Mesajı Okuyun
Old 24-05-2012, 20:48   #2
Av. İbrahim YİĞİT

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Uğur Çelenk
İyi Günler,
Müvekkil Anonim Şirket marka hakları ile birlikte sahip olduğu üretim fabrikasını başka bir şirkete satmıştır. Satın alan şirket bir kısım işçileri çalıştırmak istemedi. Bu işçiler satışı yapan ve satın alan şirkete karşı işe iade davası açtılar. Yerel Mahkeme işçilerin satın alan şirkete iadesine karar verdi ve 8+4 aylık tazminata hükmetti, tazminattan da satan ve satınalan iki şirketi de müşterek ve müteselsil sorumlu tuttu.
Temyiz üzerine Yargıtay'ca karar düzeltilerek onandı. Daha doğrusu Yargıtay kararı bozarak şu şekilde karar verilmesi gerekir diyerek yerel mahkemenin kararını bozarak kendisi yeni bir karar tesis etti. Kararı bugün aldım.
Karara göre; satan şirketin (müvekkil şirketin) artık işveren sıfatı kalmadığından sorumlu olmayacağına bu sebeple satın alan şirkete işe iade kararı verilmesine ve tazminattan sorumlu tutulmasına (bu arada tazminatında 5+4 aylık olarak belirlenmesi gerektiğine) karar verdi.
Fakat müvekkil şirketin sorumlu olmadığına karar verilmesine rağmen, düzeltme kararında müvekkil şirket aleyhine açılan davanın reddine denilmediği gibi lehimize vekalet ücretine de hükmedilmemiştir. [/b][/b]
Olaya göre müracaat etmem gereken yol nedir?
Bildiğim kadarıyla iş davalarında tashih-i karar yolu yok.
Yerel Mahkemeden tavzih isteyebilir miyim?
Kararı veren Yargıtay Hukuk dairesinden Ek Karar isteyebilir miyim?
Kanun Yararına bozma isteyebilir miyim?
Yargıtay üyelerinin hukuki sorumluluğuna başvurabilir miyim?
Meselenin çözümü veya en kısa çözümü ne şekilde olabilir.
Dosya sayısı da nazara alanırsa benim için önemli!
Bilgi verecek tüm meslektaşlarıma şimdiden teşekkür ederim.

Bu bir maddi hatadır. İşe iade kararları Yargıtay tarafından kesin olarak ve bu kararlara karşı karar düzeltme yolu kapalıdır. Ancak Yargıtay son yıllarda maddi hatanın düzeltilmesi adı altında bu kararlarda değişiklik yapmaktadır. Aşağıdaki linkte de sayın Özoğul aynı yönde bir alternatifi belirtmiş. İçtihat programından arama yaparsanız bu yönde bir karara ulaşırsınız. Kolay gelsin.

http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=45837


T.C.

YARGITAY

9. HUKUK DAİRESİ

E. 2007/31525

K. 2007/31767

T. 30.10.2007

• MADDİ HATA NEDENİYLE YARGITAY KARARININ DÜZELTİLMESİ ( İş Sözleşmesinin Karşılıklı Anlaşma İle Sona Ermediğinin Anlaşılması Nedeniyle )

• İŞÇİNİN FESİH ÖNCESİ İŞVERENLE ANLAŞMA YAPMADIĞININ ANLAŞILMASI ( Maddi Hata Nedeniyle Yargıtay Kararının Düzeltilmesi Gerektiği )

• KARAR DÜZELTME TALEBİ ( İş Sözleşmesinin Karşılıklı Anlaşma İle Sona Ermediğinin Anlaşılması Nedeniyle Maddi Hataya Dayalı Yargıtay Kararının Düzeltilmesi Gerektiği )

1086/m.440

4857/m.18,21

ÖZET : Davacı vekili, emsal davalarda feshin geçersizliğine karar verildiğini, davacının 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 4/C maddesi uyarınca ataması yapılmış ise de, kendi iradesi ile istemediğini, ayrıca atamanın kabul edilmediğini ve davacının çalışmak için kamu kurumuna başvurmadığını, fiilen çalışma olmadığını, ayrıca matbu olarak hazırlanan ayrılma ve 4/C taleplerinin işçiler üzerinde psikolojik baskı oluşturularak hile ile alındığını, davacının iradesini sakatlayan bir durum olduğunu, bu konuda iddialarını ispat haklarının kısıtlandığını, ayrıca davacının gönüllü ve yazılı bir beyanının olmadığını, herhangi bir kurumda çalışmadığını, Dairemiz kararının maddi hataya dayandığını belirterek, kararın düzeltilmesini ve yerel mahkemenin işe iade kararının onanmasını talep etmiş olup, dosya içeriğinden davacının başvurusu olduğu ve kamu kurumuna naklinin yapıldığı belirtildiğinden davacı işçinin fesih tarihinden önce ya da sonra kamu kurumlarına nakledilmesine ilişkin başvuru belgesine gönderilmesi için dosyanın geri çevrilmesinden sonra, alınan kurum yazısında davacı işçinin iş sözleşmesinin feshinden önce bir başvuru dilekçesinin bulunmadığı, fesihten sonra başvuru yaptığının belirtilmesi karşısında, iş sözleşmesinin karşılıklı anlaşma ile sona ermediği, Dairemiz kararının maddi hataya dayandığı anlaşılmakla;Dairemizin bozma ilamının ortadan kaldırılmasına karar verildi.

DAVA : Davacı, iş sözleşmesinin geçerli neden olmadan feshedildiğini belirterek feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini talep etmiştir.

Mahkemece, davanın kabulüne dair verilen kararı temyizi üzerine Dairemizin 17.01.2007 gün ve 37278-136 sayılı ilamı ile "işyerinin 26.01.2006 tarihinde % 51 hissesinin özelleştirilmesinden sonra, davalı işverenin işyerinde çalışan kapsam içi personelin kıdem sürelerinin fazla olması, genç ve eğitimli personelin çalıştırılması için istihdam politikası kapsamında emekliliği gelenlerden istekli olanların istekleri dikkate alınarak, istekleri olamayanların ise performansı, tavır ve davranışları ile işyerinde çalışmaları uygun görülmeyenlerin iş sözleşmelerinin kıdem ve ihbar tazminatı ödenerek, emekliliği gelmeyenlerin ise, özelleştirme tarihinden itibaren 6 aylık süre içinde 4046 sayılı Özelleştirme Kanunu ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 4/C maddesi uyarınca kamu kurumlarına nakillerinin sağlanması için kıdem ve ihbar tazminatı ödenerek feshedilmesi konusunda işletmesel kararlar aldığı ve uygulamaya koyduğu, Toplu İşçi Çıkarma kuralına uygun olarak bir ay önceden ilgili kurumlara ve sendikaya bildirimde bulunduğu, bu kararı işçilere tebliğ ettiği, emekliliği gelmeyen davacının, işverenin fesih bildirimi üzerine, 4046 sayılı Özelleştirme Kanunu ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 4/C maddesi kapsamından faydalanmak için Devlet Personel Başkanlığı'na başvurduğu ve kamu kuruluşuna atamasının yapıldığı, iş sözleşmesinin karşılıklı anlaşma ile sona erdiği gerekçesi ile yerel mahkeme kararının bozularak ortadan kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmiştir.

Davacı vekili, emsal davalarda feshin geçersizliğine karar verildiğini, davacının 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 4/C maddesi uyarınca ataması yapılmış ise de, kendi iradesi ile istemediğini, ayrıca atamanın kabul edilmediğini ve davacının çalışmak için kamu kurumuna başvurmadığını, fiilen çalışma olmadığını, ayrıca matbu olarak hazırlanan ayrılma ve 4/C taleplerinin işçiler üzerinde psikolojik baskı oluşturularak hile alındığını, davacının iradesini sakatlayan bir durum olduğunu, bu konuda iddialarını ispat haklarının kısıtlandığını, ayrıca davacının gönüllü ve yazılı bir beyanının olmadığını, herhangi bir kurumda çalışmadığını, Dairemiz kararının maddi hataya dayandığını belirterek, kararın düzeltilmesini ve yerel mahkemenin işe iade kararının onanmasını talep etmiş olup, dosya içeriğinden davacının başvurusu olduğu ve kamu kurumuna naklinin yapıldığı belirtildiğinden davacı işçinin fesih tarihinden önce yada sonra kamu kurumlarına nakledilmesine ilişkin başvuru belgesine gönderilmesi için dosyanın geri çevrilmesinden sonra, alınan kurum yazısında davacı işçinin iş sözleşmesinin feshinden önce bir başvuru dilekçesinin bulunmadığı, fesihten sonra başvuru yaptığının belirtilmesi karşısında, iş sözleşmesinin karşılıklı anlaşma ile sona ermediği, Dairemiz kararının maddi hataya dayandığı anlaşılmakla; Dairemizin 17.01.2007 gün ve 37278-136 sayılı bozma ilamının ORTADAN KALDIRILMASINA karar verildi, dosya incelendi. Gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre,

SONUÇ : Yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA,aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine, 30.10.2007 gününde oybirliği ile karar verildi.



T.C.

YARGITAY

9. HUKUK DAİRESİ

E. 2008/17705

K. 2008/12041

T. 12.5.2008

• İŞE İADE DAVASINDA YARGITAY’IN KESİN KARAR VERMESİ ( Feshin Haklı Sebebe Dayanıp Dayanmadığının Dosya İçeriğinden Tam Olarak Anlaşılması Gereği )

• SERİ YARGILAMA USULÜ ( İşe İade Davasının Seri Yargılama Usulüne Göre Sonuçlandırılacağı - Yargıtayda Kesin Karara Bağlanması İçin İş Akdinin Feshinin Haklı Sebebe Dayanıp Dayanmadığının Tam Olarak Anlaşılması Gereği )

• HİZMET AKDİ FESHİNİN HAKLI SEBEBE DAYANIP DAYANMADIĞI OLGUSU ( İşe İade Davasının Yargıtayda Kesin Karara Bağlanması İçin Dosya Kapsamından Anlaşılması Gereği )

4857/m. 20

ÖZET : İşe iade davalarında Yargıtay Özel Dairesinin uyuşmazlığı nihai olarak neticelendirebilmesi için, iş akdinin feshinin haklı bir sebebe dayanıp dayanmadığı olgusunun, dosya içeriğinden tam olarak anlaşılır olması gerekir. Madde ile kesin olarak karar vermeden amaçlanan, yerel mahkemenin dosyasının içeriğinin Özel Daireyi karara götürecek nitelikte olmasıdır. Çünkü Yasa, iş akdinin feshinin haklı bir sebebe dayanıp dayanmadığının belirlenebilmesi için taraflara kanıtlama külfeti yüklemiştir. Önemli olan, tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda belirttikleri olguların, dayanakları olan bilgi ve belgelerin karara esas olmak üzere dosyaya yansıtılmış olmasıdır.

DAVA : Davacılar yetkili sendika vekili aracılığı ile, iş sözleşmesinin geçerli neden olmadan feshedildiğini belirterek feshin geçersiziliğine ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir.

Mahkemece, bozma sonrası yapılan yargılamada davanın reddine karar verilmiştir.

Hüküm süresi içinde davacılar avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi B.Kar tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : Davacılar yetkili sendika vekili aracılığı ile, iş sözleşmesinin geçerli neden olmadan feshedildiğini belirterek feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini talep etmiştir.

Mahkemece feshin geçersizliğine ve davacının işe iadesine dair ilk karar maddi hata istemi sonrası Dairemizin 13.02.2006 gün ve 2005/34485Esas, 2006/3089 Karar sayılı ilamı ile “4857 sayılı İş Kanunu’nun 18. maddesi uyarınca feshin geçersizliği ve işe iade istenebilmesinin koşullarından biri, işyerinde 30 ve daha fazla işçini çalışmış olmasıdır. İş güvencesi kapsamında kalmanın koşullarından bir olan bu olgunun, mahkemece araştırılması gerekir. Öncellikle tarafların bu konudaki delilleri toplanmalı, ilgili kurumdan kayıtlar getirtilmeli, işyerinde 30 işçi çalışmadığı anlaşılırsa, bu nedenle davanın reddine karar verilmelidir. İşyerinde 30 ve daha fazla işçi çalıştığı belirlendiği takdirde ise, davacılar hakkında açılan kamu davasını beklenmeli ve sonucuna göre karar verilmelidir. Yazılı şekilde feshin geçersiz olduğunun kabulü hatalıdır” gerekçesi ile bozulmuştur.

Bozma sonrası, mahkemece, iş mahkemeleri kararlarına karşı karar düzeltme talebinde bulunulamayacağı gerekçesi ile eski kararda direnilmesine karar verilmiş, ancak direnme kararının HUMK.’nun 388. maddesine uygun verilmediği, kısa karar ve gerekçeli kararda hüküm oluşturulmadığı gerekçesi ile Hukuk Genel Kurulu’nun 27.09.2006 gün ve 2006/9-652-575 sayılı ilamı ile bozulmasına karar verilmiştir.

Hukuk Genel Kurulu kararı sonrası, bozma gereği işlem yapması gereken, mahkeme bu kez yeni bir hüküm kurarak, davanın davacı tarafça takip edilmediği, bozma ilamında belirtilen eksik hususların ikmal edilmediği, davanın mahiyeti gereği en kısa zamanda sonuçlanması gerektiği, davacılar hakkında açılan kamu davasının sonuçlanmasının uzun süreceği, davacıların ilerde dava açma haklarının bulunduğu gerekçesi ile davanın reddine karar vermiştir.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 20.10.2004 gün ve 2004/9-510E.2004/557 K sayılı ilamı uyarınca, “4857 Sayılı yeni İş Kanununun 20.maddesi: "İş sözleşmesi feshedilen işçi, fesih bildiriminde sebep gözetilmediği veya gösterilen sebebin geçerli bir sebep olmadığı iddiası ile fesih bildiriminin tebliği tarihinden itibaren bir ay içinde iş mahkemesinde dava açabilir. Toplu iş sözleşmesinde hüküm varsa veya taraflar anlaşırlarsa, uyuşmazlık aynı sürede özel hakeme götürülür.Feshin geçerli bir sebebe dayandığını ispat yükümlülüğü işverene aittir. İşçi feshin başka bir sebebe dayandığını iddia ettiği takdirde, bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Dava seri muhakeme usulüne göre iki ay içinde sonuçlandırılır, mahkemece verilen kararın temyizi halinde Yargıtay bir ay içinde kesin olarak karar verir. Özel hakemin oluşumu çalışma esas ve usulleri bu yönetmelikle belirlenir." Hükmünü getirmiştir. Madde ile iş aktinin feshinin geçersizliğine ilişkin açılacak bir davanın seri yargılama usulüne göre kısa süre içerisinde sonuçlandırılması düşüncesi, işçinin emek gelirinden olanaklar ölçüsünde çok kısa bir süre yoksun kalması ilkesinden kaynaklanmış ve bu nedenle de Yargıtay Özel Dairesince verilecek kararın kesin olması amaçlanmıştır.
Genel Kurulun önüne gelen uyuşmazlık, 4857 sayılı İş Kanununun yukarıya alınan 20/3 maddesinde yer alan "mahkemece verilen kararın temyizi halinde Yargıtay ilgili Dairesinin vereceği kararın kesin olması" kuralından ne anlaşılması gerektiği noktasında toplanmaktadır. Yerel mahkeme, yukarıda da belirtildiği üzere, Yargıtay'ın ilgili Dairesinin önüne gelen hükmü bozup geri çeviremeyeceği, uygun bulmaması durumunda kendisinin davayı kesin biçimde sonuçlandıracağı düşüncesindedir. Şu hususta kuşku duyulmaması gerekmektedir; temyiz üzerine önüne gelen kararı inceleyen Özel Daire, dosya içeriğini kendisini sonuca götürecek mahiyette gördüğü takdirde kararını kesin olarak verecektir. Ancak, Özel Daire dosya İçeriğini, kesin olarak karar vermeye yeterli bulmadığında eksikliklerin giderilmesi amacıyla hükmü bozacak ve giderilmesini yerel mahkemeden isteyebilecektir. Bir başka anlatımla, Yargıtay Özel Dairesinin bu uyuşmazlığı nihai olarak neticelendirebilmesi için, iş akdinin feshinin haklı bir sebebe dayanıp dayanmadığı olgusunun, dosya içeriğinden tam olarak anlaşılır olması gerekir. Madde ile kesin olarak karar vermeden amaçlanan, yerel mahkemenin dosyasının içeriğinin Özel Daireyi karara götürecek nitelikte olmasıdır. Çünkü Yasa, iş akdinin feshinin haklı bir sebebe dayanıp dayanmadığının belirlenebilmesi için taraflara kanıtlama külfeti yüklemiştir. Önemli olan, tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda belirttikleri olguların, dayanakları olan bilgi ve belgelerin karara esas olmak üzere dosyaya yansıtılmış olmasıdır. Mahkemece, taraflarca ileri sürülen olgular ve dayanağı delillerin toplanması koşuluyla verilecek karar, Yargıtay'ca gerektiğinde tekrar ele alınıp kesin sonuca bundan sonra ulaşılabilecektir.

Yukarda açıklanan Hukuk Genel Kurul kararı gereği, feshin geçersizliği ve işe iade ile ilgili davada, yerel mahkemenin Yargıtay Özel Dairesince kararı araştırmaya yönelik bozulduğunda, bu kararın gereklerinin yerine getirmesi gerekir. Mahkemece Dairemiz bozma kararları yerine getirilmediği gibi, bu kez davacı tarafça takip edilmediği, bozma ilamında belirtilen eksik hususların ikmal edilmediği, davanın mahiyeti gereği en kısa zamanda sonuçlanması gerektiği, davacılar hakkında açılan kamu davasının sonuçlanmasının uzun süreceği, davacıların ilerde dava açma haklarının bulunduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmesi hatalıdır. Kaldı ki feshin geçersizliği istemli dava, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 20. maddesi uyarınca fesih bildirim tarihinden itibaren bir aylık süre içinde açılmalıdır. Bu süre hak düşürücü süredir. Gerekçe de açıklandığı üzere davacının ilerde böyle bir dava açma hakkı bulunmamaktadır.

SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 12.05.2008 gününde oybirliği ile karar verildi.