Mesajı Okuyun
Old 21-06-2007, 18:05   #4
avayhanuygur

 
Varsayılan

Sayın meslektaşım;

Yargıtay'ın yerleşik görüşüne göre; ıslah yolu ile davalı değiştirilemiyor, arttırılamıyor. Fakat bilmeni isterim ki Baki Kuru bu görüşe tamamen karşı. Bu durumda yeni dava açman gerekecek zannımca.

T.C.
YARGITAY
HUKUK DAİRESİ 3


Esas No.
2003/9489
Karar No.
2003/9888
Tarihi
11.09.2003


818-BORÇLAR KANUNU/41

1086-HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU (HUMK)/49/83



HAKSIZ FİİL NEDENİYLE TAZMİNAT TALEBİ
DAVAYI İHBAR
ISLAH
TARAF SIFATI
DAHİLİ DAVALI HAKKINDA HÜKÜM


ÖZET
KENDİSİNE DAVA İHBAR EDİLEN ÜÇÜNCÜ KİŞİ, DAVAYA MÜDAHALE ETMEZ VEYA ( FER'İ MÜDAHİL SIFATIYLA KATILIRSA ) ONUN HAKKINDA HÜKÜM KURULAMAZ. AÇILMIŞ BİR DAVAYA, TEŞMİL YOLUYLA ÜÇÜNCÜ BİR KİŞİNİN TARAF SIFATIYLA DAHİL EDİLMESİ MÜMKÜN OLMADIĞI GİBİ, ISLAHEN HASIM DEĞİŞTİRİLMESİ VE ÜÇÜNCÜ BİR KİMSENİN DAVALI KONUMUNA KONULMASI DA MÜMKÜN DEĞİLDİR.DAVA DİLEKÇESİNDE DAVALI OLARAK GÖSTERİLMEYEN VE DAVADA TARAF SIFATI OLMAYAN DAHİLİ DAVALI HAKKINDA BU DAVADA ESAS HAKKINDA HÜKÜM KURULMASI ( VE BU SURETLE DAVALININ ÜÇÜNCÜ KİŞİ İLE ARALARINDAKİ SÖZLEŞMEYE DAYALI OLARAK HAKKINI İSPAT İLE RÜCU HAKKININ BU DAVADA KURULAN HÜKÜMLE ORTADAN KALDIRILMASI ) YERİNDE DEĞİLDİR. AYRICA, HAKSIZ FİİLDE DAVALININ SIFATINA GÖRE ALACAĞA AVANS FAİZİ YÜRÜTÜLMESİ DE DOĞRU GÖRÜLMEMİŞTİR


Dava dilekçesinde 80.265.127 lira tazminatın faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın davalı yönünden kabulü, dahili davalı yönünden reddi cihetine gidilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
KARAR : Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Davada, kazı esnasında kurum kablolarına zarar veren davalı Belediye'den 80.265.127-TL. tazminatın hasar tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesi talep edilmiş, davanın devamı esnasında davalının talebi üzerine A .Ltd.Şti.ne dahili davalı olarak dava dilekçesinin tebliği cihetine gidilmiş, yargılama sonunda davalı Belediye yönünden davanın kabulü, kusuru ve sorumluluğu ispat edilemeyen dahili davalı hakkında davanın reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
HUMK'nun 49. maddesi gereğince; "iki taraftan biri davayı kaybettiği takdirde, üçüncü şahsa rücu hakkı olduğu mülahazasında bulunursa, makamına kaim olarak davayı takip veya davada 3. şahıs sıfatı ile kendisine iltihak etmesi lüzumunu o şahsa ihbar edebilir." Kendisine dava ihbar edilen üçüncü kişi, davaya müdahale etmez veya ( fer'i müdahil sıfatıyla katılırsa ) onun hakkında hüküm kurulamaz.
Kaldı ki; açılmış bir davaya, teşmil yoluyla üçüncü bir kişinin taraf sıfatıyla dahil edilmesi mümkün olmadığı gibi, HUMK.nun 83 ve sonraki maddelerinde açıklanan hükümlere göre ıslahen hasım değiştirilmesi ve üçüncü bir kimsenin davalı konumuna konulması da mümkün değildir.
Bu nedenle dava dilekçesinde davalı olarak gösterilmeyen ve davada taraf sıfatı olmayan dahili davalı hakkında bu davada esas hakkında hüküm kurulması ( ve bu suretle davalının üçüncü kişi ile aralarındaki sözleşmeye dayalı olarak hakkını ispat ile rücu hakkının bu davada kurulan hükümle ortadan kaldırılması ) doğru görülmediğinden ötürü hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.Ayrıca, haksız fiilde davalının sıfatına göre alacağa avans faizi yürütülmesi de doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 11.9.2003 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.