Mesajı Okuyun
Old 11-01-2013, 16:47   #2
halit pamuk

 
Varsayılan

Davanın Geri alınması;

Davalılar, davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, davanın atiye bırakılması nedeniyle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş; hüküm, davalı Hüdaver Kenan vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Bilindiği gibi, HUMK'nun 409. maddesi davayı başvuruya bırakma halini, 185. maddesi ise (6100 sayılı HMK 123. maddesi) davayı takipten sarfınazar etmeyi, diğer bir anlatımla davanın geri alınmasını düzenlemektedir. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda bir usuli kurumun birden fazla düzenlenmiş olabileceği düşünülemez. Bu nedenle de her iki kuruma da bağlanan usuli sonuçlar farklıdır. Davanın başvuruya bırakılması halinde “dosyanın işlemden kaldırılmasına” yasal süre içerisinde yenilenmediği takdirde de “davanın açılmamış sayılmasına” karar verilirken davanın geri alınmasında (atiye terk edilmesinde) “karar verilmesine yer olmadığına” şeklinde hüküm kurmak gerekir. Davanın başvuruya bırakılması halinde karşı taraf isterse davayı takip edebilir, ancak davanın geri alınabilmesi için karşı tarafın oluru gerekir. Burada davacının ileride davasını yeniden açma hakkını saklı tuttuğu davanın geri alınması HUMK'nun 91. maddesinde düzenlenen ve davalının onayına bağlı olmayan ve kesin hüküm sonuçları doğuran davadan feragat kurumundan da farklılık arzetmektedir.

Davanın geri alınması kurumuna ilişkin bu genel açıklamalardan sonra somut olaya gelince; davacı, 19.10.2011 tarihli oturumda davanın atiye bırakılmasını istemiştir. Davalı muvafakat etmemesine rağmen mahkemece davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. HUMK'nun 185/1. (6100 sayılı HMK 123) maddesine göre davalının rızası olmaksızın davacı davasını takipten sarfınazar edemez. Davalı tarafın muvafakati bulunmadığından mahkemece işin esasına girilerek taraf delilleri toplandıktan sonra sonucuna göre karar verilmesi gerekirken HUMK'nun 409. maddesi gereğince dava başvuruya bırakılmış gibi davanın açılmamış sayılmasına şeklinde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olduğundan kararın bozulması gerekmiştir. (14. HUKUK DAİRESİ E. 2012/8130 K. 2012/9152 T. 3.7.2012)