Mesajı Okuyun
Old 08-10-2011, 11:13   #2
Av. İbrahim YİĞİT

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Uğur İHTİYAROĞLU
Yürürlüğe giren yeni HUMK' a göre gerçek kişilerle tacirler arasında yetki sözleşmesi geçersiz olacaktır. Hakim durumun kötüye kullanılmamasını amaçlayan bu düzenleme gerçek kişiler yönünden isabetli görünüyor. Ancak temsilcilikleri ve bayilikleri bulunan firmalar yönünden ekstra maliyetler oluşacaktır. Diğer taraftan İstanbul, Ankara, İzmir gibi yerlerdeki meslektaşlarımıza ekstra kazançlar sağlayacaktır. Büyük firmalar yönünden maliyetler artacak gibi görünüyor. Bu açıdan düzenlemede menfaat dengesi pek gözetilmemiş gibi duruyor. .


Madde gerekçesine bakıldığında iktisaden zayıf durumda olan gerçek kişilerin korunmasının amaçlandığı ortadadır. Konuya hangi açıdan bakıldığına bağlı olarak yorum değişir. Gerçek kişi yanından bakarsanız, madde güzel bir düzenleme getirmiş, tüzel kişi yanından bakarsanız, madde pek de hoşunuza gitmeyebilir. Bu bakan kişiye bağlıdır



MADDE GEREKÇESİ
-
Yetki sözlesmesine iliskin olarak yapılan düzenlemede,
tacirler veya kamu tüzel ki
sileri ile diğer kisiler, yetki sözlesmesi
yapmak açısından, birbirinden ayırt edilmi
stir. Tacirler veya kamu
tüzel ki
sileri kendi aralarındaki hukukî iliskilerde her ikisi de hukuken esit
konumda sayılabilirler. Buna kar
sılık, tacirler veya kamu tüzel kisileri,
di
ğer bir gerçek kisiye göre, daha güçlü konumda bulunmaktadırlar. Daha
zayıf konumda olan kimselerin daha güçlü olan tacir veya kamu tüzel
ki
silerine karsı, korunma ihtiyacı ortaya çıkmıstır. Özellikle iltihakî sözlesmelerle
bu durum daha da belirginle
smektedir. Tüketiciler, satıcı veya
hizmet sunucu
sirketlere karsı, hiçbir pazarlık sansı olmaksızın, sadece
kendilerine uzatılan sözle
smeye imza atarak, sirket veya kamu tüzel kisisi
tarafından konulan
sartları, bu arada, yetki sartını da kabul etmek zorunda
kalmaktadırlar. O nedenle, örne
ğin Alman hukukunda, yetki sözlesmesinin
her durumda yapılması kabul edilmemektedir. Yetki sözle
smesi yapılabilen
alanlar oldukça sınırlandırılmı
s bulunmaktadır.

Tacirlerle kamu tüzel ki
silerinin kendi aralarında, yapmıs oldukları islemlerde,
belirtildi
ği gibi, daha zayıf konumda olan bir taraf yoktur. Kural
olarak her iki tarafı da e
sit kabul etmek mümkündür. Bu kimseler, kanunda
belirtilen
sartlara uygun olmak kaydı ile, aralarında yetki sözlesmesi
yapabileceklerdir. Taraflar ayrıca, yapmı
s oldukları yetki sözlesmesi
ile, yetkili kıldıkları bir veya birden fazla mahkemenin yetkisinin, münhasır
yetki olup olmadı
ğını da kararlastırabileceklerdir. Buna göre, tacirlerin
ve kamu tüzel ki
silerinin, hukukumuzda tartısmalı olan, münhasır yetki
sözle
smesini de yapabilecekleri kabul edilmistir. Taraflar, yetki sözlesmesinde,
aksini kararla
stırmadıkça, dava sadece sözlesmeyle belirlenen mahkemede
veya mahkemelerde açılabilecektir. Bu durumda, taraflarca aksi
kararla
stırılmadıkça, yapılan yetki sözlesmesi, münhasır yetki sözlesmesi

s
eklinde olacaktır. Taraflar, yetkili kıldıkları mahkemenin yanında, kanunen
yetkili kılınan genel veya özel yetkili mahkemelerin de yetkisinin
devam etmesini istiyorlarsa, yani yetki sözle
smesinin münhasır olmayan
yetki sözle
smesi seklinde olmasını istiyorlarsa, bu durumun yetki sözlesmesinde
ayrıca belirtilmesi gerekecektir.

Tacirler veya kamu tüzel ki
sileri dısındaki diğer kisiler, özellikle, tacir
olmayan gerçek ki
si tüketiciler, tacirler veya kamu tüzel kisilerine karsı
hukuken daha zayıf durumdadır. O nedenle, bu kimselerin, daha güçlü
olanlara kar
sı korunmaları gereklidir. Bu amaçla, tacirler veya kamu tüzel
ki
sileri ile bu nitelikte olmayan kimseler arasındaki yetki sözlesmesine,
örne
ğin bir gerçek kisi tüketici ile bir tacirin, yetki sözlesmesi yapmalarına
engel olunmak istenmi
stir. Buna göre, tacirler veya kamu tüzel kisileri
ile bu nitelikte olmayan kimseler yetki sözle
smesi yapamayacaklardır.
Ayrıca bu kapsamda belirtmek gerekir ki, tacirler veya kamu tüzel ki
sileri
sındaki diğer kimselerin, kendi aralarında yetki sözlesmesi yapmaları da

kabul edilmemi
stir.