Mesajı Okuyun
Old 08-03-2007, 10:03   #15
Hekimbaşı

 
Varsayılan

Sn.mutlakadalet,

Çok naziksiniz, teşekkür ederim; ama son sözünüz hepimiz için geçerli, hepimiz evrenin öğrencileriyiz. Bu yazışmaları eleştiri değil de bilgi ve deneyim paylaşımı sağlayan ileti olarak algılamamız gerekiyor. Gönderileri okurken yukarı aşağı yapmaktan başım dönmüş olmalı, kusura bakmayın; yanlışlıkla hitap ettiğim Sn.Jeanne D'arc da tabii.

1. [öyle, böyle, şöyle] = [[o, bu, şu] nun gibi] olacaktı, yanlış işaretleme kullanmışım. Bu matematikten çalarak yazılım dünyasında kullandığımız bir matris gösterimi. Alışkın olmayabilirsiniz; onun için açılımını vermekte yarar var:

[öyle, böyle, şöyle] = [[o, bu, şu] nun gibi] => öyle = onun gibi, böyle = bunun gibi, şöyle = şunun gibi

6. zaman = an = lahza = vakit seçeneğinde birbiri yerine kullanılabilecekleri halleri dışlamadım. Elbette (d) yi ifade eden zaman sözcüğünün diğerleri yerine kullanılabildiği durumlar en fazla olanıdır. Ama birbiri yerine kullanmamaya özen göstermek gerekir. Zaten çoğu zaman yanlış kullanımlar kol geziyor; hatta yerleşiyor; bir de bizim katkımıza ihtiyaç yok. Ama bunu '=' ile gösterdiğimizde sanki hep birbiri yerine ve aynen kullanılır izlenimi veriyor. Yani, bir gösterime ihtiyaç var.

8. Dediğim gibi, bu konu çok tartışılır. Açıkçası yazarken TDK ya bakmadan yazdım. Siz hatırlatınca baktım (1983 basımı en güzel olan 7.baskıdan). İlk anlamlar için şöyle diyor:

kısmet = Tanrı' nın her kişiye uygun gördüğü yaşama durumu, nasip
nasip = birinin payına düşen şey

Bu durumda haksızsınız demek olanaksız. Ancak, kısmet nasibin üçüncü anlamı olarak geçiyor. Bu nedenle, hemen örnekler ve kullanımlara bakıyorum:

kısmet -> olmak, ..i açılmak, ..i bağlanmak
nasip -> almak, etmek, olmak, ..ini almak

Burada ortak 'olmak' var. Onun dışındakilere bakarsak kısmetteki edilgenliği fark etmemek olanaksız. Örneğin kısmetinizi alamıyorsunuz. Yabancı sözcüklerin dilimize girdikten sonra herkesçe farklı anlaşılarak birbiri yerine kullanıldıkları oldukça sıktır. Burada da anahtar ve akıl karıştıran kullanımın olmak fiiliyle ortaya çıktığını görüyoruz. Her ikisini de pay olarak düşünüp işi kolaylaştıralım. 'kısmet oldu' veya 'nasip oldu' dediğimiz zaman birşey bizim payımıza düşmüştür; ama ilkinde Tanrı' nın paylaştırması ile, ikincisinde bilinmeyen birisinin. Ki; bu bilinmeyenin Tanrı olup olmadığını da bilemeyiz. Yani, çözüm kümelerinin kesişim kümesinde Tanrı vardır; ve kafa karıştıran budur. Kısacası; kısmet kullanılan her yerde nasip kullanmak mümkündür, ama nasip kullanılan her yerde kısmet kullanmak mümkün değildir. Sözlükte bu kadar açıklama olmazdı elbette. Ama nasibin kısmetin ilk, kısmetinse nasibin üçüncü anlamı olarak sıralanması ve birlikte kullanıldıkları fiillerin edilgenlik durumları bununla ilgili ipuçları.

Birbiri yerine kullanılabilirlik yaklaşımınızı yanlış bulmam olanaksız. Benim örnekler ve altyapı önerimin ardında bunları ifade edebilme endişesi yatıyordu. Kendi karşılaştığımız örneklerle (sebeplere mebni gibi) herkesin karşılaşmış olduğunu varsayamayız. Yukarıdaki matris gösterimi bir altyapı örneğin. Kısmet, nasip meselesinden de bir altküme gösterimine ihtiyaç duyduğumuz ortaya çıkıyor. THS de o kadar da deneyimli değilim; ama mantık ve modern matematik gösterimlerinden yararlanabilirsek, çok daha az konuşma gereği ortaya çıkacaktır diye düşünüyorum. Karakter eşlem bölümünden bir deneme yapayım, çıkacak mı bakalım:

¦≠≡≤≥…↔ïðó

Olmadı; farklı çıkanlar var. İlerde bir daha denerim.

Saygılarımla,