Mesajı Okuyun
Old 13-11-2008, 15:18   #3
kanune

 
Varsayılan kesin süre amacına ulaşmıştır

T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU


Esas No.
1993/6-945
Karar No.
1994/195
Tarihi
06.04.1994


İLGİLİ MEVZUAT
1086-HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU (HUMK)/163


KAVRAMLAR
KESİN SÜRE
DELİLLERİN AÇIKLANMASI
ŞUF'A


ÖZET
DAVALIYA DELİLLERİNİ AÇIKLAMASI İÇİN 10 GÜNLÜK KESİN SÛRE VERİLMİŞ, BU KARARDA DELİLLERİN TOPLANMASINA ÖZELLİKLE ŞAHİTLERİN DAVETİYE İLE ÇAĞRILMASINA İLİŞKİN BİR İBARE YER ALMAMIŞTIR. BU DURUMDA DELİL LİSTESİNİ, 10 GÜNLÜK SÜRE GEÇMESİNE RAĞMEN, KARARI TAKİP EDEN İLK OTURUMDA VEREN TARAF YARGILAMANIN AKSAMASINA SEBEP OLMADIĞINDAN VERİLEN KESİN SÜRE AMACINA ULAŞMIŞTIR; LİSTEDEKİ DELİLLERİN TOPLANMASI GEREKİR.


DAVA VE KARAR: Taraflar arasındaki "şuf'a" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Çorum 3. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 7.5.1992 gün ve 1991/526 E. 1992/158 K. sayılı kararın incelenmesi davalılar tarafından istenilmesi üzerine,

Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 9.11.1992 gün ve 1992/12158- 12632 sayılı ilâmı;

( ... Dava şuf'alı payın iptal ve tesciline ilişkindir. Mahkeme istem gibi karar vermiş hükmü davalılar vekili temyiz etmiştir.

Davalılar vekili müvekkillerinin müşterek paydaşlarından bulundukları taşınmazın diğer paydaşı Fatma Yılmaz'dan davalıların pay satın aldıklarını yeni öğrendiklerini iddia ederek şuf'a haklarının tanınması istemi ile bu davayı açmıştır.

Davalılar vekili, pay satışını davacıların başından beri bildiklerini, hak düşürücü süre geçtikten sonra açılan davanın reddi gerektiğini şuf'alı taşınmazın üzerinde yapılacak inşaat ile ilgili olarak yapılan ön anlaşmalar dolayısıyla davacıların kaçtıkları şuf'a davasında iyiniyetli olmadıklarını bu nedenle de davanın reddinin gerektiğini savunmuştur.

Dava için öngörülen sürenin geçirildiği ve davacıların iyi niyetli olmadığı savunmasının ispatı yönünden davalılara 21.10.1991 tarihinde 10 günlük kesin süre verilerek duruşma 17.12.1991 tarihine bırakılmıştır. Davalılar Vekilinin delillerinin listesini verilen 10 gün süre içinde olmamakla birlikte, 17.12.1991 tarihli oturumda ibraz ettiği, ilgili listenin ekli bulunduğu dilekçenin havale tarihinden ve zabıtnameden anlaşılmaktadır. ilk oturumda verilen bu delillere ilişkin 10 günlük kesin süre sadece delillerin açıklanması amacı taşımaktadır. Zira o delillerin toplanmasına ilişkin ve özellikle şahitlerin davetiye ile çağrılması yolunda ve bu amaçla masraf ve ücretlerin depo edilmesi hakkında bir karar bulunmamaktadır. Böyle olunca sürenin amacına ilk oturumda varıldığı ortadadır. Listenin 10 gün içinde verilmemesi duruşmanın yeniden geri bırakılmasını gerektirmemektedir. O delil listesini 10 günlük kesin süre içerisinde verilmesi halinde de 17.12.1991 tarihli oturumda yine o delillerin toplanmasına karar verilecekti. Bu nedenlerle savunma delillerinin ve varsa davacı mukabil delillerinin toplanması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken aksi görüşle ve eksik inceleme sonunda yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

YARGITAY HUKUK GENEL KURULU KARARI:

Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu'nca de benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

SONUÇ: Davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı ( BOZULMASINA ) oybirliğiyle karar verildi.