Mesajı Okuyun
Old 03-05-2009, 10:32   #25
Av.muhittinköylüoğlu

 
Varsayılan

Arkadaşlar
ben alıntı yapmayı beceremediğim için söylenenlere bire bir cevap vermeyi beceremiyorum.Bu sitede de yazarken alınganlıkları da gözetmek gerektiğini gördüğüm için fikir yürütürken zorlanıyorum.Belki meseleleri bilimsel makaleler şeklinde ele almak daha iyi olacak ama bu tür yazılarında okunmadığını biliyorum.
Tartışmaya gelince konuya tamamen uzak olanlarla tartışmak ta çok zor ve ülkemiz hukukçuları olarak (hakimi-savcısı ve avukat ile ) bu toprağın çamurundan çıkan insanlarız.hak kavramına da kültürel olan yabancı olup hukuk felesefesi ile ilgilenmeyen kişileriz.bu da bizi hukuksal alanda yetersiz yanlış beyanlarda bulunan hukukçular yapıyor.

kiimseyi darıltmak için demiyorum ama çıkıp bir meslektaşımız sulh ceza mahkemesinde savcıdan bahsediyorsa ya da kompleksli avukatın savcıyla inatlaşması diyebiliyorsa yada en iyi niyetlimiz avukatın davayı uzatmak yolunda çaba göstermesinin yanlış olduğundan bahsediyorsa bazı müesseseleri henüz anlayamamış ve özümseyememişiz demektir.
konuya ilşikin yazılardan temelde katılmasam da homer'un beyanları ilgi ve dikkat çekicidir.
ancak savcıların heyetten mutlaka inmesinin sağlanmasının yanısra bazı küçük düzenlemelere de ihtiyaç vardır.örneğin farkındamıyız bilmiyorum ama savcıların kendilerine ait bir dosyası yoktur.ilginçtir ki savcılar mahkemenin dosyasını kendilerinin olarak kabul etmektedirler.
savcıların mukayeseli hukuktaki konumlarını ise tamamen unutmuş gibiyiz.savcılar özünde avukattır.kamu adına avukatlık yaptıkları için kamu avukatıdırlar.avukatlar yani müdafiler ise savunma avukatıdır.
savunma avukatınınn tek bir görevi vardır o da müvekkilinin hak ve menfaatlerini korumak.oysa kamu avukatının önceliği kamunun menfaatidir.
eğer savunma avukatı kamu menfaatini öne alırsa o zaman varoluş anlamı kalmayacaktır.sanık ya da şüpheli kolluk vesavcılığın yanısıra birde kendi avukatı ile mücadele etmek zorunda kalacaktır.oysa EREM in dediği gibi avukatın müvekkiline sadece yararı dokunabilir.eğer davayı uzatmak müvekkilinin yararına ise bunu da yapacaktır.avukatın delil karatması ile bu meseleyi karıştırmadan ele almak gerektiğini de belirtmeliyim.avukatın görevi maddi gerçeği ortaya çıkartmak ya da adaleti sağlamakta değildir.alman hukukundan gelen bir sözü tekrarlamak gerekirse avukat asla yalan söylememz ama her doğruyu söylemek hakkınada sahip değildir.Bu nedenle sır saklama hak ve tyükümlülüğüne sahiptir.Üstelik bu hak bizim hukukumuzda mukayeseli hukuka göre çok daha mutlaktır.Mukayeseli hukukta kara para suçlamalarında sır saklama hak ve yükümlülüğü sözkonusu değilken bizim hukukumuzda bu ayrım da yapılmamıştır.

konuyu biraz genişlettim özür dilerim.