Mesajı Okuyun
Old 04-11-2009, 23:51   #8
Gemici

 
Varsayılan

THS'deki bazı mesajları ve/veya heberleri okuyunca, aklıma hep aynı soru takılır nedense:
'Nedir bu kısır döngünün sebebi, neden dönüp dolaşıp aynı noktaya geliriz?'

Aynı soru takıldı aklıma yine, tartışma konusu olayı ve mesajları okuyunca.
Katılımcılar 'Avukat Hanım'ın söylediklerini ve tavrını kınadılar. Benzer bir tavır koyan avukatın baroya şikayet edildiğini bildirdi Sayın Av.Habibe YILMAZ KAYAR.

Sayın Özgür DİKTAŞ:
Alıntı: 'Haber içeriğinin doğru olmamasını diliyorum.Aksi halde belli suçları meşrulaştırma yönünde çaba sarfeden "hukukçuların" varlığı beni dehşete düşürür.' diye belirtmiş düşüncesini.

Benim görüşüm:
Hayret etmedim, dehşete de düşmedim. Çünkü, hukuk fakültesini bitirip avukatlık titrini almış olsalar bile, bazı kişilerin yetiştikleri dar kültür çerçevesinin sınırları içinde tutsak kaldıkları ve o sınırların ötesini görebilme yeteneğinden yoksun kalmış oldukları düşüncesindeyim. Hukuk öğrenimi kendilerine objektif düşünme yeteneğini aşılamamıştır. Böyle olunca da düşünce ve davranışları hukuki düşünce ve hukuk mantığı ölçüleri ile çelişir.

Gelelim, “Ben erkek değilim ama erkek olsaydım, yatağımda başka bir erkeği affetmezdim. Siz de Türk erkeğisiniz. Kararı siz erkeklere bırakıyorum. Ben bir kadınım, bu dava benim değil, sizin davanız”., cümlesinin arkasında yatan düşünce tarzını nasıl değerlendireceğimize.

Bir avukata bu cümleyi kullandıracak iki alternativ var bence:
1. Bu cümleyi sarf eden kişi söylediklerine inanıyor,
2. kendisi söylediklerine inanmıyor, sırf müvekkilini haklı çıkarmak için yapıyor.

Birinci şık doğru ise bu cümleyi sarf eden kişinin hukuktan ve insan haklarından haberi yok. Hukukla uğraşmaması gerekir.
İkinci şık doğru ise aynı cümleyi sarf eden kişi savunmanın sınırlarını bile bile zorlamış ve avukatlık mesleğinin bir avukattan beklediği etik davranışın dışına çıkmıştır. Hukukla uğraşıp uğraşmıyacağı konusunu iyice düşünmesi gerekir, belirli çevrelerden 'bravo iyi savundu' övgüsü alsa bile.

Saygılarımla