Mesajı Okuyun
Old 18-08-2006, 15:34   #5
Av. Caner Arıcı

 
Varsayılan

sayın doğan can. fatura ile icra takibi yapılabilir. ancak itiraz edildiğinde "ispat sorunu" ortaya çıkacaktır. Çünkü arada yazılı anlaşma olmadığını söylüyorsunuz. fatura içeriğinin delil olarak kullanılabilmesi için, içerikteki "hukuki ilişkinin" ispat edilmesi gerekecektir. Size, faturayla ilgili ve, yazılı olmayan eser sözleşmesi ile ilgili yargıtay kararları gönderiyorum. Umarım faydalı olur.
T.C.YARGITAY19. HUKUK DAİRESİE. 2005/3425K. 2005/12441T. 12.12.2005

• İTİRAZIN İPTALİ ( Sevk İrsaliyesinde Teslim Alanın İmzası Bulunmamasına Göre Fatura Tek Başına Sözleşme İlişkisinin Kanıtı Olmadığından Davacının Dava Konusu Malları Davalıya Teslim Ettiğini Yazılı Delille İspatlaması Gereği )

• SEVK İRSALİYESİNDE TESLİM ALANIN İMZASININ BULUNMAMASI ( Fatura Tek Başına Sözleşme İlişkisinin Kanıtı Olmadığından Davacının Dava Konusu Malları Davalıya Teslim Ettiğini Yazılı Delille İspatlaması Gereği - İtirazın İptali )

• YAZILI DELİL / İSPAT ( Sevk İrsaliyesinde Teslim Alanın İmzası Bulunmamasına Göre Fatura Tek Başına Sözleşme İlişkisinin Kanıtı Olmadığından Davacının Dava Konusu Malları Davalıya Teslim Ettiğini Yazılı Delille İspatlaması Gereği - İtirazın İptali )

• MALLARIN TESLİM EDİLDİĞİNİN İSPATI ( Sevk İrsaliyesinde Teslim Alanın İmzası Bulunmaması/Fatura Tek Başına Sözleşme İlişkisinin Kanıtı Olmadığından Davacının Dava Konusu Malları Davalıya Teslim Ettiğini Yazılı Delille İspatlaması Gereği - İtirazın İptali )

2004/m. 67

1086/m. 287

ÖZET : Dava, itirazın iptali talebine ilişkindir. Davalı, takip dayanağı faturadaki malların kendisine teslim edilmediğini, borçlu olmadığını iddia etmiştir. Dosyaya ibraz edilen sevk irsaliyesinde teslim alanın imzası bulunmamaktadır. Fatura, tek başına sözleşme ilişkisinin kanıtı değildir. Bu durumda davacının dava konusu malları davalıya teslim ettiğini yazılı delille ispatlaması gerekir.
DAVA : Taraflar arasındaki İtirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Dava, taraflar arasındaki ticari ilişki sonucu düzenlenen faturaya dayalı bakiye alacağın tahsili için girişilen icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davalı vekili, HUMK'nun 9. maddesi gereği müvekkilinin ikametgahı Manisa Asliye Hukuk Mahkemeleri'nin yetkili olduğunu belirterek yetki itirazında bulunmuş, esas hakkındaki savunmasında müvekkilinin ticareti terk ettiğini, defterlerinin çalındığını ve şikayette bulunduklarını, davacıdan mal teslim almadığını beyanla davanın reddini istemiştir.
Mahkemece benimsenen bilirkişi raporuna göre, davanın kısmen kabulüne, davalı aleyhine yapılan icra takibine davalının itirazının iptali ile icra takibinin 1.550.000.000.- TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren 4489 Sayılı Yasa ile değişik 3095 Sayılı Yasanın 1/2 bendindeki faiz oranı uygulanmak suretiyle devamına, % 40 icra inkar tazminatı tutan 620.000.000.TL'nin davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Davalı, dava konusu faturada yazılı malların kendisine teslim edilmediğini ve bu nedenle borçlu olmadığını savunmuştur. Dosyaya sunulan sevk irsaliyesinde teslim alan, imzası bulunmaktadır. Fatura, tek başına akdi ilişkinin kanıtı olamaz. Bu durumda davacının dava konusu malların davalıya satıp teslim ettiğini yazılı delille kanıtlama yükümlülüğü bulunmaktadır.
Mahkemece bu yönler üzerinde durulmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 12.12.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.YARGITAY15. HUKUK DAİRESİE. 1984/1631K. 1984/3266T. 31.10.1984

• ESER SÖZLEŞMESİ ( Yazılı Olarak Yapılmış Olmaması )

• SENETLE İSPAT VE TANIK DİNLENMESİ ŞARTLARI ( Eser Sözleşmesi )

• TANIK DİNLEME ŞARTLARI ( Eser Sözleşmesinin Yazılı Olarak yapılmış Olmaması )

1086/m.293

818/m.288

ÖZET : Kural olarak bir şey ortaya çıkarma, imal etme, husule getirme olan eser sözleşmesi Borçlar Kanunumuzda belli bir şekle tabi tutulmamıştır.Halin gereğine ve tarafların durumuna göre senede bağlanmaması teamül haline gelen işlemlerde tanık dinlenilebilir.
DAVA : Taraflar arasındaki davanın Kartal İkinci Asliye Hukuk Hakimliği`nce görülerek mahkeme ilamında belirtilen gerekçelere binaen verilen 30.12.1983 tarih ve 288-1391 sayılı hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla; dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı yüklenici davasında, davalının satın aldığı bir katlı taşınmaz üzerine altı dairenin yapımını götürü bedelle üstlendiğini ve bitirildiğini beyanla asgari maliyet rayiç bedeli alacak 2.200.000 lira için ödetme kararı verilmesini talep etmiş, davalı, öncelikle taşınmazın kendisine ait olmadığını açıklayarak husumet itirazında bulunup esas cevapta, aralarında istisna sözleşmesi mevcut olmadığını ve yapıldığı iddia edilen işlerin de davacı tarafından yapılmadığını ileri sürmüştür.
Yerel mahkeme, yargılamada dinlenen tanık beyanları ile alınan bilirkişi raporuna dayanarak fazlaya ilişkin istemin reddi ile 2.156.841 lira alacak için ödetme kararı vermiştir. Mahkeme kararını davalı vekili temyiz eylemiştir.
İstisna akdi kavramı, BK. m. 355`deki tanıma göre ( İstisna, bir akittir ki onunla bir taraf ( müteahhit ) diğer tarafın ( iş sahibi ) vermeyi taahhüt eylediği semen ( bedel ) mukabilinde, bir şey imalini iltizam eder. ) yüklenmeyi kapsar. Kural olarak bir şey ortaya çıkarma, imal etme, husule getirme olan eser sözleşmesi Borçlar Kanunumuzda belli bir şekle tabi tutulmamıştır.
Ancak olayımızda, yapımı yüklenilen inşaat, iş davalı tarafından inkar edilerek taraflar arasında akdi bir ilişkinin mevcut olmadığı savunulmakta ve böylece akdi ilişkinin mevcudiyeti varlığı inkar ile ihtilaflı hale gelmektedir.
HUMK.nun değişik 288. maddesi hükmünce; bir hakkın doğumu, düşürülmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacı ile yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri beşbin lirayı geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir.
Bu maddede öngörülen şekil, geçerlik şekli değil, usul hukuku yönünden konulmuş ispat şeklidir. İspat şeklinin zorunluluğu nedeni ile hukuki işlemlerin kural olarak tanık sözleri ile ispatı olanağı da yoktur.
Ne var ki, Usul Kanunumuzda anılan bu ana kurala ayrık hükümler de mevcuttur. Gerçekten Usulün 289. maddesi hükmüne göre, senetle ispatı gereken hususlarda, bu yön hatırlatılarak karşı tarafın açık muvafakatı, rızası halinde tanık dinlenebilir. Çekişmede davalının bu hususta açıkca muvafakatı olmadığına göre anılan madde hükmü gereğince tanık dinlenmesine de olanak yoktur.
Yalnız tanıkla ispat yasağına ayrık hallerden biri de Usulün 293. maddesinin 4. bendinde yer almıştır. Bir başka deyimle anılan Usul Kanunu`nun 293/4. maddesinde açıklanan durumun varlığı halinde de ayrık olarak tanık dinlenmesine imkan tanınmıştır. Anılan hüküm gereğince ( Halin icabına ve iki tarafın vaziyetlerine nazaran senede zaptı müteamil olmayan muamelelerde ) tanık dinlenmesi mümkün olmaktadır. Bu hükmün sonucu olarak, bir bölgede halin gereklerine, tarafların durumlarına göre herhangi bir hukuki işlemin devamlı olarak senede bağlanmamasının adet haline gelmesi ve bu hususun zaman içinde herkesce uyulmak suretiyle kararlı bir nitelik kazanmış bulunması ve aynı zamanda kamu oyu tarafından da belirtilen teamüle inanılmış olması takdirinde tanık dinlenebilir.
Yüksek Mahkemenin kökleşen içtihadı da bu doğrultudadır ( En son Yargıtay H. Genel Kurulu Esas: 1982/13-571 Karar: 1984/660, 6.6.1984 tarihli kararı ).
Öyle ise; Mahkemece, işin niteliği, tarafların durumu ve ilişkileri gözetilerek aralarındaki istisna eser sözleşmesinin devamlı surette senede bağlanmaması hakkında istikrarlı ve toplumca inanılmış bir adet olup olmadığı bilirkişi aracılığı ile saptanarak rapor içeriğine göre tanık dinlenip dinlenmeyeceği değerlendirilmelidir.
Yapılacak böyle bir inceleme sonunda, olayda tanık dinlenebileceği sonucuna varılması halinde tanık sözleri ve teknik bilirkişi raporu değerlendirilmek suretiyle, aksi takdirde, davacıya yemin ant hakkı hatırlatılarak varılacak uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmelidir.
SONUÇ : Yukarıda gösterilen nedenlerle temyiz eden davalı D. yararına yerel mahkeme kararının BOZULMASINA, 31.10.1984 gününde oybirliğiyle karar verildi.