Mesajı Okuyun
Old 04-12-2006, 20:40   #9
Sezgin ÜNSEL

 
Varsayılan Yazık sadece yazık

Alıntı:
Yazan NİLGÜN ÇAKICI
Yine ikinci itiraf da bir BEYDEN , geliyordu.

Ben; diyordu beyefendi, itirafına başlarken...

BEN,uzunca bir süre yurt dışında çalıştım.Her memleketime döndüğümde,
önce Alanya'ya, sonra Bodrum'daki devre mülke uğrar, oradan da Mersin'deki evime dönerdim.

Elbette bana hasret kalan aile efradı ve eşim, durumdan habersiz
beni kucaklar,yaşadıklarımı anlayamadan, sevgi çemberinde tutarlardı beni.

Bu geliş gidişlerimde eşimden iki çocuğum dünyaya gelmiş,
çocuklarımın eğitimi ve refah yaşamaları için, her türlü fedakarlığı da,
elimden geldiğince yerine getirmiştim.
Mersin'de bir araziiçinde büyük bir ev yapmış
anamı, kız kardeşimi ve eşimi her katına yerleştirmiştim.
Eşime de her ay düzenli para, gün sekmeden yatırmaktaydım.

Benim biri Alanya da, biri Almanya 'da nöbetçi sevgililerim en az
eşim kadar yolumu gözler,kapılarını her çaldığımda ,boynuma atlarlardı.

Evli olduğumdan habersiz Alanyalı olanı,benimle ilk ilişkisiydi ve son sıralarda nikah diye tutturmuştu.
Ne kıyıp da bırakabilirdim ,ne de eşimi hayatımdan çıkarabilirdim.
Öyle iki ateş arasında kalmıştım ki,
En sonunda patladım:
-Ya imkansızı istemektesin,evliyim ben!
-Olamaz!Ben yıllarca evleneceğimizi hayal edip durdum.
Şimdi ne olacak?

-Bak hayatım ona karşı içimde en ufak bir aşk yok ama ne yapabilirim canım.
O benim ÇOCUKLARIMIN ANASI...
Ç O C U K L A R I M I N ANASI!
****************************
Ve ben kimbilir kaç ilişki üzerinde, bu paravanın arkasına sığınarak
sıyrıldım bu davalardan,kimbilir ?
SAYISINI UNUTTUM.
Ama bugün geriye bakarak düşündüğümde,
vicdanım rahatsızdır onları bu yalanla kandırdığım için.

Bu itiraf da aynı ankette geçiyordu.
Aklımda kaldığı kadarını yazabildim burada.

NOT=
TARAFIMDAN YORUMSUZDUR.
-----------------------

Önceki yazınıza cevap verdiğim gibi bu yazınıza da cevap vermeyi kendimde bir görev bilmemi bağışlayın, bir bayan olarak erkeklerin itiraflarına yer vermenizi eleştirmiyorum, zaten önemlide değil, ister erkek ister bayan olsun ihanetin her türlüsüne şiddetle karşıyım,
tanık olduğum bir olay sebebiyle konuya daha hassas yaklaştığım için cevap verme gereksinimi duydum
yakın bir dostumdu erkek, zengin bir akrabasının kızı ile evlenmişti, çalıştığı işi kayınbabası begenmediğinden bunu torpille daha iyi bir işe yerleştirmişti, iyi bir geliri olmasına rağmen kız tarafın ailesi sürekli mali konularda kendilerine destek oluyorlardı, akraba evliliği olması sebebiyle de erkek taraftanda destek geliyordu, çok rahat bir yaşamları vardı, 10 yıldan fazla bu böyle devam etti, biri kız diğeri oğlan iki de çocukları olmuştu,
bu arada erkek çalıştığı iş yerinde dürüst çalışmamış işten çıkartılmış eski işine geri dönmüştü ve belki rahatlığın verdiği gaflet belkide içinde olan ihanet etme arzusu sebebiyle günü birlik ilişkiler içerisinde olduğunu da duymuştum, dost olarak kendisini uyardım dinlemedi,
bir gün yanıma gelerek eşi ile arasında sorunlar yaşanmaya başladığını çare aradığını ama bulamadığını söyledi, ben yine dost olarak ilk önce kayınbabasının evinden çıkıp kiraya taşınmasını, ikinci olarak eşine dürüst ve sadık davranmasını öğütledim, ama para tatlı geldi, kiraya çıkmadı, günü birlik ilişkilerde sanırım tatlı gelmişti, onuda bırakmadığını tekrarladığını öğrendim, bu kez daha ağır bir dille uyardım, Sen yaparsan eşinde yapar, sen dürüst olki eşine bu fırsatı verme, eşini artık sevmiyorsan istemiyorsan boşan ama ihanet etme diye uyardım, yanlış anlaşılmasın her ihanet eden erkeğin eşide ihanet edecek diye bir düşüncem yok, ama bu kişileri yakından tanıdığım için bu uyarıyı yapmayı uygun gördüm,
beni yine dinlemedi, aradan bir süre geçtikten sonra bizi ailecek eve misafirliğe çağırdılar, eşimle birlikte gittik, hoş beşten sonra konuya girdiler, ben adliyede çalıştığım için en kolay yoldan ve en kısa zamanda nasıl boşanabileceklerini soruyorlardı,
öncelikle dost olduğumuzdan boşanmalarının doğru olmadığını, sorunlarını konuşarak karşılıklı fedakarlıkta bulunarak çözebileceklerini, iki çocuklarının olduğunu 10 yıldan fazla birlikte güzel günler geçirdiklerini, böyle bir anda boşanma kararının yanlış olduğunu uzun uzun anlatmamıza rağmen ısrarla boşanmak istediklerini söylediler, bu kez meraktan nedenini sorduk, önce mırın kırın edip anlatmak istemediler, ısrar edince ACI İTİRAFLAR BAŞLADI,
Kadın aile dostlarından birinin eşi ile ilişkisi varmış, bir akşam eve yemeğe geldiklerinde bu durumu eşine açıklayıp itiraf etmişler,
ERKEK : Elimi o an nasıl kana bulamadım hala şaşıyorum diye sitem ediyordu,
oysa kendisini defalarca uyarmıştım, eşini ihmal ediyorsun, başka kadınlarla düşüp kalkmanın sana bir faydası olmaz, yuvanın yıkılmasına sebebiyet verirsin, ayrıca sen yaparsan eşinde yapar gibi sözlerle çok kez uyarmıştım,
zire evli olduğu bayanın aldığı eğitim, yaşadığı çevre, hayata bakışı, tavırları, eşini aldatmaya meyilli bir bayan olduğu yönünde bende ciddi bir kanaat uyandırmıştı, (Bu arada gelecek hakkındaki tahminlerimde ve iç güdülerimde bu güne kadar hiç yanılmadım)
sonuçta son tavsiyeme uydular tek celsede boşandılar.
burada acı olan neydi biliyormusunuz???
ne onların birbirlerine ihanet etmeleri, nede boşanmaları,
iki çocukları var demiştim, ikiside hayatlarının en zor günlerini yıllarını yaşadılar, ayrıca akraba evliliği yaptıkları için ne tamamen birbirlerinden koptular, ne bir araya geldiler, iki arada bir derede rezil rüsvay oldular.
bu arada şunu da açıklamakta yarar görüyorum, evleliklerde bazen sevgi evlilikten sonra aile içinde oluşur, bazen severek evlenirsiniz ama sonradan sevginiz alışkanlıklara dönüşebilir, her şeye rağmen evlilik birliğinin yaşamın sonuna kadar sürdürülmesi de zorunlu değildir, bazen eşler gerçekten anlaşamayabilirler, kiminin fikirleri uyaşmaz, kiminin bedenleri, bu gayet normaldir, bu durumda yapılacak en iyi şey boşanmaktır, çocukları bahane ederek evliliği yürütmeye çalışmak aslında tamamen çocukların aleyhine bir sonuç doğurur, her gün sorunlu bir aile içinde yaşamak onları boşanmış bir annenin yada babanın yanında olmaktan daha fazla huzursuz eder, oysa evliliği sürdürmeye çalışarak çocukları mutlu edemediğiniz gibi yukarıda anlattığım olay gibi daha kötü sonuçlarda ortaya çıkabilir, bu durum çocuklar açısından daha da acı bir durumdur,
Adliyeci olmanın bazı avantajları yanında dezavantajlarıda mevcuttur, örneğin her türlü suçluları tanırsınız, aile içi kavgalara tanık olur, boşanma davalarındaki rezillikleri görürsünüz, konuyu dağıtmamak için örnekleri çoğaltmıyorum,
Yukarıda anlattığım itiraf olayı dışında adliyeci olarak tanık olduğum bir çok olaya da tanık oldum, hiç birisini kesinlikle tasvip etmiyorum, bizim en büyük eksikliğimiz aslında sevgidir, gerçek sevgi,
Sevgi fedakarlıktır,
Fedakarlık insanın kendisine ait tüm haklarından, maddi varlıklarından, manevi duygularından ödün vermesi vazgeçmesidir,
seven insan sevdiği için böbreğini verir, gözünün birisini belki ikisini verir, hatta canını verir,sevdiğini üzmemek uğruna özgürlüğünden ödün verir, ona bağlanır onun kölesi olur, arzularından ödün verir, çok sevmesine rağmen maça gitmez, sevdiğini yalnız bırakmaz,
sevgi yoksa.....
saygısızlık, hoşgörüsüzlük, anlayışsızlık, zülum, eziyet ve malesef ihanette vardır,
Saygılarımla