Mesajı Okuyun
Old 17-03-2011, 01:16   #216
Gemici

 
Varsayılan

Tartışılan konunun başlığı:
'Biri Bizi Gözetliyor'
Tartışılan konunun içeriği:
Kişiye anayasal düzen tarafından tanınmış temel bir hakkın güvenlik gerekçesi ile sınırlandırıp sınırlandırılamıyacağı. Şehirlerin işlek yerlerine konulan ve oradan geçen herkesi kayıt eden kameraların kişilerin temel haklarını ihlal edip etmedikleri.
Geldiğimiz nokta:
1. belirli durumlarda, hukukla kanun arasında bir uçurum olabileceğini bilmeyen bir katılımcının hukukçulara ders vermesi.
2. Sayın Av.Mehmet Saim Dikici'nin Türk Hukuk'una büyük katkılarda bulunmuş olan değerli hoca Ord. Profesör Dr. E. Hirş'in 'Pratik Hukukta İlmi İspat ve Tefsir' adlı makalesinin linkini vermesi. Not: Benim görüşüme göre makale her hukukçunun okuması ve üzerinde kafa yorması gereken bir fikir demeti. Ama başka bir konu üzerindeki tartışmaya linkinin verilmesi hem tartışmayı başka yöne yönlendiriyor, hem de Sayın Hirş'in 'hukuk sohbetleri' alanında tartışılması gereken görüşleri gereken ilgiyi görmemiş oluyor.
3. Sayın Av.Ömer Güntay'ın söz konusu makale hakkındaki bir cümlesi tartışmayı konu başlığı olan 'Biri Bizi Gözetliyor'dan tamamen uzaklaştırarak konunun daha da dağılmasına yol açıyor.

Söz konusu cümle:
Alıntı:
Yazan Av.Ömer Güntay
Dil ve üslub olarak benim de şahsen benimsediğim ve zevk alarak kullandığım bir dille yazılmış olması ayrıca hoşuma gitti doğrusu.
Sayın Av.Ömer Güntay, makale belirttiğim gibi benim de hoşuma gitti ve zevkle okudum. Makaleyi anlamakta da büyük bir zorlukla karşılaşmadım. Buna rağmen bazı kavramların anlamını çıkarabilmek için sözlük karıştırmak zorunda kaldım: Örneğin: 'İşte bu hukuki teselsül ve ihticaç bütün hukuki teknik ve metodun nüvesini teşkil eder. Alınan neticenin doğruluğu ihticaçın şekline, tamamiyetine, doğruluğuna ve manıtki olup olmadığına bağlıdır'cümlesi. Siz bilebilirsiniz, ama ben 'ihticaç' kelimesinin ne anlama geldiğini bilmiyordum. Ama olay Sizin veya benim anlamamız veya bilmemiz değil, hukukçuların büyük çoğunluğunun anlaması ve bilmesi. Günümüzün baş döndürücü bir hızla değişen ve yeni kelimeler yaratan Türkçe'si ile yetişmiş kaç hukukçusu 1940 ların Türkçesi ile yazılmış bir makaleyi anlar Sizce?

Not: Sayın Hirş'in özellikle alttaki alıntıdaki kanunların dili konusundaki düşünceleri üzerinde tartışılmaya değer. Bu türden bir tartışma 1940 lardan şimdiye kadar kat ettiğimiz yolu bize göstereceünden önemlidir.
Alıntı:
Yazan Ord. Profesör Dr. E. HİRŞ
Meselâ İsviçre Medenî Kanunu ile Borçlar Kanununda bazı terimler esasında muğlaktır. Bundan başka, vakit müsait olmadığından, tercümenin müteaddit şahıslara yaptırılması lâzım gelmiştir. Tercümenin doğruluğu, çevirenin hukuk ve dil bilgisine tabi olduğundan gayet iyi tercümeler yanında mânâsız, hattâ mehaz ile tezat teşkil eden tercümeler de mevcuttur. Türk kanun vazıının bizzat hazırladığı kanunlarda da lisana pek ehemmiyet verilmemiştir. Birçok kanunlar da ayni kelimenin muhtelif mânalarda istimal edildiği vaki olduğu gibi, muhtelif mânaları bir tek kelime ile ifadeye çalışıldığı da müşahede edilebilir. Bundan başka bu kanunlarla Borçlar, Ceza, Usul Kanunu gibi organik kanunlar arasında dil bakımından ahenge pek riayet edilmediği göze çarpmaktadır.

Konu nasıl olsa dağıldı, biraz da ben dağıtayım dedim!

Saygılarımla