Mesajı Okuyun
Old 25-12-2006, 00:16   #8
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Alıntı:
eğer bu dünyadan bir kişi cennete gidecekse o benim eşim olduğuna inandığım melek gibi bir köylü kızı ile güzel bir hayat yaşadığımı kabul ediyorum.


İşte gerçek zenginlik! Hem de doğal mütekabiliyet esasına dayalı. Yazınızla ilgili çıkarsamamda haklı olduğumu görüyorum şimdi eni konu.

*

Hiç böyle bir düşünceye kapıldığınız oldu mu: Memur ailelerin daha bir dayanışma içinde olduğu, hayatı kelime anlamıyla hakkını vererek paylaştığı, paylaşıyor görünmediği, paranın, zamanın, işlerin, çevrenin, komşuların, arkadaşların, iş arkadaşlarının, yaşadığınız evlerin, sokak kapısından çıktığınızda karşılaştığınız manzaranın, hemen her şeyin tayinler sırasında değiştiği, yeni yaşamlara başlandığı, bu arada çocukların doğup büyüdüğü, her taşınılan yerdeki tanıkların bu ailenin yaşamının yalnızca bir kaç yıllık kesitine tanıklık edebildiği, eşlerin ise tüm bir hayatlarının tarihçesini birbirlerine anlatabilecek yegane kişiler olduğu bir hayat. Bu yüzden midir acaba, daha sıkı bağlanır memur aileler birbirlerine. Bu yüzden midir ki, daha da sıkı bağlanmıştır memur ailemdeki annemle babam da birbirine...

*

Yanmış sinemalara gelince. Hayrabolu'da oturduğumuz bir tarihte, ben henüz ilkokul öğrencisi idim, -hadi sene de vereyim 1980 li yılların başları olmalı-, ilk kez ilçeye sinema gelmişti, o da yazlık sinemalardandı. Hani tahta sandalyelerin üzerine oturularak izlenen, herkesin elinde içi çekirdek dolu kesekağıtları olan. Yazlık gece sinemaları. Açılır açılmaz babam götürmüştü bizi. (O vakitler hemen her haftasonu İstanbul'a gittiğimiz için, İstiklal caddesindeki frigolu sinemaları da bildiğimden) Konfordan tümüyle uzaklığı şaşırtıcı olmuşsa da, gökyüzüne bakma şansına sahip olarak film izlemenin, kahramana ıslık çalarak veya yuhalanarak toplu canlı yargılar eşliğinde bir filmi bitirmenin keyfini unutamadım.

O sinema şimdi yanmış mıdır bilmiyorum. Bir daha gidip görme veya arama ihtimalim yok. Ama bu bir gerçeği değiştirmiyor ve değiştirme şansına da sahip değil zaten. Yanmış ya da yıkılmış da olsa, yaşanan kareler belleğimde yaşayan yerlerini almış olduklarına göre, ölümsüz değil midirler artık?

Saygılarımla...