Mesajı Okuyun
Old 30-11-2009, 11:56   #6
Konuk

 
Varsayılan Sayın Hukuksever-Dr

Merhaba, Sayın hukuksever_dr, Oğlum, beş hafta erken doğmuş olmakla beraber, oldukça sağlıklı dünyaya geldi ve sürekli hekim konturolünde idi, hatta kendim bakıcıda büyümüş bir çocuktum ve oğlumun doğumuyla, hayatımı sıfırlayıp, onu, kendim büyütmek istedim ve yaptım, o nedenle, oğlum hakkında her konuda detaylı bilgi verebilirim. Evet ben, Fulminant hepatit öncesindeki ALT-AST yüksekliğinden dolayı Paracetamol’ü sorumlu tutuyorum; çünkü, oğlum on üç aylık iken, diş çıkarma ateşinde, “40 Derece üstü ateşte” yine doktor talimatı ile Calpol süspansiyon kullandığı sırada ; açık sarı, asit kokulu, fışkırma şeklinde yüksek basınçlı ishal ve şiddetli istifra sonucunda, üç gün özel bir hastanede gözetim altında tutuldu. O zamanda virüs ya da bakteri bulunamadı, ve tam bir tanı konulamadı, ancak “serum takıldı” ve üç gün sonunda; oğlumun iştahı düzeldi, istifra ve ishali durdu. (O hastahanede yapılan tetkiklere; hastanenin yıkılması sebebi ile ulaşamadım ama arşivi devrettikleri hastaneyi bulmak için uğraşıyoruz.) Daha öncesinde yıllarca hasta bakmış, ve hastane gönüllüsü olarak çalışmıştım ve bir daha evime Paracetamol sokmadım. Bu olaydan sonra oğlum, süt ve süt ürünlerinden uzaklaştı, ama az uyuyan, çok oynayan bir çocuktu ve tam iki yıl emzirdim. Hiperaktif degil, yüksek enerjili çocuk grubunda olduğunu söylüyorlardı. Aralık 2007’de, yaşadığı soğuk algınlığı ağırlaştı ve oğlum altı gün boyunca kırk derece ateşle yaşadı, sürekli soğuk duş ve ateşi için İbufen şurup kullandım. Ve maalesef, ilaç tedavisine rağmen 29 Aralık 2007’de kucağımda uyurken vucudunda hafif kasılmalar oldu, sonraki iki geceyi hastanede serumla geçirdi. ”soğuk algınlıklarından kesinlikle eminim; çünkü, hem olaylarda birebir vardım, hem de doğruca hastaneye götürüyordum. Açıkçası soğuk algınlığını da, ömrü boyunca 3 defa yaşadı.” Eylül 2008’de cereyanda kalma sonucu yine soğuk algınlığı, yine ateş, karın ağrısı ve tüm vucudunda kasılma oldu ve yine geceyi hastanede serumla geçirdi. 22 Eylül 2008 tarihli AST-ALT düzeylerini, size bildirdim, her şey normaldi. Bu tarihten sonra kendimize yeni bir sürekli hekim bulduk, ve bu tarihe kadar oğlumun tüm bilgilerini ve kullandığı ilaçları yazılı olarak verdim.” Oğlumun, çok sağlıklı olduğunu ama bağışıklık sisteminin zayıfladığını, buna yönelik vitamin desteği yapacağımızı, söyledi, ve istenilen şekilde uyguladık.” 27 Nisan 2009 daki soğuk algınlığına kadar en küçük bir öksürme ya da burun akıntısı olmadı. Biz doktorumuza 24 saat ulaşabiliyorduk ve son olayda, ilk yaptığım doktorumuzu aramak oldu ve onun talimatlarını uyguladık, evet doktorumuza çok güvendik ve her dediğini yaptık, Mayıs ayında da ilk yaptığım yine doktorumuzu aramak, ona gitmek oldu, zaten o durumun içinden çıkamayınca bizi Prof. dr……. Yönlendirdi; maalesef, ona da çok güvendik, “yavaş ama iyileşiyor, merak etmeyin, hastaneye yatmasına gerek yok.” Dedi. Biz doktorlarımızdan izinsiz tek adım atmadık. Burada özellikle söylemeliyim, sürekli hekimimiz, kan tahliline , her zaman karşı çıktı; ta ki idrarda çıkan 2+ bilirubine kadar. Ayrıca oğlumun, yemek seçen, az uyuyan, hiç yerinde durmayan, immün sistemi zayıf, dünya tatlısı bir afacan olduğunu, her iki doktorumuz da biliyorlardı.
Benim oğlum Fulminant hepatit değildi, yani benim hastamda durum farklı degil, benim yazdığım bilgilerde, hastamın, Amonyak komasına girmeden gördüğü ilaç tedavisi ortadadır ve Hastalığın seyrini Fulminant hepatite çeviren bu ilaç tedavisidir, bu da gayet açıktır. Önceki bilgilerde, ALT-AST düzeylerinin, hastamdaki kadar yüksek olduğu durumlarda, ilaç tedavisinin kesilmesi gerektiği, açık bir şekilde yazmaktadır. Bende zaten, sarılık açıklamasını yaparken, Fulminant hepatit öncesi dönemden bahsediyorum ve “ikter”in ortaya çıkması; sarılığın gözle görünür hale gelmesi, yani” 22 Mayıs ta”, oğlumun gözlerinin beyazı sarardığında, enzim değerleri birkaç gün öncesinden düşmeye başlamış ve doktorlara göre, oğlum iyileşme yolundaydı. Bunlar 28 Mayıs taki ilaç tedavisinden öncedir. Zaten alıntı yaptığım araştırmada, tahlil sonucundan degil, göz ile görünen sarılıktan bahsediyor. “Enzim değerlerinin pik yaptığı nokta ile sarılığın gözle görünür olması, viral hepatit te ,doğru orantılıdır”, bizde “sarılık” enzim değerlerinin düşme eğiliminden sonra ve ilaç tedavisinden önce , ortaya çıkmıştır. Amonyak komasından sonraki renk bence sarılık olamaz, siyaha yakın, koyu turuncu bir renkti ve çok ağır bir asit kokusu vardı. Şu anda söyleyebileceklerim, bunlar, samimiyetinize inanıyorum, ancak doktorlarla ilgili çok olaya tanık olmuş bir insan olarak, bazı söylediklerinize katılamıyorum. Teşekkür ederim.