Mesajı Okuyun
Old 01-07-2008, 16:17   #9
Av.Ünzile Küçüköner

 
Varsayılan

Merhaba

Yukarıdaki mesajımda da belirttiğim gibi, katılma rejiminde, eşlerin mal rejiminden doğan alacakları ( katılma alacağı, değer artış payı alacağı), katılma rejimi sona ermediği sürece talep ve dava edilemeyecektir. [FONT='Verdana','sans-serif']

[/font]

2. HD,Esas : 2005/11693,Karar : 2005/18386,Tarih : 27.12.2005 “ Somut olayda davacı kadın değer artış payı olarak fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 50.00 YTL. Maddi tazminatın faiziyle birlikte tahsilini istemiştir. Mal rejimi sona ermeden yazılı şekilde hüküm kurulması hatalıdır. Yapılacak iş bu talebe ilişkin davanın tefrikine karar vermek, boşanma hükmü kesinleştikten sonra davanın esası hakkında karar vermekten ibarettir.”

2.HD E. 2005/16299 K. 2006/467 T. 30.1.2006 “ Davacının, davalı eşi adına kayıtlı otomobilin alımına yaptığı katkıya dayalı isteği ""değer artış payına"" ( TMK m. 227 ) yöneliktir. Bu isteğin esası, eşler arasındaki mal rejiminin sona ermesi durumunda incelenebilir. Taraflar arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin devam ettiği anlaşıldığından; ""bu istek hakkında karar verilmesine yer olmadığına"" şeklinde hüküm kurulması gerekirken, kesin hüküm oluşturacak şekilde ""isteğin reddine"" biçiminde karar verilmesi doğru değildir. “


2.HD, E. 2005/1208 K. 2005/4267 T. 17.3.2005 ““Davacı-davalı kadının istediği eşya, borsa hesabı, mal rejimi nedeniyle binadan alacak, araca katkı bedeli ile ilgili istem, boşanmanın eki niteliğinde olmayıp, bu istemler ancak boşanma davası ile ilgili hüküm kesinleşip tasfiye gündeme geldiğinde karara bağlanabilir. Bu nedenle bu konudaki dava ve istemler tefrik edilerek boşanma ile ilgili davanın bekletici mesele yapılması ve sonucuna göre karar vermek gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır. “


Genel olarak; Edinilmiş mallara katılma rejiminde, tasfiye ve mal rejiminden doğan alacakların ( katılma alacağı, değer artış payı alacağı) talep ve dava edilmesi ile ilgili olarak zamanaşımı süresinin ne kadar olduğu ve ne zaman başlayacağı konusunda, Türk Medeni Kanunun da her hangi bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu sebeple de doktrinde bu konu da birçok görüş mevcuttur.

Yargıtay 2.HD tarafından beninsemiş olan görüş, MAL REJİMİNİN TASFİYESİ, DEĞER ARTIŞ PAYI, KATILMA ALACAĞI DAVALARINDA zamanaşımı süresinin 10 yıl olduğu ve başlangıcının ise, mal rejiminin sona erdiği (ör.boşanma davasının açıldığı) tarih olduğu yönündedir.

2.HD, 2006/9383 E.,2007/1228 K.,05.02.2007 TarihKatılma alacağının zamanaşımı konusunda 4721 Sayılı Türk Medeni Kanununda bir hüküm mevcut değildir. Borçlar Kanununun 125. maddesi uyarınca; kural olarak alacak davaları on senelik zamanaşımına tabidir. Borçlar Kanununun 125. maddesindeki “bu konuda başka suretle hüküm mevcutolmadığı takdirde her dava on senelik müruru zamana tabidir” hükmündeki (her dava) sözcüklerini “bütün alacaklar” tarzında anlamak gerekir. Zamanaşımının başlangıcı da mal rejiminin sona erdiği tarihtir. (MK.m.225) Türk Medeni Kanununun genel nitelikli hükümler kenar başlığını taşıyan 5. maddesi uyarınca Borçlar Kanununun zamanaşımına ilişkin hükümleri uygun düştüğü ölçüde tüm özel hukuk ilişkilerine uygulanır. Olayda, 10 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması gerekir.”

Ancak kanun ile bu konuda açık bir düzenleme yapılmadıkça, bu konudaki tartışmalar devam edecektir ve elbette ki farklı içtihatlarda olabilecektir.

Katılma rejiminin sona ermesine rağmen evlilik birliğinin devam ettiği hallerde ise ( ör.başka bir rejime geçilmesi), eşlerin birbirlerinden rejim dolayısıyla olan katılma alacaklarını (veya değer artış payı alacaklarını ) evlilik birliği içerisinde de isteyebileceklerdir. Ancak bu durumda da alacağı talep ve takip etme hakkını kullanmak ihtiyari olup, zorunluluk yoktur. Alacaklı eş, alacağın takip edilmesini, evlilik devam ettiği sürece istemeyebilir. Eş evlilik birliği içerisinde karşı eşten olan hak ve alacağını istememiş ise, BK md.132 / b.3 md. gereği bu alacak için evlilik birliği devam ettiği sürece zamanaşımı işlemeyecektir. Evlilik birliği devam ettiği sürece, böyle bir yola gitmek istemeyen eş için alacağın zamanaşımına uğraması tehlikesi yaratılmamıştır. KILIÇOĞLU, A. (2002). Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi.sf 32,33

Ayrıca, Gamze Hanım’ın belirtmiş olduğu;
"mal rejiminin herhangi bir şekilde tasfiye edilmesinden itibaren 10 yıl "zamanaşımı süresi,
[FONT='Verdana','sans-serif'] [/font]Katılma alacağının talep ve dava edilmesine yönelik zamanaşımı süresi olmayıp, katılma alacağının ifasına yönelik zamanaşımı süresidir görüşündeyim.

Türk Medeni Kanunun da, Edinilmiş mallara katılma rejiminde, tasfiye ve katılma alacağı ile ilgili olarak zamanaşımı süresinin ne kadar olduğu konusunda; tasfiyenin ve katılma alacağının talebine dair bir zamanaşımı süresi öngörülmediği gibi, belirlenen katılma alacağının ifasına yönelik de bir zamanaşımı süresi öngörülmemiştir. Bu konuda her hangi bir düzenleme bulunmamaktadır
Sarı bu durumda “BK md 125 deki on yıllık zamanaşımı süresi, katılma alacağının muacceliyet tarihinden başlayacaktır. Buna göre, katılma alacağı, tasfiyenin sona ermesinden ve böylelikle katılma alacağının belirlenmesinden başlayarak on yılın geçmesi ile zamanaşımına uğrayacaktır.” Görüşündedir. SARI, S. (2007). Evlilik Birliğinde Yasal Mal Rejimi Olarak Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi sf 252

1.1.2002 öncesinden başlayıp devam eden evliliklerde,1.1.2002 öncesine dayanan katkı payı talepleri konusunda ise;

Ali İhsan Özuğur’a göre; Eş, 1.1.2002 tarihine kadar değer artış payı eski adıyla katkı payı konusunda bir dava açmamış ve eşler sözleşme ile bu tarihten sonra başka bir mal rejimi sözleşmesi yapmamış iseler 1.1.2002 tarihinden itibaren haklarında yasal mal rejimi olan, edinilmiş mallara katılma rejimi uygulanacağından ve TMK 227.maddesine uygun “ eşlerden biri diğerine ait bir malın edinilmesine, iyileştirilmesine veya korunmasına hiç yada uygun karşılık almaksızın katkıda bulunmuşsa, tasfiye sırasında bu malda ortaya çıkan değer artışı için katkısı oranında alacak hakkına sahip olacağından “ mal rejimi devam ettiği sürece değer artış payı isteyemeyecek ve bu konuda dava açamayacaktır. ÖZUĞUR, A. İ. (2006). Mal Rejimleri.
Sf.84 vd.

Bu konuda; 1.1.2002 tarihinden sonra eşler arasında aksine sözleşme olmadıkça edinilmiş mallara katılma rejimi geçerli olacağı, Medeni Kanunun 227. maddesi gereğince olayın çözümlenmesi gerekeceğine, Türk Medeni Kanunun 227. maddesi eşlerden birinin diğerine ait bir malın edinilmesine, iyileştirilmesine, veya korunmasına hiç ya da uygun bir karşılık almaksızın katkıda bulunmuşsa, tasfiye sırasında bu malda ortaya çıkan değer artışı için katkısı oranında alacak hakkına sahip olacağı hükmü gereğince, bu isteğin Medeni Kanunun 202-241 maddeleri çerçevesinde değerlendirilip sonucu uyarınca karar verileceğine ve mal rejimi devam ettiği sürece, değer artış payı alacağı talep edilemeyeceği için, 2002 öncesi katkıya dayanan alacakların da, mal rejiminin devamı süresince ileri sürülemeyeceğine dair Yargıtay Kararları mevcuttur.

2.HD, E. 2005/2420 K. 2005/3335 T. 7.3.2005 “ Davacı 21.9.2000'de alınan taşınmaza yaptığı katkı bedelini istemiştir. Taraflar 1.5.1952 tarihinde evlenmişlerdir. Bu evliliklerinin halen devam ettiği, aralarında edinilmiş mallara katılma rejimini sürdürdükleri ( 4722 S.K. m.10, MK.m.202 ) anlaşılmaktadır. Mevcut mal rejimi sona ermediğine göre ( MK.m.206-225 ) Medeni Kanunun 227. maddesinde ifadesini bulan değer artış payını isteyemez.”

HD 02, Esas : 2005/001920 Karar: 2005/003866 Tarih: 14.03.2005 “ Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm kocanın kabul edilen boşanma davası, manevi tazminat, kişisel ilişki ve değer artış payı yönünden temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle kadının usulüne uygun açılmış bir boşanma davası bulunmamasına ve kocanın bu yönü temyiz etmemiş olmasına göre davalının (kadının) aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
2- Koca bu dava ile birleşen Küçükçekmece Aile Mahkemesinin 2003/3555 esas sayılı davasında 13.09.1996´da eşi adına tescil edilen Halkalıdaki daireye 1/2 oranda 17.08.201´de alınan büroya ise beşbin dolar katkı yaptığını belirterek bu katkının karşılığı 29.500.000.000 liranın tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Medeni Kanunun 227. maddesi; eşlerden birinin diğerine ait bir malın edinilmesine, iyileştirilmesine veya korunmasına katkıda bulunması halinde, tasfiye sırasında bu malda ortaya çıkan değer artış payını katkısı oranında isteyebileceğini hükme bağlamıştır. Bu katkının istenebilmesi için edinilmiş mallara katılma rejiminin sona ermesi zorunludur. (MK. md. 214/2) Boşanma davası halen sonuçlanmamıştır. Mahkemece değer artış payına yönelik dava tefrik edilip, boşanma davasının sonucu beklenip, deliller değerlendirilip karar verilmesi gerekirken, dava şartı oluşmadan hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.”

2.HD, Esas : 2005/000252 Karar: 2005/003306 Tarih: 07.03.2005 “ Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Türk Medeni Kanununun yürürlüğe girdiği tarihten önce evlenmiş olan eşler arasında bu tarihe kadar tabi oldukları mal rejimi devam eder. Eşler kanunun yürürlüğe girdiği tarihten başlayarak bir yıl içersinde başka bir mal rejimi seçmedikleri takdirde bu tarihten geçerli olmak üzere yasal mal rejimi seçilmiş sayılır. (4722 SK. md. 10/1) Eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin uygulanması asıldır. (MK. md. 202) Boşanma ile mevcut mal rejimi sona erer. (MK. md. 214/2)
Taraflar 24.12.1987´de evlenmişlerdir. 27.08.2003´te boşanma davası açılmış, 30.03.2004´de boşanmışlardır. Davanın konusunu oluşturan taşınmaz 24.07.1998´de alınmış bu dava ise 30.09.2003´te açılmıştır. Davacı taşınmazın alınması sırasında katkıda bulunduğunu ileri sürerek bu katkının karşılığını istemiştir. Medeni Kanunun 227. maddesi eşlerden birinin diğerine ait bir malın edinilmesine, iyileştirilmesine, veya korunmasına hiç ya da uygun bir karşılık almaksızın katkıda bulunmuşsa, tasfiye sırasında bu malda ortaya çıkan değer artışı için katkısı oranında alacak hakkına sahip olacağını hükme bağlamıştır. Mahkemece bu isteğin Medeni Kanunun 202-241 maddeleri çerçevesinde değerlendirilip sonucu uyarınca karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde ret kararı verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.”

Ancak daha önceki tarihli; aksi görüşte hüküm verilen ve 1.1.2002 öncesine dayanan katkı payı talebinde, malların edinim tarihlerine göre edinilmiş mallara katılma rejiminin tasfiyesi niteliğinde olmayacağına, katkı payı oranındaki bedelin ödetilmesinin istenebileceğine dair Yargıtay kararları da vardır;

2.HD, Esas : 2004/000490 Karar: 2004/001488 Tarih: 12.02.2004
13.HD, Esas : 2003/15455 Karar : 2004/5163 Tarih : 12.04.2004-
13.HD, E: 2004/012933, K: 2005/000917, Tarih: 27.01.2005
2.HD, Esas : 2004/000490 Karar: 2004/001488 Tarih: 12.02.2004


Fakat; eşler arasında eski yasal mal rejimi olan mal ayrılığı rejimi geçerli iken, aralarında 1.1.2002 öncesi açılmış bir boşanma davası olması durumunda ( DAVANIN KESİNLEŞMESİ 2002 SONRASI OLSA DA ), Eşlerden birinin diğer eşin malına 1.1.2002 öncesi yaptığı katkı sebebiyle açacağı katkı payı davalarında ise;
Borçlar Kanununun 125. maddesindeki “bu konuda başka suretle hüküm mevcutolmadığı takdirde her dava on senelik müruru zamana tabidir” hükmü gereği boşanma hükmünün kesinleşmesinden itibaren 10 yıl içerisinde talep ve dava edilmesi gerekecektir.

13.HD, 2003/ 12079 E., 2004/ 741 K. Karar Tarihi : 28.01.2004 “ Evlilik bağı ile ilgili katkı payından kaynaklanan uyuşmazlığa ilişkin davada uygulanacak zamanaşımı süresi, BK.nun 125. maddesindeki 10 yıllık zamanaşımı süresi olup bu süre, boşanmanın kesinleştiği tarihten itibaren işlemeye başlar.”


Gamze Hanım ‘ın belirtmiş olduğu “ Davalar çoğaldığında, bu tür talepler yargı mercilerinde daha fazla dinlenir olduğunda, kanun boşlukları gerek Yargıtay gerek öğreti tarafından doldurulabilir.” Görüşüne aynen katılmaktayım.

Saygılar