmişse de bu miktarın da fahiş olduğu kabul edilmelidir. Daha yüksek bir oranda indirim yapılmak üzere kararın bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebepten BOZULMASINA, peşin alınan teniyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 9.4.2001 gününde oyçokluğu ile karar verildi. KARŞI OY: Taraflar arasındaki sözleşme ilk bakışta karşılıklı cezai şart ihtiva ediyormuş gibi görünmekte ise de, aslında yasadan kaynaklanan veya sözleşmenin gereği gibi yerine getirilmemesinden doğan fesih hakkını kullandığı takdirde işverenin bu cezai şarttan sorumlu olmayacağı ifade edildiği halde işçi aynı durumlar nedeniyle iş akdini fesh ettiği takdirde sorumlu olamayacağı şeklinde bir ifadeye yer verilmemiştir. Bu durumda cezai şartın tam anlamıyla iki taraflı düzenlendiği söylenemeyeceğinden davanın reddi gerekir, çoğunluk görüşüne katılmıyorum.

İyi çalışmalar..